2. ŞAH, VEZİR VE PİYON
The National, I Need My Girl
Ramsey, Dark Side
Kendi benliğini bulma peşindesin.
Kazananın belli olmayacağı o indesin.
Şimdi çık karşıma çıkacaksan,
Kim olduğun belli değil senin.
Burada olan insanlar kendi benliklerini vermiş kişilerdi. Buna bende dâhildim. Benim bir benliğim dahi yoktu. Kim olduğumu bilmiyordum. Kimi ailesinden kopup gelmişti, kimi ise belki de çok sevdiği hayatlarından kopup buraya getirilmişti. İçimden bir ses bazı insanların kendi istekleri ile insanların buraya geldiğini fısıldıyordu bana. Ki iç sesim sıklıkla yanılmazdı.
Burada verilen iç savaşlardan biri hiç şüphesiz benlik savaşıydı. İnsanlar kendi özlerini korumak için savaşıyorlardı. Ellerinde olan bazı eşyalar vardı kiminin. Bu eşyalar, onların kendi odalarında vakit geçirmelerini sağlardı. Ben ise resim yapardım. Tuvale çizilen resimler, iç sesimin yankı bulduğu haliydi. Fakat dünyam artık bir o kadar renksizdi. Bir isyan sonrasında ceza olarak tuvalimi almışlardı, boylarımı, renklerimi almışlardı. Geri vermemişlerdi renklerimi. Çalmışlardı.
Ben buradaki ilk kişilerdendim, sanırım. En azından bu çıkarımı yapmamı sağlayan ilk neden, burada gözlerimi açtığımda buranın şimdi ki kadar kalabalık olmamasıydı. Benim gözlerimin önünde gerçekleşmişti her şey. Cehennemin yapılışı gözlerimin önünde olmuştu. Buranın gelişmesi, hasta odalarının oluşması, mahzenin kurulması, infaz odasının inşa edilmesi ve birçok şey daha gözlerimin önünde yapılmıştı. Ve ben içinde yanacağım cehennem yapılırken oturup izlemiştim.
Yattığım yatakta doğrulduğumda yanaklarımı şişirdim. İki gün önce yapılan terapi daha önce girmiş olduğum terapiler gibi değildi. Aksine sorgulayıcıydı, düşündürücüydü. Diğer doktorlar beni geçiştirirdi. Odaya girip koltuğa oturduğum an, benden istedikleri hikâyemi anlatmamdı. Onlara anlatacak bir şeyim olmadığını söylerdim. Onlar ise ikinci seanstan sonra artık benden bıkarlardı ve beni yönetimi şikâyet ederlerdi.
Bu doktor ise beni tanımaya çalışmıştı. Ben daha kendimi tanımazken, o beni tanımaya çalışmıştı. Açıkça belirtmem gerekirse bu beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Ama bu benden bıkmayacağı anlamına gelmezdi. Kafamın bir köşesinde kendi kendime girdiğim iddiayı kazanacağımı biliyordum. Aksi olmazmış gibi geliyordu. Beni buna inandırmışlardı.
Şimdi ise ne yapacağımı bildiğim söylenemezdi. Aşağı inmek işten bile gelmiyordu. Kendi kendine eğlenmeye çalışan insanların maskarası olmak istemiyordum. Burada fazlaca ezilmeye çalışılmıştım. İçimdeki bastırılmış bir kısım vardı. Bunu biliyordum. Fakat özüm bu muydu bilmiyordum. Her ne kadar kendimi korusam da arkamdan ne dediklerini de biliyordum. Yemekhanenin zilini duyduğumda ayaklarımı yataktan sarkıtıp ayaklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARESE: MAHZEN
Action"Şu halime baksanıza doktor." dedim yüzümdeki küçük bir tebessümle. "Beni kim sever ki? Arkamdan ne dediklerini biliyor musunuz siz? Ben uzun saçlarım yüzünden kezban diye adlandırıldım en basit örnekle. Birinin gözüne güzel gelmem mümkün mü?" "Saç...