Hikâyede yetişkin içerikli sahneler ballandıra ballandıra anlatılmıştır, küçüklerin ve rahatsız olanların okumaması şiddetle arz edilir!Normal hayatta arkadaşlık ve sevgili ilişkilerinde başarılı olamayanlar, soluğu sosyal medyada alırlar. 'İçine kapanık' denilen ve içe dönük kişilik tipine sahip olan bu kişiler, genelde sosyal ortamlardan uzak durur, kendileriyle vakit geçirmekten hoşlanırlar. Evet, ben de böyle biriyim.
Bizi buraya kadar iten şeyin ne olduğunu kimse merak etmez, onlar sadece gördüklerine odaklanır ve sorgulamayı tercih etmezler. Sonuçta sorgulayabilmek bile insanî bir özelliktir. Bazıları bunu başaramayabilir...
Bir akşam rutini olarak gece lambasının loş ışığıyla elimdeki romana dalıp gitmiş ken, aynı anda fonda çalan klasik müziğin ahengiyle satırları birbirini kovalıyordu. Bir bildirim sesi odanın içinde yankılandı. Bu normal bir bildirim değildi, bir hafta önce kayıt olduğum ve henüz kimseyle konuşmadığım o tanışma sitesinden gelen bildirim sesiydi. Elbette birkaç saçma insan mesaj atmıştı, fakat kayda değer birini görememiştim.
Bu evrensel sitede herkes rumuz olarak mesleğini yazar ve benimki de "Öğrenci" çünkü hâlâ liseliyim. Profil fotoğrafları dışında üç fotoğraf vardır. Mesafeniz, ilgi alanlarınız ve beklentilerinize uygun biriyle eşleşirsiniz. Kendim hakkımda yazdığım şeylere yabancı bir gözle bakarsam, pek de ilgi çekici sayılmam.
Telefonu elime alıp bir süre bildirimlerin arasındaki o mesaja baktım.
Patron: Merhaba
Patron? Pardon?
Görüldü attım. Bir süre sonra yeni bir bildirim daha geldi.
Patron: Görüldü almayı hak edecek ne yapmış olabilirim?
Öğrenci: Tanışmak istemiyorum.
Patron: O zaman böyle bir tanışma sitesinde ne işin olduğunu sorabilir miyim?
Öğrenci: Tabii ki, sorabilirsin.
Patron: Pekâlâ. Burada ne işin var?
Öğrenci: SANA NE?
Patron: Tam emin olamadım ama galiba biraz sinirlisin.
Öğrenci: Olabilir.
Telefonu kenara bırakıp kitabıma geri döndüm ama uzun bir süre cevap gelmeyince, tekrar elime alıp siteye girdim. Evet, en son yirmi dört dakika önce aktif olmuş ve mesajıma da bakmamış. Profiline girdim. Bir tane arkadan çekilmiş, omzuna tüfek yaslamış olan erkek fotoğrafı dışında başka bir fotoğrafı yoktu. Bu da büyük ihtimalle sahteydi zaten. Hakkında yazılan hiçbir şey yoktu. Sadece ilgi alanına bir şeyler işaretlemişti: silahlar, arabalar, ticaret ve dövüş.
Muhtemelen 15-16 yaşlarında bir ergen, buraya da kendinden yaşça büyük kızlarla takılmak için giriyordur. Annesi şimdi kızmıştır kesin.
Her gün olduğu gibi, kitabın yirmi beş sayfasını okuduktan sonra ayracını arasına yerleştirip komodinin üzerine bıraktım. Tam uyumaya hazırlanırken çatıya düşen damlaların sesini duydum ve gözlerim far gibi açıldı. Hemen yataktan çıkıp pencereyi açtım. Yağmur, geçen her saniye şiddetini arttırıyor, gökyüzü hiddetle sarsılıyordu. Karşı binaya, kaldırımlara ve bomboş sokağa baktım. Birkaç derin soluğun ardından pencereyi açık bırakıp yatağıma geçtim ve yastığıma sarılarak, gözlerimi kapadım.
Tam uykunun derinliklerine dalmak üzere iken bir bildirim daha geldi ve ben hiç kalkmadan telefonu alıp açtım. Ekrandaki mesajı görünce uyku ve yorgunluk bedenimi alelacele terk etip, yerini korku ve endişe hissine bıraktı.
Patron: Pencereni kapat, üşüteceksin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
666 (Tamamlandı)
Teen FictionPatron: Yanımdayken böyle konuşamıyordun, uzaklaşınca sana bi' cesaret geliyor galiba. Ben: Diyelim ki, yanında seninle böyle konuştum. Deli gibi kızdırdım, hiç sevmediğin şeyleri yaptım, kötü sözler söyledim. Ne yaparsın? Patron: Kendini altımda...