Ben oturduğum yerde biraz daha kitabımı okudum. Belki annem, babam gelirlerdi. Ama aradan 2 saat geçince hemen telefonumu elime alıp, ilk annemi aradım. Ama açmadı. Sonra babamı aradım o da açmadı. Herkes nereye kaybolmuştu böyle? Telaşla oturduğum yerden kalktım. Odama çıktım. Sevilay'ı veya Sarp'ı arasam olur muydu? Ama onlara ne diyecektim? Kesinlikle onlar eve gelir gelmez sinirle onlara bağıracaktım.
Takmamaya çalışarak çalışma masama oturdum. Hala pijamalarımlaydım. Umurumda değildi. Derslerime çalışmaya başladım. Yapamadığım yerler maalesef çoktu. Ben kendimi kaybetmişçesine derse başlamıştım ve öyle de devam etmiştim. Hiç ara vermemiştim. En son sıkılıp saatime baktığımda saatin akşamın 7'si olduğunu gördüm. Ayağa kalktım. Ayaklarım uyuşmuştu ve çalışırken üzerine oturduğu için ağrımışlardı. Sendeleyerek aşağı indim. İşte şimdi korkamaya başlamıştım. Gerçekten bana bunu nasıl yaparlardı?
Derken elimde tuttuğum telefonum çalmaya başladı. Arayan Sarp'tı. Hemen telefonu açtım. Birilerinin sesini duymak bana iyi geleceğine emindim.
"Alo Zeynep, evinizin önünde arabadayım. Hatta şimdi arabadan indim. Kapıya geliyorum." Arkadan arabadan inme sesleri, hışırtıları geliyordu.
"Tamam." deyip kapattım. Hemen kapıyı açtım. Açar açmaz buraya doğru gelen onu gördüm. Sonra bir anda pijamalarımla olduğumu fark ettim! Aptal kafam ona bu şekilde kapıyı açmıştı, kapıyı açmadan önce onu bekletecek olsam da doğru dürüst bir şeyler giyebilirdim. Mahcup şekilde ona baktım. O gülümseyerek:
"Hiç sorun değil, sen her halinle güzelsin." Dedi. Utanarak bakışlarımı kaçırdım ondan.
"Zeynep hadi gel seni bir yere götüreceğim!"
"Nereye?"
Gerçekten beni pijamalarımla nereye götürmeyi düşünüyordu?
"Gittiğimizde görürsün, söyleyemem, sürpriz. Ama hızlı olmalıyız!"
"Sarp bu halimle mi gideceğim?"
"İşimiz acil Zeynep, hemen gitmeliyiz!"
Onun sesi telaşlı ve heyecanlı geldiği için kabul etmek zorunda kaldım. Evdeki ışıkları hızla kapatıp, ayakkabılarımı giydim. Kapıyı da kilitleyip Sarp'la birlikte nereye gideceğimizi bilmeyerek çıktım. Yolda ben bununla ilgili sorular sorsam da ondan cevap alamıyordum. Sadece ona güvenmemi istiyordu. Ben de bir süre öyle yapıp sessizce ve sabırla beklemeye başladım.
Arabanın durmasıyla geldiğimizi anladım. Ama geldiğimiz yer eğlence yeri gibi bir yerdi. Işıklar saçılıyordu, müzik sesleri duyuluyordu. Ne yani telaşla ve hızla beni buraya mı getirmişti, bu halimle?
"Bana öyle bakma, hadi gidelim!" dedi. Ne yapmamı bekliyordu, normal bulmamı mı? Biraz öfkeyle onun arkasından ilerledim. Binaya yaklaştıkça büyük bir yer olduğunu anladım. İçeri girdik. Her yer karanlıktı ve müzik sesleri gitmişti. Ne oluyordu burada?
Benim karanlık korkumu bilen Sarp beni belimden kavrayıp, korkmam gerektiğini işaret etti. Sessizce ve yavaş adımlarla ilerledik. Birden tüm ışıklar yandı ve müzik yeniden duyulamaya başladı. Karşımda tüm sevdiklerim, arkadaşlarım, ailem duruyordu. Etraf benim sevdiği renklerle süslenmişti. Bir an aklıma Sevilay'ın sorduğu soru geldi.
"Zeynep sen bir parti verecek olsan hangi rengi tercih ederdin?"
Ne yani bunu sürpriz partileri için mi sormuştu? Sonra bakışlarım kocaman harflerle daha doğrusu şişme harflerle asılmış "İYİ Kİ DOĞDUN ZEYNEP!" takıldı. Bugünün doğum günüm olduğunu bile unutmuştum. Bunu kendimin bile unutmuş olup onların unutmamasına duygulanmış ve sevinmiştim. Gözlerim dolmuştu. Sarp'a döndüm, gülümseyerek beni izliyordu. Ona sıkıca sarılıp, sarılmayı bıraktığımız zaman:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAYANLAR
RomanceYıllar sonra eski ortaokul aşkıyla karşılaşan Zeynep'in hikayesini okumaya ne dersiniz? Yıllar sonra kendine yeni bir sevgili yapan Zeynep bir anda karşısında eskiden aşık olduğu ama bunu ona söyleyemediği ortaokul aşkını görür. Ama onun kolunda sar...