7. ÇATLAYAN TAŞTAN KALP

124 20 2
                                    

7

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

7. ÇATLAYAN TAŞTAN KALP

Naturaleza FX, Dripping & Thunder

Digital Daggers, In Flames

Kalandra, Borders




13 Yıl Önce, 2014



Dışarıda yankı bulan gök gürültüsü beni korkutuyordu. Hava kararmıştı. Oysaki daha gece değildi. Ev soğuktu. Ellerim üşüyor, hatta titriyordu. Üstümde abimin ince bir kazağı, altımda ise yine abime ait bir eşofman vardı. Paçaları gülünç bir şekilde fazla katlanmıştı. Saçlarım dağınıktı ama çözmeye kıyamayacağım bir şekilde örgülüydü. "Hadi abi..." diye mırıldandım kendi kendime. Camın önünde oturmaktan korksam da abimin yolunu gözlemekten alamıyordum kendimi. O çıkalı ne kadar olmuştu? Saat okumayı bilmezdim.

Esen sert rüzgâr ile camdan bir uğultu çıktığında olduğum yerde küçüldüm. Korkuyordum. Yağmurlu havaları sevmezdim. Evimiz soğur, köşeden su akıtırdı. Mutfağın penceresinden ince ince içeri su sızar, camın önündeki mermeri ıslatırdı.. O yüzden sevmedim yağmuru, karı.

Uzanıp tekrar camdan baktığımda ellerini cebine koymuş, hızlı adımlarla gelen abimi gördüm. Heyecanla oturduğum yerde dikleştiğimde o evin bahçesine girdi. Gözleri cama kaydığında beni gördü ve dudaklarında silik bir tebessüm oluştu. Belki de ben yanlış görmüştüm. O kadar belirsizdi. Heyecanla oturduğum koltuktan kalkıp camın önünden ayrıldım ve koşarak kapıya vardım.

Ben kapıya vardığımda, abimin anahtarı yuvaya sokup çevirdiğini duydum. Kapı usulca aralandığında yavaşça içeri girdi ve ayakkabılarını kenara çıkardı. O an ayaklarına baktığımda, gri renk çoraplarının ıslanmış olduğunu gördüm. Sonrasında elindeki poşete kaydı gözlerim. Bir an bana da bir şey aldı mı diye heveslendim. O mutfağa geçene kadar da sönmedi hevesim. "Annem geldi mi güzelim?" diye sordu her zaman ki gibi. Başımı iki yana salladığımda omuzları çökecek gibi oldu ama bunu yapmadı. "Hadi gel, yemek yapayım. Acıkmışsındır." dedi ve elini omzuma koyarak beni mutfağa yürüttü.

Mutfağa girdiğimizde ışığını açtı ve elindeki poşeti tezgâha bıraktı. Bende sandalyeye oturarak dirseğimi masaya yasladım ve çenemi de elimin üstüne koydum. İlgiyle poşetten çıkacakları beklerken abim iki makarnayı poşetten çıkardı. Sonrasında margarini ve salçayı. Bir paket tuz, mercimek ve iki paket hazır çorba çıktığında poşet boşalmıştı. Hevesim sönerken üzülmedim. Biliyordum içten içe bana bir şey çıkmayacağını.

Abim malzemeleri çıkararak yemeği yapmaya başladığında onu izlemeye devam ettim. Abim mercimeğin paketini yırttığında su bardağını ölçerek başka bir kaba boşalttı. O yeşil mercimekleri yıkarken gözlerim tekrar cama kaydı. Sonrasında ise abime baktım ve "Maaşını mı aldın abi?" diye sordum. Başını çevirip omzunun üstünden bana baktı. Yüzü sıkıntılı gözüküyordu. Siyah kadar koyu kahveleri yorgun görünüyordu. "Hayır, abim, maaşlar gecikecekmiş. Avans aldım." dediğinde bir şey diyemedim. Zaten ne diyecektim ki? "Bende bunları aldım. Evde yiyecek bitmişti." dedi ve eliyle köşeye koyduğu aldıklarını gösterdi. "Olsun abi." dedim.

HARESE: MAHZENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin