Hemdem ~ Can~ 1.Bölüm

14.5K 1K 539
                                    

Herkese merhaba :)) 13 Bin kelimelik uzun bir bölümle gelmiş miyimdir? Gelmişimdir.

Lütfen bol bol yorum yapmayı unutmayın. Yorumlarınızı keyifle okuyorum. Ve bölüme oy da verdiyseniz.... Hadi başlayalım.

###

Hiç bitmeyecek gibi atılan kahkahaları susturan böyle bir not olmamalıydı. Metehan ve Nazenin çatık kaşlarla birbirine bakıp bir süre öylece kaldılar. Ama Metehan'ın toparlanıp küfürler etmeye başlaması uzun sürmedi. Kadını kolları arasından çıkartıp içeriye yöneldiği sırada babasını ve Seyfettin Paşayı ayakta gördü. Sahnede tebrik notlarını okuyan soliste yaklaşmadan önce masadan bir peçete alan babası solistin elindeki kâğıdı peçeteyle tuttu ve tekrar okudu.

Duygu ve düşüncelerini saklayan ifadesiz bir yüzle Seyfettin'e baktı. Tekrar notu inceledi sanki gözünden hiçbir şey kaçmasın diye defalarca göz gezdirdi nota. Seyfettin'e dönüp notu uzattı ve gözlerinin içine baktı. Sadece bakışlarıyla konuşan iki adamı izleyen kalabalık da ayaklanmıştı artık. Seyfettin gözlerini nota çevirip en altta gördüğü simgeyle beyninden vurulmuşa dönerken yüzü bembeyaz olmuş, gözlerini usulca kapamıştı.

"Uyuyan yılan uyandı." Deyince Cihan Bey,

"Bunca yıl sonra..." diye fısıldadı Seyfettin cevap olarak. Cihan ise imayla gülüp

"Birgün bugünün geleceğini bildiğin için saklamadın mı karını, kızını? Bizden bile!" Demiş ve derin bir soluk almıştı. Bir an için karısına, kızına ve oğluna bakıp gözlerini kısa sürede kaçıran Seyfettin Paşa sessizliğini koruyunca Cihan yeniden konuştu.

"Artık karşımızda kim olduğunu biliyoruz. Tahmin ediyorduk ama artık net olarak biliyoruz Seyfettin. Çocuklara söylememiz lazım. Bunu gizleyemeyiz." Seyfettin başını hafifçe sağa sola sallayıp

"Kendimiz halledemez miyiz? Bir yolunu bulup şu şerefsizi sessizce indiremez miyiz? Tedirgin olsunlar istemiyorum." Cihan, dağ gibi adamın gözlerindeki hüznü ve korkuyu görüyordu. Elini omzuna uzatıp sıktı dostane şekilde.

"Bugüne kadar bulamadık. Biz bulamadık ama görüyoruz ki o seni izlemeyi hiç bırakmamış."

"Şimdi ne yapacağız Başkan?" Sorusunu sorarken dişlerini sıkıyordu var gücüyle. Cihan hızla çevresine bakıp 'anlatacağım' der gibi başını sallarken Albay'ın ve Nazenin'in resmi işler için kullandıkları telefonları çalmaya başladı. Albayla göz göze gelen Nazenin aramayı cevaplarken sadece

"Efendim." Demiş, Albay ise telefonunu açıp hiçbir şey demeden karşıyı dinlemişti. İkisinin de rengi değişirken Cihan ve Seyfettin konuşmayı kesmiş onlara bakıyordu. Diğer herkes gibi.

"Can kaybı var mı?" Nazenin'in bu sorusuyla başta Metehan olmak üzere herkesin gözü üstüne kilitlenmişti.

"Tamam, durumla ilgili sürekli bilgi verin. Az sonra yola çıkıyorum." Telefonu kapattı ve Albay'a baktı. O da telefonu kapatmış kendisine bakıyordu.

"Ne olmuş?" Diye soran Seyfettin Paşaya cevap veremeden içeriye birçoğunun tanıdığı bir yüz girdi. Aylar önce babasıyla birlikte Akdağ'a gelen istihbaratçı Demir Engin başıyla paşayı selamlayıp direkt olarak Cihan Bey'e odaklandı.

"Başkanım, Akdağ ilinde az evvel bir patlama gerçekleşti. Vilayet binası önünde." Demesiyle peş peşe çalan telefonların sebebi ayyuka çıkmıştı. Seyfettin kızına odakladığı gözlerini ayırmadan

"Can kaybımız var mı Demir?" Sorusunu sormuştu.

"Yok Paşam, çok şükür ki patlama gece yarısı olduğundan can kaybı yok. Yalnızca vilayette nöbet tutan güvenlik personeli yaralanmış. Ancak durumu ağır değil. Bilinci açık ve ayakta tedavisi sürüyor." Açıklamasıyla herkes derin bir nefes aldı. Fakat endişelerini bu soluk gideremedi.

HEMDEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin