"Hazır mısın, Tiffinany, tatlım?" dedi Tord. En şık koyu kırmızı takımını giymiş, pahalı bir güneş gözlüğü ve ışıldayan altın alyansını takmıştı.
"Hazırım." dedi Tiffinany. Siyah mini elbisesini giymiş, kırmızı rujunu sürmüş, siyah ve gölgeli bir göz makyajı yapmıştı. Sağ elinde, başparmağındaki metal yüzüğün yanına bir de beyaz altından yapılmış, kocaman bir pırlantası olan tektaş eklenmişti.
"Müthiş görünüyorsun." dedi Tord.
"Senin kadar değil." dedi Tiffinany, Tiffinany Larsson. "İşte, tam bir Fire damadı."
"Beğenildiğime sevindim, Bayan Larsson." dedi Tord, kıkırdayarak.
Tord tedirgindi, birazdan Fire ailesinin reisi ile aynı yemek masasına oturacaktı. Tiffinany ona davetli listesini açıklamıştı. Tiffinany'nin babası, ikiz kardeşi, iki tane birinci dereceden kuzeni, amcası ve yengesi olacaktı. Tiffinany'nin söylediğine göre Tyron sadece çekirdek aile toplanamıyor diye bayağı bir içerlemişti.
Tiffinany omzuna kürk bir manto attı ve Tord ile Kızıl Ordu'nun lüks arabalarından birine bindiler. Arabayı Paul sürüyordu, Patrick bu geceye gelmemişti. Fire'ların onu çok korkuttuğunu, kafasına bir kurşun yemeye niyeti olmadığını söylemişti.
Araba, ormanın ortasındaki bir malikaneye doğru ilerledi. Malikane gerçekten devasaydı. Marius'un şahsi malikanesine değil, Fire malikanesine gelmişlerdi. Bazı Fire'ların şahsi evlerinin yerleri polis tarafından bilinse de Fire'ların ana malikanesi çok korunaklıydı, yerini Fire olmayan herhangi birisi bilmiyordu.
Malikanenin kapıları kapalıydı, her zamanki gibi. Tiffinany'nin uzak kuzenlerinden dört tanesi kapıda nöbet tutuyordu. Arabayı görür görmez tüfeklerini arabaya doğrulttular.
"Kimsin?" dedi Tiffinany'nin uzak kuzenlerinden biri. Adı Lucas'tı.
Tiffinany kapıyı açtı.
"İnme, yoksa ölürsün." dedi başka bir tanesi. Adı Annabell'di. Tiffinany onun neden nöbet tuttuğunu anlamadı, Annabell normalde keskin nişancıydı.
"Benim, gerizekalılar." dedi Tiffinany.
"Tiffinany?" dedi Lucas. "Bay Marius sana malikanesen uzaklaşma görevi vermemiş miydi?"
"O görev iptal oldu." dedi Tiffinany. "Şu an eşimi babamla tanıştırmak için buradayım."
"Eşin mi?" dedi Lucas. "Ne zaman evlendin?"
"Sen akşam yemeğinden sonra viskileri gömerken, ben evlilik cüzdanımı imzalıyordum, canım."
"Kimin umurunda?" dedi Annabell. "Eminim ki adı bile duyulmamış, işe yaramaz bir mafya babasıdır."
"Hayır, o kadar merak ediyorsan, evlendiğim kişi Kızıl Lider, canım benim."
"Sence ne konuşuyorlar?" dedi arabanın içindeki Paul.
"Bilmiyorum." dedi Tord.
"Hayır, bu mümkün değil!" dedi Annabell.
"Söz konusu kişi sensen, evet bu doğru. Ama burada benden bahsediyoruz, tatlım. Ayrıca açın şu kapıyı. Kızıl Lider'i, daha da önemlisi Fire reisini bekletmek istemezsiniz, değil mi? Alacağınız cezayı ben seçerim, ona göre."
Lucas, Tiffinany'nin uzak kuzenlerinden bir başkası ile birlikte kapıyı açtı. Onun adı da Jefferson'du.
Tiffinany arabaya geri bindi, araba ilerledi ve malikanenin yeraltındaki otoparkına girdi. Evet, malikanede yüz yirmi kişi yaşadığı ve bu yüz yirmi kişinin yaklaşık üçte ikisinin yetişkin olduğu düşünülürse, gayet mantıklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eddsworld Fanfiction - Dört Aşk Hikayesi
FanfictionEddsworld'ün dört erkeğine dört ruh eşi... Yeterince adil, değil mi? Kapak tasarımı ile kitapta yer alan tüm çizimler bana aittir! Keyifli okumalar! #1 patrick - 22.12.2023 #1 edd - 26.12.2023