Hemdem ~ Can ~ 10.Bölüm

9K 959 316
                                    

Herkese merhaba yeni bölüme hoş geldiniz. Keyifle okumanızı diliyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız çok sevinirim.

Haftaya maalesef bölüm gelmeyecek.

13 Mayıs Cumartesi Günü Saat 21.00'de görüşmek dileğiyle :)

###

Usulca titreyen elleri arasında tuttuğu kâğıda bakarken gözünden bir damla yaş süzülüp, Nazenin'in gözyaşlarının yanına iz bırakmıştı. Dakikalar boyunca tekrar tekrar okudu mektubu. Ve okurken şunu fark etti.

Hüma'yı sebep göstererek tutuştukları kavga esnasında Nazenin 'O güne dair hatırladığın tek şey bu mu?' Sorusunu sormuştu. O zaman anlamamıştı ne demek istediğini ama şimdi anlıyordu.

"Gitme dedin ama ben duymadım. Bir an bile durmadım, sormadım, sorgulamadım ve gittim." Omuzlarına yüklenen bu ağırlıkla bedenini öne eğerken başını elleri arasına almıştı.

Uzun süre öylece durup sakinleşmeyi, kafasını toparlamayı bekledi. Saatler geçip gün bitip de akşam olunca kaldırdı başını. Odasından çıkıp doğruca lojmana gitmek için harekete geçti. Yanından geçen, kendisine selam veren kimseleri fark etmedi bile. Çünkü aklında onlarca soruyla cebelleşmekten yorgun düşmüştü. Askeri binadan çıkıyordu ki ardından yükselen

"Komutanım!" Sözüyle durdu. Omzunun üstünden ardına baktığında koşarak yanına gelen Yusuf Yüzbaşıyı görmüştü.

"Komutanım, seslendim ama sesimi duyuramadım. İyi misiniz?" Soruyu düşünmeye bile gerek duymadan gelişi güzel başını sallarken Yusuf onun yorgun ve kanlanmış gözlerini fark etmişti. Ancak hiç ses etmeyip, görmezden gelip

"Kutluhan Albay, 'Metehan'a haber verin yeni gelen Savcıyla tanışmak için yemek organize edilmiş. Hazırlanıp mekâna gelsin.' Dedi komutanım." Dediğinde Metehan'ın yüzü memnuniyetsizce buruştu resmen.

"Bir bu eksikti." Homurtuyla söylenip başını sallayarak yürümeye devam ettiğinde Yusuf da binaya geri dönmüştü.

Metehan ile eş zamanlı olarak Vali Hanım'a da tanışma adı altındaki organizasyonun haberi gitmişti. Ve Nazenin de tıpkı Metehan gibi homurdanarak 'tamam' demişti. Birkaç saat daha Valilik binasında kalıp zaman geçirdikten sonra direkt olarak söylenen mekâna geçip içeri girdiğinde tüm gözler üstüne dönmüş, oturanlar ayaklanmış, önü açık ceketlerin düğmeleri iliklenmişti. Saniyeler içinde toparlanıp kendisini karşılayan Asker, Polis, Hâkim ve Savcılara ilerleyip tek tek el sıkışmaya başladı.

İlk olarak Kutluhan Albay, Jandarma Albay, Emniyet Müdürü ile tokalaşıp iyi akşamlar diledi. Ardından doğruca Başsavcıya yaklaşıp tokalaşmak için elini uzattı. El sıkışırken aralarındaki mesafeyi en aza ve en dikkat çekmeyecek seviyeye indirip

"Başsavcım, kadroda hâlâ açık var değil mi?" Demesiyle Başsavcı usulca başını sallamıştı.

"Doğu Savcı, rahmetli Güray Savcımızın görevini devraldı ama kadromuzda hâlâ açık var Sayın Valim." Cevabına belli belirsiz tebessüm eden Nazenin ellerini ayırıp yönünü Metehan'a çevirdi.

"Binbaşı." Derken başını kaldırdı ve Metehan'ın koyu kahvenin sıcacık tonunun can verdiği gözlerini gördü.

"Vali Hanım." Diyerek elini sıkıca saran elin dokunuşuyla sırtında yükselen ürpertiyi hissetmişti. En ufak bir bakış, bir dokunuş bile ruhunu,  kalbini sarıyordu sanki. Hissettiği bu duyguları bastırmak için dudaklarını birbirine bastırıp belli belirsiz soluk alırken ellerini ayırdı. Bu esnada Metehan'ın o sıcacık harelerinde beliriveren soğukluğu görerek sol tarafına döndü ve Doğu'yu gördü.

HEMDEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin