13. KORKUNUN ÇARMIHA GERDİĞİ BEDENLER

111 14 19
                                    


Oldukça uzuun bir aradan sonra merhaba. Hiç tahmin etmediğim bir anda ara verdik ve şimdi de geri döndük. Eğer olayları hatırlamıyorsanız kafa karışıklığını gidermek adına bir önceki bölümü okuyabilirsiniz. Artık olaylar hız kazandı. Hikayenin içine girdik. Yorumlarınızı bekliyorum..

Spotify hesabına profilimden ulaşabilirsiniz.

x: vitavemors



x: vitavemors

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13. KORKUNUN ÇARMIHA GERDİĞİ BEDENLER

Nessa Barret, die first

Melanie Martinez, Pacify Her

Sena Şener, Sendin Düşmanım

Bring Me The Horizon, Deathbeds



Barkın'ın yaka paça buradan götürülmesinin üstünden tam tamına üç gün geçmişti. Milena herkese onun ne zaman çıkacağını, orada yemek verilip verilmediğini, onu görme imkanının olup olmadığını soruyordu. Sadece sondaki sorusuna yanıt aldığını duymuştum. Cevap ise koskoca bir hayırdı.

İkinci gün Milena'yı hobi odasında bir köşeye çekilmiş önündeki yapbozu yaparken görmüştüm. Odağı sadece önündeki o parçalardaydı. Her ne kadar işine odaklanmış olsa bile onu gören herhangi biri aslında aklının burada olmadığını net bir şekilde anlardı.

Sevgi böyle bir şey miydi? Sevdiğin yanında olmadığında kalakalmak mıydı? Onun yokluğuna böyle şuursuz olmak mıydı? Milena bunlardan başka bir şey değildi. Yemek yediği söylenemezdi. Gözleri sıklıkla merdivenleri buluyordu. Sanki Barkın her an o merdivenlerde görünecekmiş gibi.

İçten içe onun yanına gitmek istemiştim. Her ne kadar birkaç gün önce ona odamın kapısında rest çekmiş olsam bile onun bu hâli beni içten içe üzüyordu. Bakışlarım sürekli ona takılıyor, biri ona haddinden fazla yaklaştığında olduğum yerde dikleşiyordum. Sevginin ne olduğuna yabancıydım. Nefrete bile ondan daha çok aşinaydım. Ben sevgi ne demek bilmezdim fakat onun hakkında endişelenmem buna giriyorsa, sevgi aslında bu kadar basit bir şey mi? İnsan sevmediği biri hakkında bu kadar kolay endişelenebilir miydi?

Ortalıkta gezinen hemşireler, doktorlar ve hastalarda gezdirdim gözlerimi. Bu aralar Hilal doktoru fazla görmüyordum. Onu ne kadar az görüyorsam Mine doktoru ise bir o kadar fazla görüyordum. O kadını görmek içimdeki bir hissi uyandırıyordu. O kadında hoşuma gitmeyen, onu her gördüğümde içimi tırmalayan bir his vardı.

Bir keresinde onu bir kez daha doktor ile münasebetsiz bir şekilde konuşurken yakalamıştım. Bir kadının kendini bu kadar kolay bir erkeğe açması beni rahatsız eden başka bir şeydi.

HARESE: MAHZENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin