Yirmi Dokuzuncu Bölüm

10 1 8
                                    

Tyron, acıyla oturur pozisyonda yere yığıldı. Bağırmamak için elinden geleni yapıyordu ama hırıltıyı andıran inlemesine engel olamıyordu. Bacağının iç tarafında bir yumru vardı, deli gibi acıtıyordu.

"Kasılmaların başlamış Tyron." dedi Britney, onun yanına diz çöktü. Eli Tyron'un dizine gitti. "Yemek yemiyor musun yoksa?"

"Sus ve düzel şunu!" dedi Tyron, sıkılı dişlerinin arasından.

"Tamam," dedi Britney, bıkkın bir ses tonuyla. "Bacağını kaldır şimdi, kaldır."

Yumru hafifçe gevşeyerek dağıldı. Tyron rahatlamış bir halde iç çekti.

(Bu olayın ne kadar acıttığını ancak yaşayan bilir. 😶 Yatmadan önce süt için size de olmasın.)

Tord ile Tyron'ın müsabakasına sadece iki gün kalmıştı. Tyron antrenman yapıyor, kaslarına daha önce hiç olmadığı kadar yükleniyordu.

"Kendine fazla yükleniyorsun." dedi Britney, elini Tyron'un terli omzuna koydu.

"Yüklenmem gerek." dedi Tyron.

"Ama bu senin için zararlı." dedi Britney, ayağa kalkarken. "Ya kasılmaların Varis Dövüşü'nün ortasında başlarsa?"

"Kes sesini Britney." dedi Tyron. "Bu görevin ne anlama geldiğini bilmiyorsun. Dövüşe katılmadığın halde bana nutuk çekmeye kalkma."

Britney, Tyron'ın karın kaslarına okkalı bir tekme geçirdi. Tyron, nefesi kesilerek sırtının üstüne düştü.

"Senden daha güçlü değilim." dedi Britney. "Ama senden daha tecrübeli olduğum bir gerçek. Yardım etmeye çalışıyorum, o yüzden bu şansı elinin tersiyle itme."

"Biliyorum," dedi Tyron, doğrularak. "Üzgünüm. Şimdi kalkmama yardım et."

***

"Alo?" dedi Misha, telefonu kulağına götürerek. Yüzünde ilgisiz, hatta bıkkın bir ifade vardı.

"Kim?" diye sordu Brooke, telefonunda kaybolmuştu.

Misha, telefonu kendisinden uzaklaştırdı ve "Ablam." dedi. Sonra telefonu yeniden kulağına dayadı.

Brooke, karşı hattan gelen bağırış çağırış sesleri yüzünden başını telefonundan kaldırdı.

"Abla- ABLA!" diye bağırmaya başladı Misha. "Bir sakin ol."

"Ne oluyor lan?" dedi Brooke.

Misha sustu ve karşı hattaki ablasını dinlemeye koyuldu.

"Olmaz." dedi Misha. "Abla benim evim yok sen ne anlatıyon? Ya hayır ya! Bana ne? Bir bakamadın kıza! Kızı evden atıyorsun şu an farkında mısın? Abla sus! Tamam bende kalsın! Bende kalsın! Çok daha iyi olur."

Misha, telefonu koltuğun üstüne fırlattı. "Salak ya! Salak! Mal! Pezevenk!"
(Daha da sayıyor böyle)

"Ne oldu?" dedi Brooke.

"Eniştem olacak o şerefsiz!" diye bağırdı Misha, koltuğa tekme atarken. "Kız kardeşimi evden kovmuş, Tallulah sinir krizi geçiriyor, hüngür hüngür ağlıyor. Kardeşimin kalacak yeri yok, bana bırakmak zorunda kaldı."

("Talula" diye okunuyor.)

"...Yani?"

"Şimdi kız kardeşimi Tallulah'dan almaya gidiyorum." dedi Misha. "Alice, hayatında görebileceğin en sevimli on sekiz."

"Tamam, görüşürüz." dedi Brooke. "Ve, eğer Alice'i koyacak yerin yoksa benim evimi kullanabilirsin."

Brooke, evin anahtarını Misha'ya doğru attı ve Misha anahtarları havada kaptı.

Eddsworld Fanfiction - Dört Aşk HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin