Çimlerin kralı, Fenerbahçe'nin göz bebeği Kuzey Karahanlı. Hayatını kariyerine adamış, tek amacı daha da başarılı olmak olan bir adam.
Buz patenine tutkulu, babasının biriciği Beren Tüzün. Rusya'da geçirdiği uzun zamandan sonra Türkiye'ye döndüğünd...
Hikayeme oy vererek destek olmayı unutmayın 🖤 Keyifli okumalar 🤍
Bol bol yorum yapmayı da unutmayınız 🌺
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~ 14 ~
"Beren?"
Duyduğum sesle bakışlarım hemen sesin geldiği yöne döndü. Kuzey'i karşımda gördüğümde ben daha bir tepki bile veremeden o adımlarını hızlıca bana yöneltti. Buzun kenarına geldiğinde dikkatlice inip karşıma kadar gelip dizlerinin üzerine çöktüğünde onun hareketlerini izliyordum sessizce.
"Ah Beren, bir de bana iyiyim diyorsun. Bu soğukta buzun üzerinde ne işin var senin?" Kızar gibi sözlerinin arasında büyük avuçları yanaklarımla buluşup akan göz yaşlarımı silmişti.
Onun bu dokunuşuyla sanki daha da bir şeyler gitmişti içimde. Göz yaşlarım artmıştı istemeden. "Gel hadi, kulübeye gidelim."
Beni belimden tutarak kaldırdıktan sonra buzun kenarına kadar getirmişti. Buzdan çıktığında ise birden bana dönüp kucağına aldığında şaşkınlıkla kollarımı ona doladım.
"Kuzey, ben yürüyebilirim." Desem bile hiç oralı olmamış, kucağında benimle kulübeye yürümeye devam ediyordu.
"Bugün sana nedense hiç inanmıyorum Beren. Bir saat kadar önce de bana iyi olduğunu yazmıştın ama seni buzun üstünde ağlarken buldum." Hem bana kızıyordu hem de bir yandan daha fazla üzmemek için olabildiğince nazik bir şekilde davranıyordu.
"Haklısın, seni endişelendirmek istemedim."
Kafasını sallayarak sessiz kaldı. Kulübeden içeri girdiğimizde beni geniş koltuğa oturtup önümde diz çöktü. Patenlerimi çıkarmaya başladığında uzanıp elini tuttum. "Ben yaparım, gerçekten." Dediğimde bana aşağıdan bakıp elini ellerimden kurtardı. "Yapabileceğini biliyorum, ben yapmak istiyorum. Senin için sakıncası var mı?"
Anlık afallasamda kafamı iki yana salladım cevap olarak. O patenlerimi çıkarırken göz yaşlarımın çoktan durduğunu fark ettim. Kuzey gelir gelmez bana iyi gelmişti.
Patenlerimi çıkarıp kenarıya bıraktıktan sonra benim beceremediğim işi yaparak şömineyi yaktı hızlıca. Dakikalar içerisinde sıcaklık yayılırken ben de ceketimi ve eldivenlerimi çıkarıp kenarıya bıraktım.
Kuzey'de mutfaktan elinde suyla yanıma geldiğinde bardağı bana uzattı. "Teşekkür ederim." Diyerek elinden aldım ve birkaç yudum içtim. Boşalan bardağı sehpaya bıraktıktan sonra utançla ona döndüm.
"Ben çok özür dilerim Kuzey. Senden izinsiz geldim buraya, evine girdim. Gerçekten çok utanıyorum ama..." derken ellerimi tutarak cümlemi böldü.
"Beren, buraya istediğin zaman gelebilirsin. Bu yüzden buranın yerini biliyorsun, bu yüzden anahtarın yerini biliyorsun. Özür dilemen gereken bir durum yok."