Yorum yapın lan çok sıkılıyom. Her paragrafta her fikrinizi belirtebilirsiniz.
---
Tyron, şu ana kadar biriktirdiği gücün ve itibarın elleri altından kayışını hissetti. Uzuvları buz kesmişti. Zaman durmuştu sanki, sadece oturduğu yerde durumun vahametini düşünen bir Tyron kalmıştı.
Aslında iyi gidiyordu. On dokuz yaşındayken, ilk dövüşünü Shadow ile yapmıştı. O, kendisinden beş yaş büyüktü ve korkmuyor da değildi. Reisin yeğenlerinden birinin oğlunun tahtını alması zordu ama imkansız değildi.
Tyron'ın işi hep diğerlerinden daha zor olmuştu. Daha ağır şartlarda eğitim almıştı, tanıdığı herkesten daha çok çalışmıştı, tahtı alacak kadar iyi dövüşebilmek için. Ona layık olabilmek için. Güç elde edebilmek için. Hiç kimsenin kendisine yaklaşmaya cesaret edemeyeceği kadar güçlü olmak için.
Ailedeki insanlar Marius'u gizliden gizliye ayıplamıştı. Asi ve dikbaşlı bir karısı vardı, üstelik sadece iki çocuğu vardı. Neden babası gibi kendisine beş ya da altı tane 'seçenek' yapamamıştı ki? Bu kuzenlerin dövüşe katılmasını zorunlu hale getiriyordu.
Tyron Tiffinany ile dövüşeceği zaman korkmuştu. İstediğini elde etmek için kız kardeşini aradan çıkarması gerekiyordu. Tiffinany'nin Fire ailesininin kraliçesi olmak isteyip istemediğini bilmiyordu. Ki, Fire ailesinin ilk kadın reisi olmak gibi büyük bir onur, Tiffinany'nin isteyeceği türden bir şeydi. Daha önce kadınların reis olma hakkı yoktu. Kadınlara izin veren ilk kişi Marius'tu.
Ama işler Tyron'ın düşündüğü gibi çıkmamıştı. Tiffinany sorumluluk alamadığının farkındaydı ve eğer başa geçerse aileyi batağa sürükleyeceğini düşünüyordu. Bu derdini Tyron'a anlatmıştı ve dövüş esnasında kendisine acımamasını söylemişti.
Ama şu an, babası Kızıl Lider'e bir şans veriyordu. O bunu değerlendirecek miydi? Evet. Eğer başa geçemezse reisin geri planda kalan akrabalarından birisi olacaktı. Tord hem Kızıl Ordu'nun, hem de Fire ailesinin sahibi olacaktı.
Bu haksızlıktı.
Tord, sırıtıyordu. Hayatta en önem verdiği şeylerden birisi güçtü ve güce ulaşmak için her şeyini veriyordu. Fire ailesini istiyor muydu? Evet. Kesinlikle evet.
Tiffinany, Tord'un kulağına eğildi ve alttan almasını istedi. Tord ise onu duymamış gibiydi.
Tyron'un koyu kahverengi gözleri ile Tord'un kehribar rengi gözleri birbirine kilitlenmişti.
Tyron, birden ayağa fırladı ve ellerini masaya vurdu. Sandalyesi sırtüstü yere düştü. Yüzündeki her bir mimik "öfke" diye bağırıyordu.
"Gerçekten mi baba?" dedi, Marius'a doğru. Avaz avaz bağırıyordu. "Gerçekten mi? Ben bunca yıl bunun için uğraşmışken sen şimdi onu mu getiriyorsun karşıma?"
"Ailemiz için en iyisini istiyorum Tyron." dedi Marius, sakin bir ses tonuyla.
Tyron ise dindirilmesi imkansız bir öfke içindeydi.
"Bunu yapamazsın, beni bir anda silip atamazsın!" diye bağırdı. "Ben siktiğimin yıllarını buna harcadım!"
"Ağzını topla Tyron." dedi Marius. Ses tonu hala sakindi ve bu hali sinir bozucuydu.
"Hayır!" dedi Tyron. Göğsü titrek ve düzensiz nefeslerle inip kalkıyordu.
Marius, Shally'ye baktı. Shally, Tyron'ın hemen sağ tarafında oturuyordu. Marius'tan emri alır almaz cebinden ketamin* dolu bir şırınga çıkardı.
(Ketamin: Hastanelerde anestezide kullanılan bir tür ilaç.)
Tyron, hışımla Tord'a döndü. "Bunu yapmayacaksın değil mi?" dedi. Sesinde hem umut vardı, hem de tehditkar bir ton. Oysa Tord'un yüzündeki sırıtma ona çoktan cevabını vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eddsworld Fanfiction - Dört Aşk Hikayesi
FanfictionEddsworld'ün dört erkeğine dört ruh eşi... Yeterince adil, değil mi? Kapak tasarımı ile kitapta yer alan tüm çizimler bana aittir! Keyifli okumalar! #1 patrick - 22.12.2023 #1 edd - 26.12.2023