Brooke, yerde hareketsiz yatıyordu. Tiffinany'nin şok içindeki bakışları onun üzerine kilitlenmişti. Misha ne yapacağını bilemez halde salıncaktan inmiş, arabadan inen adama bakıyordu.
Arabadan inen Kara Lider ve arkasındaki üç askeri, yavaş adımlarla - Brooke'u da yarı yarıya çiğneyerek - yerde oturan Kızıl Kraliçe'ye yaklaştılar.
Kara Lider, göz bandını düzeltti ve yerdeki kadına küçümseyen bir sırıtmayla baktı. Tiffinany, gözlerini isteksizce Brooke'dan ayırıp adama çevirdi.
"Sen..." dedi Tiffinany, fısıltıdan farksız bir sesle.
"Bildin, küçük hanım. Bendeniz, Kara Lider. Ve senin sonun olacağım."
Adam nereden baksan bir kırk yaşında varmış gibi görünüyordu. Bilge ve güçlü görünüyordu, karanlık bir enerji saçıyordu. Tiffinany, babasını düşünmeden edemedi. Aslında benziyorlardı...
"Ne yazık." diye homurdandı Kara Lider. "Sen ve kocan. İki yeni yetme beni bu kadar uğraştırıyor. Bu defteri hemen şimdi dürsek iyi olmaz mı?"
Tiffinany kaşlarını çatarak baktı adama. "Ona ne yaptın?"
Kara Lider, arkasını dönüp yerdeki Brooke'a baktı, sonra gülerek önüne döndü. "Hesap sorabilecek bir konumda olduğunu pek sanmıyorum."
"Şerefsiz." diye homurdandı Misha.
"Şimdi de hain mi oldun Misha?" dedi Kara Lider. "Her neyse, iki şekilde de seni öldüreceğim zaten."
Misha şeytani bir sırıtma gönderdi adama. "Dennis ile birlikte. Göt herif."
"Dennis de mi?" dedi adam. İç çekerek burun köprüsünü sıktı. Elini kemerine attı ve silahını çıkardı. "Bu işi hemen bitirsek iyi olacak. Kraliçe'yi canlı alın. Daha kocasını bulacağız."
Adam, emniyet kilidini açtı. Misha hemen koşmaya başladı. Tiffinany, ortalığı aradı ama silahını bulamadı. Düşürmüş olmalıydı, kahretsin!
Kara Lider, Misha'ya nişan aldı. Gayet hızlı koştuğu için zordu.
Tetiği çekti.
Misha çığlık atarak omzunu tuttu. Kan eline ve kıyafetlerine bulaşırken tek yapabildiği izlemekti. Arkasını döndü. Tiffinany, sakat bir halde yerdeydi. Kıpırdayamazdı.
Misha dengesini kaybedip yere çakılırken aslında onu kurtarmak istiyordu.
Neden onu bu kadar umursuyordu?
Sadece kıpırtısız yattı yerde. Ölümü beklemekten başka çaresi yokmuş gibi.
Kara Lider Tiffinany'ye döndü ve sağlam olan bacağına da ateş etti. Tiffinany bu sefer çığlığı bastı.
"HAYIR!" diye haykırdı bir ses. Tord'du bu.
Karısına baktı. Kan içinde, iki bacağı da sakat, yerde oturuyor. Kara Lider tam tepesinde. Pişmanlık göğsünü doldurdu. Keşke Tiffinany'yi yanına alsaydı, daha güvende olurdu.
Karşısındaki manzaraya bakıp, ne yapması gerektiği konusunda düşünüyordu. Silahını kaldırdı. Mermiyi sürdü.
Ama arkasından yaklaşan kişiyi fark etmemişti.
Başka bir Kara Ordu askeri arkasındaydı. Tord, ensesinde ağır bir baskı hissetti. Çok sert vurmuştu, az daha bayılacaktı. Tord'u yere yapıştırmayı başardı. Tord'un elindeki silahı çekip aldı ve başına dayadı.
"Ve elebaşları etkisiz hale getirildi." diye güldü Kara Lider.
Tord, gözlerindeki kararmayı daha atlatamamıştı bile. Gözü sadece yerde sakat bir halde oturan Tiffinany'yi görüyordu. Keşke onu bu işlere hiç bulaştırmasaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eddsworld Fanfiction - Dört Aşk Hikayesi
FanfictionEddsworld'ün dört erkeğine dört ruh eşi... Yeterince adil, değil mi? Kapak tasarımı ile kitapta yer alan tüm çizimler bana aittir! Keyifli okumalar! #1 patrick - 22.12.2023 #1 edd - 26.12.2023