Herkese merhaba :) Umarım keyifler yerindedir. Bir buçuk saat erken geldim çünkü saat sekizde müsait olamayacaktım. Sizlere keyifli okumalar diliyorum.
Yorumlarınızı merakla bekliyorum. Lütfen yorum yapmayı ihmal etmeyin. Ben sizlerin paragraf yorumlarınızı ya da genel düşüncelerinizi yazdığınız o yorumları dört gözle bekliyor, keyifle okuyorum. Yani sizler bölümleri, ben de yorumları heyecanla bekliyorum :))
Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bir aksilik olmazsa haftaya cumartesi görüşürüz inşallah. (Son yaşadığımız sürprizlerden sonra artık kesin planlar yapmıyorum. Çünkü ben plan yaparken, hayat kendi planını yapmış oluyor. Sonra da ben verdiğim sözü tutamıyorum)
Hepinize kucak dolusu sevgiler ve kocaman turuncu kalpler gönderiyorum.
NOTR: YAZIM HATALARI OLABİLİR SON OKUMASINI YAPMA FIRSATIM OLMADI MAALESEF. VAKTİM OLDUĞUNDA DÜZELTİRİM :)
###
Köy okuluna yaptığı ziyaretten sonraki günleri Valilikte geçiren Nazenin bol bol misafir ağırlamış ağırlamıştı. Görevi için tebrik edenler ya da derdini anlatmaya gelenlerle geçen bir günün daha sonuna geldiğinde koltuğundan yorgun argın kalktı ve sırtını esnetti.
"Otururken yorulan tek canlı benim galiba." Derken şakaklarını ovuşturuyordu. Başında beliren ağrının büyümesinden ve bir migren atağı daha geçirmekten korkarak iç çekti. Montunu giyip şalını boynuna dolamıştı ki kapıda Rezzan Hanım belirdi.
"Çıkıyor musunuz Sayın Valim?" Kadına bakıp usulca başını sallarken
"Mesai saati doldu. Başım da feci şekilde ağrıyor. Eve gidip dinlensem iyi olacak gibi." Deyince Rezzan'ın yüzünde endişe belirmişti.
"Hastaneye gidip iğne yaptırsanız. Belki biraz rahatlatır." Kapıya doğru ilerleyip odadan çıkmış ve kenarda duran kadının omzunu hafifçe okşamıştı.
"Endişelenmeyin Rezzan Hanım. Ben de eve geçmeden önce hastaneye uğramayı düşünmüyor değilim. Ağrı migreni tetiklemeden önlem almak lazım."
"Kendinize dikkat edin Sayın Valim. Bir şeye ihtiyacınız olursa da her zaman buradayım biliyorsunuz." Kadının samimiyetle söylediği sözlere zor da olsa tebessüm edip teşekkür etmiş ve merdivenlerden aşağı inmeye başlamıştı. Kapının önüne geldiğinde koruması Levent kendisini bekliyordu.
"Sayın Valim, eve mi gidiyoruz efendim?" Peş peşe merdivenlerden inip arabaya yaklaştıkları sırada Nazenin yorgun gözlerle ona baktı.
"Önce hastaneye gidelim Levent Bey. Sonra eve geçeriz." Levent kadının yorgun yüzüne endişeyle bakarken
"İyi misiniz efendim? Çok yorgun görünüyorsunuz." Demekten kendini alamamıştı.
"Bir migren atağı daha başlamadan hastaneye gidelim." Levent hızla başını sallarken Emre çoktan arka kapıyı açmış, Nazenin ise araca binmişti. Kapıyı kapatan Emre endişeyle Levent'e bakıp
"Nazenin Hanım iyi mi abi? Yüzü bembeyaz olmuş." Derken Levent telaşla
"Hadi hastaneye gidiyoruz." Demişti. Bu sözleri ikiletmeyen şoför hemen direksiyonun başına geçtiği sırada Levent de araca binmişti.
***
Pençe Timi ve Albay dinlenmek için kullanılan odada oturmuş sohbet ediyorlardı. Keyifleri yerinde, yüzleri gülüyordu. Operasyonlardan bazı anıları hatırlayıp birbirlerine anlatırken ara ara kahkaha sesleri odayı sarıyordu. Metehan aklına gelen şeyle araya girip
![](https://img.wattpad.com/cover/294279873-288-k468184.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMDEM
RomanceHemdem; canciğer olmak, çok yakın dost, yoldaş olmak anlamına gelmektedir. Birlikte, manasındaki 'Hem' kelimesiyle, nefes, can, zaman manasındaki 'Dem' kelimesinden oluşmuştur. Hemdem olunan kişi ile aynı zamanda yaşamak, aynı nefesi almak, bir can...