Yirmi Yedinci Bölüm

12 2 7
                                    

Size az sonra yapacağım şerefsizliği nasıl izah edeceğimi düşünürken ben: 🤔🤔😩😵

---

"Ne? Nerede? Neden? Nasıl? Ne zaman?" diye soruları arka arkaya saydı Brooke.

"Yani..." dedi Tiffinany, heceleri uzatarak. "Seni Kara Ordu'da bulduğum zaman çok da garipsemedim, sen başından beri salaktın çünkü. Ama Celestine bu batağa düşmeyecek kadar akıllı bir insandı. Ne oldu?"

"Nefret söylemlerini kesersen canım arkadaşım," dedi Misha. "Ayrıca Celestine Kara Ordu'ya düşmez diyorsun ama Calvin de orada."

Tiffinany ve Brooke birkaç saniye boyunca sükunet içinde birbirlerine baktılar, sınra yeniden Misha'ya döndüler.

"Calvin?" dedi Brooke. "IQ'su yüz altmış olan adam?"

"Evet." dedi Misha.

"İnanmam!" dedi Tiffinany. "Sen benimle taşşak geçiyorsun! İnanmam!"

"İnanmazsan inanma." dedi Misha.

"Peki olduğu yerden memnun mu?" dedi Tiffinany.

"Mal Efendi Mathias onu general yaptı." dedi Misha. "Yani evet. Calvin'in beyniyle düşünen bir insan olduğunu biliyorsunuz. Eğer ona yeterince mantıklı bir sebep sunmazsak asla bizim safımıza geçmez."

"Ya hayır abi ya..." dedi Brooke. "Calvin bir yola girmişse onu o yoldan hayatta çıkaramayız."

"O kadar da duygusuz olamaz ya." dedi Tiffinany. "Yani hep mantığın safında olmuştu ama eski arkadaşlarıyız. Bir şans verecektir."

"Hayır." diye başını iki yana salladı Misha. "Sizle yollarımız ayrıldıktan sonra Calvin'in ne hale geldiğini on dört yıldır kendim deneyimliyorum. Onun gözünde siz ikiniz huzuru bozan katiller, ben de bir hainim. Ve biliyor musun Tiffinany," Tiffinany'ye durumun ne kadar umutsuz olduğunu anlatan gözlerle baktı. "Bence Calvin, Kızıl Kraliçe'nin sen olduğunu en başından anlamıştı ve buna rağmen durmadı."

"Tanrım..." diye mırıldandı Tiffinany. "Kahretsin."

"Sanırım artık Tanrı'dan yardım dileyecek konumda değiliz." dedi Brooke. Her zamanki gibi dürüst ama can yakıcıydı.

***

Misha ve Celestine... Altı kişilik grup dağıldıktan sonra bir arada kalabilen tek arkadaş ikilisiydi.

Aynı liselerde okumuşlardı. Hayallerindeki meslek aynıydı: Polislik. İkisi de aksiyona ve gizeme bayılıyorlardı, bu da ikilinin meslek seçimlerinde etkili olmuştu. Aynı fakültede okumuşlardı polisliği. Aynı gün mezun olmuşlardı.

Ve yine aynı gün Kara Ordu'ya zorla alınmışlardı.

Bir gün yine ikisi de işlerinin başındaydı. İki adam içeri girmişti, ikilinin yanına gelip kendilerini Calvin'in gönderdiğini söylemişlerdi. Celestine ve Misha önce olayı anlamamışlardı. Celestine ve Misha başta olaya anlam verememişti, ama Calvin Celestine'in abisiydi ve ona güvrnmemek için bir sebepleri yoktu. Ayrıca ikisi de kendilerini savunmayı bilen yetişkin kadınlardı.

Sonuç olarak, o adamlarla birlikte arabaya bindiler ve üsse götürüldüler.

Orada Calvin'i gördüler. Kara Lider'in sağ arka çaprazında duruyordu. Celestine'i orduya katılmaya ikna etmişti, Misha ise katılmamakta diretmişti. Calvin, Celestine'in zarar görmeyeceğini garantiledikten sonra odadan çıkmıştı, Misha'nın dayak yiyip kör olmasına göz yumarak, sırtını dönüp gitmişti.

Misha ve Celestine birer Kara Ordu askeri haline getirilmişlerdi. Calvin ise Kara Ordu'ya nasıl katıldığını hiç anlatmıyordu. Misha'nın sormaya cesareti bile yoktu.

Eddsworld Fanfiction - Dört Aşk HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin