Herkese merhaba. Keyifle okumanızı diliyorum...
###Metehan'ın son sözlerinden sonra Nazenin onu usulca bırakmış, gelin ve damadı yeniden tebrik ettiği gibi de salondan çıkıp gitmişti. Ertesi akşam planlanan toplantı ise hiç gerçekleşememişti çünkü ertesi sabah gelen bir haberle hepsi Akdağ'a dönmüştü. Alınan haber şuydu; belediye başkanı, Atlantik kimya firmasının yetkilileri ve Vali Hanım yemek yiyecekti.
Nazenin o gece sabaha kadar rüyalarında belirsiz ama ruhunu daraltan şeyler gördü. Ne gördüğünü hatırlamıyordu ancak gördükleri iyi değildi. Bunu hissediyordu. Net bir şeyler görmekten korkardı zaten. Çünkü gördüğü çıkardı. Gördüklerini hatırlamadığı için şükür edip ayaklandı. Gün nasıl akşam olacaktı? Saatler nasıl geçecekti? Bilmiyordu.
Zaman geçsin diye evde geçiştirdiği ne kadar iş varsa yapmaya karar verdi. Evi temizledi, kıyafet dolaplarını ve buzdolabını boşaltıp sildi. Geri yerleştirdi. Kıyafetlerini havalandırdı.
Saat akşamüstüne yaklaşırken duş alıp hazırlandı. Siyah bir gömlek, siyah kumaş pantolon ve ceket giydi üstüne. Saçlarını topuz yapıp sıkıca bağladı. Makyajını yaparken, gömleğinin iliklemediği düğmesinin arasından görünen nazar boncuğuna ilişti gözü. Parmak uçlarıyla sevdi kolyeyi.
"Küssün bana bilmiyorum ama... Kolyen bana şans getirsin Binbaşı." Diye fısıldadı. Hazırlığını tamamlayıp evinden çıktı. Apartmanın önünde kendisini bekleyen araca geçtiğinde yanında oturan Demir, planlarını yeniden anlattı. Gidecekleri mekânda garson, komi ya da güvenlik kılığında birçok istihbaratçının olduğunu söyledi onu rahatlatmak ister gibi. Ancak Nazenin düşündüğünden daha rahattı.
Bu toplantıda kendisine hiçbir şey yapmayacaklarını biliyordu. En azından şimdilik hiçbir şey yapmayacaklardı. Bu görüşme aslında bir uzlaşma amacı taşıyordu. Onlar istediği izni alırlarsa şu an için canına zarar gelmeyecekti. Nazenin, köprüyü geçene kadar eyvallah edecekleri herhangi biriydi. Ancak sonrasında Zait yine intikamının peşine düşecekti elbet. Bundan kimsenin şüphesi yoktu.
Yemeğin düzenleneceği mekâna geldiğinde usulca indi aracından. Etraf sakindi ancak bir yerlerde kendisini izleyen asker ve polislerin olduğunu biliyordu. Babası, abisi ve Cihan Bey de bu izleyiciler arasındaydı. Onların ne kadar gergin ve endişe dolu olduğunu düşünmemeye çalışarak ilerledi ve içeri girdi.
Kendisini karşılayan görevliye başıyla selam verip, onun yönlendirmesiyle yürümeye devam etti. Genişçe bir salona girdiklerinde sadece yuvarlak bir masanın etrafı doluydu. Bir masayı çevreleyen insanlar dışında içeride hiç kimse yoktu. Salona girmesiyle ayaklanan Belediye Başkanı, üç erkek ve bir kadına bakarak ilerlemeye devam etti.
"İyi akşamlar." Deyip hepsiyle el sıkıştı. Sonra sakin hareketlerle yerine oturup arkasına yaslandı ve yeni tanıştığı dört kişiyi incelemeye başladı. Bu sırada Başkan ise hevesle söze girmişti.
"Bu beyefendi Atlantik Kimyanın Müdürü Yalçın Bey." Nazenin, Başkan'ın işaret ettiği adama bakıp başını hafifçe salladı.
"Bu hanımefendi Kimya Mühendisi Pelin Hanım." Nazenin'in gözleri epey alımlı görünen kendisi yaşlarındaki kadına döndü ve ona da başıyla selam verdi. Başkan diğer iki kişiyi de tanıtıp, şirketin finans müdürü ve müdür yardımcısı olduklarını söylediğinde Nazenin onlarla da selamlaştı. Sonra usulca arkasına yaslanıp yeniden hepsi tek tek baktı.
"Ben de Akdağ Valisi Nazenin Tuna. Tanışma faslı bittiyse şu meşhur projenizi duymak istiyorum." Başkan telaşlı bir gülüşle
"Önce yemeklerimizi sipariş etseydik." Deyince ona döndü bu kez. Sert ve itiraz kabul etmez bir ifadeyle adamın gözlerine baktı birkaç saniye. Ardından da hepsinin net olarak duyacağı şekilde konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMDEM
RomansaHemdem; canciğer olmak, çok yakın dost, yoldaş olmak anlamına gelmektedir. Birlikte, manasındaki 'Hem' kelimesiyle, nefes, can, zaman manasındaki 'Dem' kelimesinden oluşmuştur. Hemdem olunan kişi ile aynı zamanda yaşamak, aynı nefesi almak, bir can...