"Abine karşı çok saygısız konuşuyorsun."
Kara Lider'in sözleri, sanki donup havada asılı kaldı. İkizlerin kulaklarında yankılandı bu sözler. Marius sabır dilercesine gözlerini kapattı. Tord, ayağa kalkarken karısının amcası olan bu adamın nasıl en büyük düşmanı olduğunu sorguluyordu.
Tyron göğsünde bir sızı hissetti. Demek ki babasının kardeşlerinden en büyüğü buydu. Kız kardeşini ve eniştesini öldürmeye çalışan, kendisi kardeşini kurtaramasın diye peşine onlarca asker takan o adam. Amcası.
Tiffinany, nefesi kesilmiş gibi görünüyordu. Amcasıydı. Bunca zaman öldürmek için uğraşlar verdiği kişi amcasıydı. Onu öldürmek isteyen kişi amcasıydı. Ama o zaman neden ailede değildi..?
Marius dişlerini sıktı. Çocuklarının bu aile ferdini asla öğrenmemesi gerekiyordu. Onun hakkında bahsedilmemeliydi bile. Adı ve yüzü anılmamalıydı. Yıllar önce bunlar yasaklanmıştı. Abisi olacak o adam Fire ailesinden silinmişti.
"Sen benim abim değilsin." dedi Marius. Sesi kulaklara ulaşana kadar havayı yarıyormuş gibiydi. "Sen bir Fire bile değilsin."
"Ah, hadi ama, Marius." dedi Kara Lider. "Hala ihtiyarın kurallarına uyuyor olamazsın, değil mi? Kendisi çoktan göçüp gitmedi mi?"
"Bu seni ilgilendirmiyor." dedi Marius. Öfkesinin sesine yansımasına engel olamamıştı. "O senin baban değil, sen de onun oğlu değilsin. Sen. Ailemizden. Biri. Değilsin."
Kara Lider'in gülümsemesi geri döndü. Marius'u sinirlendirmeyi başarmıştı. Kontrolü yitirmek üzereydi...
"İhtiyarın kurallarına uymak zorunda değilsin, biliyorsun değil mi? Küçük kardeşim?"
Tord, topallayarak kayınbabası ile kayınçosunun yanına gitti. "Efendim..." diye fısıldadı. "Tiffinany git gide kötüleşiyor."
Marius göz ucuyla kızına baktı. Kızın kan kaybından başı dönmeye başlamıştı ve yerde uzanıyordu. Marius gözlerini kızından ayırıp yine abisine çevirdi.
"Ne yapacaksın Mathias?" dedi Marius, meydan okuyan bir sesle. Çenesini havaya kaldırmıştı, sırtı sopa yutmuş gibi dimdikti. "Beni öldürecek misin? Hodri meydan. Dene hadi."
"Hadi ama Marius." dedi Mathias, çok bariz bir şey anlatıyormuş gibiydi. Kollarını iki yana açmıştı. "Yanında oğlun ve damadın var. Sen ise yanımdaki bütün askerlerimi öldürdün. Bu şartlarda yapar mıyım sanıyorsun? Hayır. Kesinlikle hayır."
Mathias, yerdeki Tiffinany'ye uzandı ve onu kolundan kavrayıp babasının üstüne fırlattı, sonra ise arkasını dönüp son sürat koşmaya başladı.. Marius bacaklarının gerildiğini hissetti. Ne yapacaktı? Ayaklarının ucuna doğru düşüşe geçmiş yaralı kızına mı bakmalıydı, yoksa kaçan abisinin peşinden mi koşmalıydı?
İleri atıldı ve Tiffinany'yi yere düşmeden yakaladı. Abisi ile daha sonra ilgilenebilirdi.
Bu düşünceyi kovmak ister gibi başını iki yana salladı. O benim abim değil, diye düşündü. Babası zamanında onunla olan bütün ilişkilerini kesmesini emretmişti.
Ve babasının, daha doğrusu Fire ailesinin bir önceki reisinin sözünden çıkamazdı.
"Baba..." diye mırıldandı Tiffinany. Sessizce ağlıyordu. İri iri gözyaşları yuvarlanıyordu yanaklarından.
"İyi olacaksın Tiffinany." dedi Marius ve onu yere yatırıp ayağa kalktı. Tord'a döndü.
Tord, başını kaldırıp kayınbabasına baktı. Gözleri hiçbir duygusunu ele vermeyecek şekilde mattı, Tord onun ne düşündüğünü kestiremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eddsworld Fanfiction - Dört Aşk Hikayesi
FanfictionEddsworld'ün dört erkeğine dört ruh eşi... Yeterince adil, değil mi? Kapak tasarımı ile kitapta yer alan tüm çizimler bana aittir! Keyifli okumalar! #1 patrick - 22.12.2023 #1 edd - 26.12.2023