Merhabalar, yarın gece yolda olacağımız için şimdiden bölümü paylaşıyorum.
Yolculuk İstanbul'a...
9 Kasım Cumartesi Günü Saat 14.00 de
Salon 4 Stand 440 da Lapis Yayınları Standında sizleri bekliyor olacağım.Kitap sınırı yok. Yani Efsane ve Esmerim kitaplarını da lütfen getirin imzalayayım. Kitabınız yoksa da gelin tanışalım, kucaklaşalım.
Cumartesi günü saat 12'ye kadar internet üzerinden satışı devam edecek Adınıza imzalı hemdem kitabı duyurusunu da yapayım.
Lapis Kitap sitesinde satışta olan isme imzalı hemdem yazan kısma tıklayıp, sipariş oluştururken kitap kimin adına imzalansın istiyorsanız o ismi yazıyorsunuz. Ben de İstanbul'a girmişken imzalıyorum.
İmzalı kitap satış linki instagram hikâyelerimde mevcut. Unutmayın 9 kasım cumartesi günü saat 12 ye kadar sipariş oluşturmanız gerekiyor.
İstanbul imzasına gelebilenlere de küçük hediyelerim olacak. Dilerim nice şehirde bir araya gelir ve tanışırız. Çokça öpüyorum.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın dostlar.
###
Haftasonunu dostları ve abisiyle geçiren Nazenin onları uğurlarken yine içi burulmuştu ama bu kez kendisini teselli edecek kişi yanı başındaydı. Metehan'ın elini sımsıkı tutarak eve döndüklerinde mutfağa girmiş kendini oyalamak için yemek yapıyordu. Bu esnada arkasında hissettiği sıcaklıkla ürperip soluklanacakken boynuna konan öpücük alamadığı nefesini de kesmişti.
"En son bana böyle yaklaştığında olanları hatırlıyorum komutan."
"Ne tesadüf, ben de hatırlıyorum. Hem de çok net." Boğuk sesiyle kıs kıs gülüp az evvel öptüğü yeri bir kez daha öpmüştü ama bu kez dudakları teninde daha uzun kalmıştı.
"Duş almaya gidiyorum sen de bu yemeğe göz kulak oluyorsun." Diyerek adamın kolları arasından hızla çıkmış ve banyoya ilerlemeye başlamıştı.
"Kaç bakalım kaç. Şimdi kaçtığın kollarda uyumayacakmışsın gibi kaç Vali Hanım." Onun uzaktan gelen kahkahasıyla gülümserken önündeki tencerede pişen taze fasülyeye bakıp kaldı ve gözlerini devirdi.
"Buraya geliş amacım çok farklıydı be fasülye. Ama benim de bahtıma sana göz kulak olmak düştü ne yaparsın..." diyerek salona geri dönüp koltuğa oturdu, bacaklarını ise sehpaya uzattı. Eline telefonunu alıp bir süre kardeşiyle mesajlaştıktan sonra saati fark edip mutfağa girdi ve yemeğin altını kapattı. Nazenin'in neden hâlâ banyodan çıkmadığını merak edip biraz da endişelenerek banyoya ilerlediğinde ise kapıyı usulca çalıp araladı.
"Naze..." Nazenin diyemeden öyle kalırken gözlerini peş peşe kırpıştırmış, ağzını açıp kapatmış ancak ses çıkaramamıştı. Çünkü duş aldığını zannettiği kadın, küveti doldurmuş içine de bir güzel uzanmıştı.
"Geç kaldın komutan..." diyen kadına bakıp bıyık altından güldü usulca. Birkaç gece önce evinden kaçıp kendisine geldiğinde söylemişti bu sözü ona. Şimdi karşılığını alıyordu.
"Beklediğini bilmiyordum yavrum. Yoksa bekletmezdim." Sözlerine gülümseyen Nazenin gözlerini aralayıp sağ elini suyun içinden çıkardı ve
"Gel..." derken işaret parmağıyla da gelmesini işaret etti.
"Emredersin kadınım. Gelirim tabii." Derken ensesine uzanmış ve tişörtünü tek hamleyle çıkarıp atmıştı. Adım adım küvete yaklaşırkense şortunu çıkardığında Nazenin güçlü bir kahkaha koy vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMDEM
RomanceHemdem; canciğer olmak, çok yakın dost, yoldaş olmak anlamına gelmektedir. Birlikte, manasındaki 'Hem' kelimesiyle, nefes, can, zaman manasındaki 'Dem' kelimesinden oluşmuştur. Hemdem olunan kişi ile aynı zamanda yaşamak, aynı nefesi almak, bir can...