Brooke, üstünde sivil kıyafetler ile sokağa çıkmıştı, bunu yapmayalı ne kadar süre geçmişti?
Kara Ordu üniformalı askerler halk arasına karışabiliyormuş, diye duymuştu. Tiffinany bunu öğrenince onu dışarı yollamıştı.
Brooke, biraz susadığını hissetti ve marketlerden birine girdi.
Brooke market raflarına bakarken biraz oyalanmaya karar verdi. Kızıl Ordu'nun politikalarını umursamıyordu sonuçta.
Markette boş boş gezinirken, gözlerini yere eğdi. Bu gece hiç uykusunu alamamıştı, bölük pörçük uykular uyumuştu, her birinde de aynı temalı ayrı kabuslar görmüştü.
***
(Brooke'un kabusları)
Brooke, kendini sonsuz bir beyazlığın ortasında buldu. Yine.
Ayağa kalktı, yine oyun oynayan dört kız gördü. Yine yüzleri yoktu.
Kızlarda ikisi, yine önceki rüyada oldupu gibi havaya savruldu, kana bulandılar. Beyazlık kızıl oldu.
Kızlardan birisi sislerin arasında kayboldu, diğeri ise Brooke'un önüne düştü. Brooke yine ona bakmadı, bakmamaya çalıştı.
Sağlam kalan kızlardan biri, sisler arasında kaybolan kızın peşinden koşmuştu, öbürü Brooke'un önündeki kızı çekerek uzaklaşmıştı.
***
Brooke yine kendini beyaz sisin ortasında buldu.
Sarı saçlı olan kız ile yanındaki, havaya savruldu. Sarışın olsn sislerin arasında kaybolurken, gözleri ortaya çıktı. Parlak, güzel mavi gözleri vardı. Sonra küçük sevimli burnu ve ağzı ortaya çıktı.
Sarışın kız kan içindeydi, ağlıyordu.
"Yardım edin!" dedi siste kaybolurken. "Brooke, yardım et!"
***
Yerler kanlıydı, her yer kanlıydı. Brooke üstüne doğru gelen siyah cismi gördü...
***
O siyah cisim, yine üstüne geliyordu. Hayır, onun üstüne gelmiyordu. Sarışın kız ile yanındakine geliyordu. Sarışın kız hariç hiçbirinin yüzü yine yoktu.
Siyah cisim, iki kızı savurdu. Yerler kanla boyandı. Hava kanla boyandı.
Brooke, hatırlayamadığı kızların yanına gitmektense sarışın kızın peşinden koştu, onun yüzünü elleri arasına aldı.
"Kimsin sen..?" dedi Brooke. Ağlamak üzereydi.
"Ben..."
***
Brooke, birine çarptığı zaman kabuslarını düşünmeyi bıraktı. Çarptığı kişinin elindeki elma yere düştü ve biraz yuvarlandı.
Brooke, ayaklarının dibine düşen elmayı aldı ve çarptığı oğlana uzattı. "Üzgünüm, önüme bakmıyordum."
"Sorun değil." dedi çarptığı kişi. Elmayı alıp standa geri koydu.
Yeşil kapüşonlu giymişti, koyu kahverengi saçlıydı.
"Sorun değil." dedi oğlan.
Edd şaşırmıştı. Bu, bir hafta içinde tanıştığı ikinci kızdı. Kız, ona bakmadan hızlıca uzaklaştı.
Brooke kendine şaşırıyordu, bir yıldan sonra Kızıl Ordu'dan olmayan birisi ile konuşmuştu.
Aniden, siyah pardösülü bir adam gördü. Bu Kara Ordu üniformasıydı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eddsworld Fanfiction - Dört Aşk Hikayesi
FanfictionEddsworld'ün dört erkeğine dört ruh eşi... Yeterince adil, değil mi? Kapak tasarımı ile kitapta yer alan tüm çizimler bana aittir! Keyifli okumalar! #1 patrick - 22.12.2023 #1 edd - 26.12.2023