"Sana ihtiyacım var neden anlamıyorsun?"
...
"Ağlama, ağlama lütfen"
...
"Herkes bize oyun oynuyor bize yükleniyorlar. Ama sen ağlama. Ne olursa olsun tekrardan kavuşacağız."
...
Gözlerimi açtığımda geniş bir yatakta uyuduğumu anladım. Yavaşça doğruldum. Burası benim odam değildi. Hemen kalkıp komodinin üzerinde duran saate baktım. Sabahın 8'iydi. Bir anda başımda fena bir ağrı hissettim. Olanları hatırlamaya çalışırken başımı ovmaya başladım. En son içmiştim ve.. Ne?! Hatırladığım şeyin şokunu yaşarken yataktan kalkıp odadan çıktım. Karşımda küçük bir salon ve arka tarafta da küçük bir mutfak vardı. Solandaki kanepelerin birinin üzerinde yatan Onur'u gördüm. Ne yapmam gerektiğini bilemeyerek karşısındaki kanepeye oturdum. İzlemeye başladım yüzünü.
Bir anda istemsizce aklım geçmişe gitti...
"Salondan kapının önüne geldiğimde, karnımda beni geriye doğru çeken bir el hissettim ve sadece birkaç salise içinde kendimi Miraç'ın kucağında kanepede buldum. Hemen üstüme geçti, önüme düşen birkaç tutam saçı kulağımın arkasına koydu. Biraz daha yaklaştı bana. Heyecanlandım. Sonra yavaşça yaklaşmaya devam etti ve sağ yanağıma bir öpücük kondurdu. Ardından biraz daha aşağı inip dudağımın sağ kenarını da öptü. Ve ben çok kötüydüm. Yanaklarım deli gibi yanıyordu ve kalbim sanki bir daha hiç atmayacak gibi hızlı atıyordu. Derken dudakları, dudaklarımı buldu. Sertçe öpüyordu beni sanki içinde harlanan ateşi söndürmek istermiş gibi, ama ben onu yakalamakta zorlanıyordum. Ayrıca dudakları durmadığı gibi bir eli saçımda diğeri bacaklarımdaydı."
Acı bir gülümseme kapladı yüzümü. Gözlerim doldu, boğazımda bir yumru oluştu. Onunla ilgili her şey acı vericiydi. Kalp kırıcıydı. Beynim, zihnim, aklım onu silmeye hazırken; neden kalbimde kalıcıydı? Sanki kalbimin en ortasındaydı ve onu oradan çıkarırsam tüm kalbim kırılacaktı. Ve ben bundan korkuyordum.
"Zeynep, Zeynep, Zeynep..."
"Hıh," Onur uyanmış, kanepede doğrulmuştu.
"Günaydın Onur."
İkimiz de durgunduk. İkimiz de utanıyorduk. Ve bunların hepsi benim hatamdı. O kadar içip onu bir an Miraç olarak algılayıp öpüvermiştim. Ancak birkaç saniye sonra durumu anlayıp o anki sarhoşlukla gülerek geri çekilebilmiştim.
"Onur... Özür dilerim. Hepsini bilmeyerek yaptım. Ben sadece seni..."
Devam edemedim. Boğazım tekrar düğümlendi. Kalbimdeki acıyla kaşlarımı çattım. Gözlerimi yumup yutkundum. Derin nefes alıp verdim. Nefesim bile titrekti. Vücudum titriyordu.
"Zeynep! İyi misin?"
Ne zayıf bir duygudur, ağlayamamak. İçine atmak. Aslında bu daha da zayıflaştırır insanı. Ağlamak güçlendirir, insan ağladıkça düştüğü yerden kalkar. İnsan kalbindekini dökemedikçe kendini öldürür, eziyet eder. O yüzden bırakın aksın gözyaşlarınız. Acılarınız ağladıkça buharlaşsın.
Bir, iki, üç... gözyaşlarım akmaya başladı. Ağladıkça rahatlayıp, nefes aldığımı hissettim. O sırada Onur da bana bir bardak su getirmişti. Yavaşça içmeye başladım. Biraz içince bardağı, karşımda dikilmiş beni endişe içinde izleyen Onur'a geri verdim.
"Teşekkür ederim."
Onur az önce kalktığı kanepesine geri oturdu. Ve derin bir nefes alıp:
"Seni Miraç'la buluşturacağım." dediği an şok içinde kaldım. Kalbim tekler gibi oldu. Sadece "Ne?!" diyebildim.
"Bak ikinizin hali de çok kötü. Neredeyse öleceksiniz aşkınızdan. Ne senin ne de onun suçu var. Hepsi babası yüzünden."
Dayanamadım.
"Miraç istese babasını benim için karşı gelebilirdi! Neden yapmadı?! Çünkü her erkek gibi o da sıkıldı. Benden..."
Sanki günlerdir beynimde dönüp duran soruları Onur'a soruyordum. Buna ihtiyacım vardı.
"Ruhumun sevgine ihtiyacı var
Şu gençlik ömrümün
Biçare gönlümün
Sana her günümün ihtiyacı var .."Demiş, şarkısında Çinare Melikzade. Ne kadar da bana uygun diye geçirdim içimden. Ama biz bir daha bir araya gelemezdik, istesek olamazdı. Ümidim bitmişti.
"Bencillik ediyorsun."
Dalga geçercesine güldüm. Tabii ki her şey benim hatamdı. Olmayacak duaya amin demiştim.
"Evet, hata yapıyorum tıpkı onunla olmayı düşündüğüm gibi."
Onur başını ovuşturmaya başladı. Düşünüyor gibiydi. Sesimi çıkartmadım. Düşüncesinin olamayacağını biliyordum.
"Londra'da bir akraban var mı?"
"Var da sen bunu napacaksın?"
"Kim var?"
"Halam?"
Ne diyeceğini çok merak ediyordum.
"Yarın onun yanına uçacaksın gerekirse ben de gelirim."
"Ne?!"
Bu çocuk delirmişti. Ailemi bırakıp, beni terk eden biri için nasıl yurtdışına giderdim?
"Gidemem. Ailemi beni terk eden biri için bırakamam."
"Daha fazla acı çekmek istemiyorsan yapacaksın!"
.........
"Zeynep..."
Bir anda odanın kapısı açılmış, içeriye bordo elbisesi ve şık görünümüyle Zeynep girmişti. Bense yine simsiyah giysilerimleydim. Gözlerim istemsizce doldu. Zeynep yavaş adımlarla bana yaklaştığında bu gerçek mi diye sorgulamaya başladım. O ise gülümsüyordu. Ellerini ceketimin yakasına götürüp:
"Bu yakışıklı adamın neden gözleri doldu, öğrenebilir miyim?" dedi. Gözümden yaşlar aktı. Elleriyle sildi. Sanki onun dokunduğu yerler iyileşiyor, yeniden canlılık kazanıyordu. Kalbimin de buna ihtiyacı olduğunu düşünerek ellerini kalbime götürdüm.
"Seni çok özledim. Her zerremimin sana ihtiyacı var. Bu kalp sadece sen varken varlığını hissettiriyor Deniz Yıldızı."
Sanki onu hemen kaybedecekmişçesine sıkıca sarıldım. Saçlarını koklayıp öptüm. İyice kendime bastırdım.
"Beni daha çok özleyeceksin."
Şaşkınlıkla ondan ayrıldım. Onun da gözleri dolmuştu. Az önceki mutlu halinden eser kalmamıştı. Acı ve hüzünle devam etti.
"Sen benim bütün mutluluğumu sömürdün."
Her cümlesiyle kalbime bıçaklar saplanıyordu. Acıtıyordu. Benden uzaklaşmaya başlamıştı. Ellerinden son anda yakaladım. Gitmesine izin vermedim. Bu sefer olmazdı.
"Bırak beni lütfen..."
"Sana ihtiyacım var neden anlamıyorsun?"
Ağlamaya başladı. Bitmiş haldeydi. Onu böyle görmeyi kalbim kaldırmıyordu. Kendime çektim onu. Sarıldım.
"Ağlama, ağlama lütfen"
Yüzünü ellerimin arasına aldım. Gözyaşlarını sildim.
"Herkes bize oyun oynuyor bize yükleniyorlar. Ama sen ağlama. Ne olursa olsun tekrardan kavuşacağız."
Tekrardan sarıldım. Her zerremini öptüm. Kokusunu içine çektim ve kayboldu. Karanlıkta kaldım...
.......
😪💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAYANLAR
RomanceYıllar sonra eski ortaokul aşkıyla karşılaşan Zeynep'in hikayesini okumaya ne dersiniz? Yıllar sonra kendine yeni bir sevgili yapan Zeynep bir anda karşısında eskiden aşık olduğu ama bunu ona söyleyemediği ortaokul aşkını görür. Ama onun kolunda sar...