Beklemek kaybetmenin yarısıymış. Ben her şeyimi beklerken kaybettim.
Arkadan bize doğru bağıran Sarp'ın sesi geldi. Hemen telaşla birbirimizden ayrıldık. Yine sertçe yutkundum. Sarp sinirle bize doğru yaklaştı. Sonra kollarımı tutan ellere yine sinirle bakış atıp bize döndü.
"Bırak lan kızı!"
Miraç beni daha sıkı tuttu. Ben korkmaya başlamıştım çünkü Sarp'ın bağırışından sonra çoğu yüz bize dönmüştü. Ben hemen onların sert bakışlarıyla konuşmalarının arasına girdim ve biraz yüksek bir sesle onları durdurmaya çalıştım.
"İkiniz de durun artık! Yaptığınız şey ikinize de yakışmıyor. Hem sana ne oluyor Sarp, söyler misin? Bırak artık peşimi! Yeterince kalbini kırmadım mı?! Şimdi defol!"
Ben Miraç'ın ellerimdeki kollarımı kurtarıp arabama doğru yürüdüm. Arabaya binecekken Miraç beni durdurdu. Bana derince ve uzunca baktı. Benim ise bakışlarından ve olanlardan dolayı gözlerim tamamen dolmuştu. Derken yanaklarımdan bir damla yaş süzüldü. Miraç hemen onu eliyle tutup sessiz konuştu:
"Kimsenin senin bu değerli gözyaşlarını akıtmasına izin vermem, vermeyeceğim!"
Onun bu sözüne karşın dudaklarımdan histerik bir gülüş çıktı. Ve hiç düşünmeden:
"Peki ya bu kişi sensen?" deyiverdim. Anlamdıramaz bakışlarıyla bana baktı. Ben de söylediklerimden gram pişmanlık hissetmedim nedense. Hatta içimden iyi ki söylemişim dedim çünkü onun bu düşünceli halleri görülmeye değerdi.
Ben kapısı açık olan arabanın koltuğuna oturmuş, kapıyı kapatacakken yine Miraç durdurdu. Ona döndüm ve bekletmeden "Ne anlamda?" diye sordu. Ben de cevap vermek istemeden hemen arabayı çalıştırdım ve oradan uzaklaştım.
Eve geldiğimde hemen odama çıktım. Gözümden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Hemen elimin tersiyle sildim ve eskiden ama çok eskiden yazmış olduğum günlüğümü sakladığım yerden aldım. Yatağıma oturup okumaya başladım:
"Ben birini çok sevdim. Sevmem, aşık olmam dediğim biri. Öyle çok sevdiğim ki onu her kızdan kıskandım. Ama cesaret edip de diyemedim onu sevdiğimi. Yakınlarında kankası olarak durup onunla vakit geçirdim. O da bana karşı boş değil gibiydi ama emin olamıyordum.
Bir gün hiç beklemediğim anda o benimle bile vedalaşmadan çok çok uzaklara gitti. Arkasından kalakaldım. Ağlamak istedim, ama ağlayamadım. Kocaman bir karanlık çukurun içinde sürüklenmeye başladım. Kendime kızdım. Şu anda kalbim acıyor, ciğerlerim parçalanıyor. Hayatta kalma anlamım kalmamış gibi. Üstelik arkadaşlarımla beni teselli edecekleri yerine daha da kuduracağım şeyleri söylüyorlar. Dayanamıyorum. Nerelerdesin sevdiğim?
Tam unuttum derken; bir şarkı çalar,
Biri onun gibi güler,
Birisi parfümünü sıkıp onun gibi kokar, Tüm unuttuğun boşa gider...Ve ben her defasında duygulanırım. Sanki bir daha asla ama asla buluşup, konuşmayacağız diye duygulanırım, belki de öyledir...
Kısacası, her nefes alışımda bile aklımdasın. Ben daha 13 yaşındayım ve aşık oldum. Ayrıca aşk acısı da çekiyorum. Bu aşk bana küçük yaşımda ne yaşatıyor böyle?
"Yıldızların hırsızları mı var?"
Ben bunu tam cevabını bilemem ama şunu biliyorum ki, benim yıldızım uzaklarda, onu benden çaldılar. Her gece uyumadan önce ona baktığım, karanlığıma ışık olan, birlikte uyuyup ağladığım yıldızım şimdi yanımda değil... Özlüyor musun desen, evet özlüyorum, hem de çok. Artık her gece onu göremiyorum. Diğerleri onun yerine geçmeye çalışıyorlar ama benim yıldızım bir tane. Geçemiyorlar. Artık karanlıktayım. Ağladığımda teselli edecek birisi yok. Birlikte uyuyabileceğim birisi yok...
Karanlıktayım dedim ya, beni aydınlatacak ne ay var ne de güneş. İkisi de bir şey yapamıyor. Ben aydınlanamıyorum. Ne güneş ne de ay içimi onun kadar ısıtabiliyor. Sen gittin donuyorum be zalim, acımasız sevdiğim...
Arada bi düşünüyorum kimlerle ne halde? Belki de sevgisiyle mutlu. Ben acı çekerken o gülüyor belki de. Dayanamayıp, ona ulaşıp mesaj yazıyorum. Onun için hesap açıyorum instaya. Yazıyorum bi gün. Ona mesaj yazıyorum. Çok çok sonra bakıp cevap veriyor. Ama ben hep heyecanla ve umutla onu bekliyorum. Cevap veriyor ama bu sefer ben sonra görüyorum. Ertesi gün yine bi ümitle yazıyorum. Çok bekletmeden cevap veriyor bu sefer. Ama yine kaba. Sanki hemen benden bıkmış gibi. Ama ben heyecanımı kaybetmeden yine yazıyorum. En son bi soru soruyorum ve gidiyor. Bir an içimde açan çiçekler soluyor. Artık ona yazacak cesareti bulamıyorum. Yazmasam da duramıyorum. Çok özlüyorum be. Ama şunu bil ki her bildirimimde senin yazdığın ümidiyle açacağım mesajı.
Çok özledim be, kokunu, yüzünü. Ama çıkman lazım kalbimden, çünkü ben taşıyamam bu acıyı. Görüşürüz Sevgilim."
Ben okuduklarımdan daha çok ağlamaya başlamıştım. Hemen elime bir kalem alıp boş olan bir sayfa açtım. Bugünün tarihini atıp yazmaya başladım:
"Ben sevdiğimden vazgeçemedim, başaramadım. En son görüşürüz dedim ama hala benimleydi, kalbimdeydi. Tam 10 yıl sonra onunla karşılaştım. Yanında bir sevgilisi varmış. Hani sormuştum ya sana kimlerle ne halde diye, meğer ki sevgilisiyleymiş. O gün onundan sevgilisiyle görmek nasıl içimi acıttı bilemezsin. Ben de içimi dindirmek için içtim, Sarp'ı kullandım. Neredeyse her şeyi ama her şeyi yaptım. Ama ne yaptıysam yürek acıma yetmedi. Yeniden onu özlediğimi anladım. Onunla hep kötü anılarım oldu diyemem, iyi hatta çok iyi anılarım da oldu ama sonuçta hala onu Deniz Yıldızı, hala onun eski kankasıyım.
Üstelik artık Sarp da yok hayatımda, ama çok da umursamıyorum. Yok desem de sana aslında onun için ben onun sevgilisiyim hala. Ama ondan bıktım, istemiyorum.
Hayat bazen beklemediğimiz anda, beklemediğimiz şeyler yaşatıyor bize. Her karanlığın arkasına güneş, her güneşin ardına da karanlığı koyuveriyor. Şuanda da ne hissetmeliyim, üzülmeli mi yoksa mutlu mu olmalıyım bilmiyorum."
Yazmayı bitirdiğimde kapı çaldı. Hemen gidip baktığımda karşımda annemler bavullarıyla duruyorlardı. Ben yazarken hava batmak üzere olmuş ama ben fark etmemiştim. Özlemle onlara sıkıca sarıldım. Uzun bi zamandan sonra birisine sıkıca sarılmak iyi gelmişti ve bunu fırsat bilen vücudum da içini dökmek istermiş gibi beni ağlamaya zorluyorlardı.
"Kızım, izin versen de içeri girsek bi! Hem neden senin gözlerin böyle hüzünle doldu. Bir şey mi oldu?"
Anneydi işte her şeyi anlıyordu ama ben onu üzmemek için hayır anlamında başımı salladım. Kapının önünden çekilip onları içeri davet ettim.
BU BÖLÜMLÜK BU KADAR! YİNE VE YİNE HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM. O GÜZEL GÖZLERİNİZE DE AYRICA TEŞEKKÜR EDİYORUM 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAYANLAR
RomanceYıllar sonra eski ortaokul aşkıyla karşılaşan Zeynep'in hikayesini okumaya ne dersiniz? Yıllar sonra kendine yeni bir sevgili yapan Zeynep bir anda karşısında eskiden aşık olduğu ama bunu ona söyleyemediği ortaokul aşkını görür. Ama onun kolunda sar...