Ben buraya her bir şeyler yazdığımda, küçücük kızlarımın gelip "ben de yaşadım" demesi beni nasıl kahrediyor anlatamam, bitiyorum ya. Olmamalıydı. Böyle büyümemeliydiniz. Böyle hissetmemeliydiniz. En böyle umursamaz görünen kişilerin ardında ne acılar yatıyormuş. Ben bittim ya, ben geçen bölüm yorumlarında bittim tükendim ve okumamaya karar verdim...
* * *
Diz kapağımın üzerindeki o tozu burnuna çekerken, kendinden geçmiş gibi bir hâli vardı. Hatta gibisi fazla, öyleydi. "Murat kendine gel! Ya benim kardeşin!" diye tekrarladım defalarca ama o beni duymuyor, farklı bir evrende dolanıyordu.
Kafasını geriye attığında bir süre öylece kaldı ve sarsıldı. Ne olduğunu anlamaz hâlde, gözyaşları içerisinde onu izliyorken, gözlerimin önünde yere devrildi ve öğürmeye başladı. Daha başka neler kullandığını bilmiyordum ama midem ne bu durumu, ne de bu görüntüyü daha fazla kaldıramayacaktı.
Onun beni bırakıp kusmasından faydalanarak ayağa kalktım ve hemen kendi odama koştum. Yatağın üzerindeki pantolonumun ceplerini karıştırmaya başladım. "Kahretsin, nerede bu? Nerede?"
Nihayet telefon elime geçti ve bir sonraki istikamet komodinimin yanı oldu. Çekmeceyi açıp içinden kimliğimi ve paramı alıp koşarak odamdan çıktım. Ne yaptığını bilmiyordum ve umrumda da değildi. Keşke geberseydi...
Kapıyı açmış tam dışarıya çıkacakken onun sesini duydum.
"Esra!.."
Nefesimi tuttum ve hemen kendimi dışarıya atıp asansöre koştum. Asansör iki alt kattaydı. Düğmeye defalarca basarken, bir yandan da o geliyor mu diye kontrol ediyordum. "Hadi ya, hadi, hadi!"
Lanet olası asansörü biri bekletiyordu ve bir türlü hareket etmiyordu. Zaten ne zaman ihtiyacım olsa böyle olurdu. Koridorun diğer ucuna baktım. O, hâla çıkmamıştı ve ben şansımı pâre pâre kullanıyordum. Asansörden vazgeçip merdivenlere yöneldim ancak tam bu an asansörün kapıları açıldı. Hemen içeriye girip zemin katın düğmesine bastım.
Telefonu açıp ekrana düşen mesajlara baktım. Gökhan bir düzine mesaj atmıştı ve Tuana da öyle.
+90... : Yavrum cevap ver gözünü seveyim.
+90... : Esra kurbanın olayım bir şey yaz.
+90... : Esra iyi misin?
Ve Tuana.
Tuana: Hani bugün taksideyken sana bir şey söyleyecektim ya.
Tuana: İşte onu söylemek istiyorum. Başka vakit cesaretim olur mu bilmiyorum. Sadece şunu sormak istedim. Murat'ın kız arkadaşı var mı?
Tuana: Yakın yani, sevgilisi demek istedim. Anladın değil mi?
Tuana: Kanka ben abinden hoşlanıyorum galiba.
Ağzım açık hâlde başımı kaldırıp asansörün kapısına boş boş baktım. Bu ne saçma zamanlamaydı böyle... Şimdi sırası mıydı? Neden her şey bir anda üst üste geliyordu?
Yine o hayatıma girdi ve yine aynı gün içerisinde darmadağın oldum. Yoksa bu bir işaret mi? Neler oluyor?
Asansör nihayet zemin kata ulaştı ve kapılar ardına kadar açılınca, aceleyle dışarıya fırladım. Üst komşuyla çarpıştım ama bu beni durdurmadı ve son hız dışarıya koştum.
Apartmandan çıkıp yola fırladığım an bir araba önümde son anda fren yaparak bana çarpmadan durmayı başardı. Ellerimi yüzüme siper ederek arabanın farlarının ışığınden korunmaya çalıştım ve saniyesinde arabanın kapısı açıldı. Gelen kişi tanıdıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
666 (Tamamlandı)
أدب المراهقينPatron: Yanımdayken böyle konuşamıyordun, uzaklaşınca sana bi' cesaret geliyor galiba. Ben: Diyelim ki, yanında seninle böyle konuştum. Deli gibi kızdırdım, hiç sevmediğin şeyleri yaptım, kötü sözler söyledim. Ne yaparsın? Patron: Kendini altımda...