Merhaba, iyi geceler. Hepiniz hoş geliniz.
Wattpad Kullanıcı adımı değiştirdim. Hikâyelere bu sebeple ulaşamayan okurlar oldu.
Yeni kullanıcı adım kendi adım sevgili dostlar :)
aslihangungorzeybek
Umarım keyifle okursunuz. :)
###
Güneş Ankara semalarını aydınlatırken düğün heyecanı saran evlerde herkes çoktan uyanmıştı. Kızının odasına gidip usulca kapıyı kalan Meliha içeriden ses gelmemesiyle kapıyı araladı ve boş yatağa baktı. Sanki hiç bozulmamış, kimse o yatakta uyumamış gibi düzgün görünen yataktan gözlerini ayırdı. Bu sırada gözleri çalışma masasının dayalı olduğu duvarda asılı olan Atatürk portresine ilişti. Yüzünde tebessüm belirirken
"Seyfettin hazırlan hayatım." Diye seslenmiş ve odadan çıkmıştı. Bir saat sonra Seyfettin Paşa üniformasıyla, Meliha Hanım ise şık takım elbisesiyle askeri makam aracından indiklerinde etraflarındaki tanıdık kalabalığa baktılar.
Pençe Timi, Kaplan Timi, Albay ve Ailesi, Cihan Bey ve ailesi, Sinem'in anne ve babası, Birce'nin babası ve Hukukçu tayfa tam kadro Aslanlı Yolun girişinde yerini almıştı. Paşa'nın araçtan inmesiyle selam duran askerler dipçik gibi ve resmi üniformaları içinde ışıl ışıldı.
"Günaydın Aslanlar."
"Sağ ol!" Cevabı gökyüzüne doğru yayılıp yankılandı. Etrafta kendileri dışında kimse yoktu. Cihan Başkan'ın sıkı güvenlik önlemi aldığı belliydi.
Seyfettin Paşa, Timur Beyle el sıkışıp, Sinem'in anne ve babasına ilerledi. Sinem hukukçu bir ailenin kızıydı ve hiç kimse onun da meslek seçiminin bu yönde olmasına şaşırmamıştı. Babası şu an Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, annesi ise tuttuğunu koparmasıyla ünlü bir avukattı.
Onlarla da el sıkışıp Cihan Bey ve Melek Hanım'a ilerledi. Tokalaşmaları kısa ama dostaneydi. Onların hemen ardında duran, torunu Elif'in koluna girmiş Zümrüt Hanım'ı görünce yüzünde tebessüm oluştu.
"Hoş geldin Zümrüt anne."
"Hoş bulduk aslan oğlan. Hoş bulduk." Diyen kadının elini öptü ve sarıldı. Ondan da ayrılınca son durağı Kerem, İdil, Nazenin ve Kerem'in annesi Neriman Hanım olmuştu. Neriman'ın elini avuçları arasına alıp usulca okşarken fısıldadı.
"Nasılsın bizim kız?"
"İyiyim paşam, teşekkür ederim." Göz ucuyla usul usul emziğini emen Nazenin'e bakıp yanağını okşadı. Küçük kız uykulu gözlerine rağmen kendisine gülümseyince yüreğinden kocaman bir sıcaklık aktı sanki.
"Dedem, sen uyanamadın mı kızım?" Nazenin sadece başını sağa sola sallayıp yüzünü babasının boyun girintisine gömmüştü. Herkes küçük kızın bu hareketine tebessüm ettiği sırada Seyfettin, kızının dostlarına baktı. Bazıları tıpkı Kerem gibi evlenmiş, çocuk sahibi olmuştu. Ve bu sabah buraya hep birlikte gelmişlerdi.
"Hoş geldiniz, Adaletin şaşmayan elleri. Siz de hoş geldiniz."
"Hoş bulduk Paşam." Cevabıyla başını sallarken kulakları kısacık bir siren sesi ulaştı. 'Dat dat' sesi de geldikten saniyeler sonra kırmızı zemin üstüne altın sarısı renklerle işlenmiş 84 0001 plakalı aracı gördüler. Siyah Mercedese makam aracının filmli camları sayesinde içeriye dair hiçbir şey görünmüyordu. Gözle görebildikleri tek şey plaka ve kaputun sağ ön köşesinde salınan Türk Bayrağıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMDEM
RomansHemdem; canciğer olmak, çok yakın dost, yoldaş olmak anlamına gelmektedir. Birlikte, manasındaki 'Hem' kelimesiyle, nefes, can, zaman manasındaki 'Dem' kelimesinden oluşmuştur. Hemdem olunan kişi ile aynı zamanda yaşamak, aynı nefesi almak, bir can...