LEYLA İLE MECNUN

22 2 38
                                    


2 AY SONRA 

Aradan 2 ay geçmişti. Biz Miraç'la sinemalara gitmiş, akşam beraber yemek yemiş, kısacası birlikte vakit geçirmiştik. Öyle mutlu giden sevgililiğimiz vardı ki bazen bozulacak diye korkuyordum. 

Ve bu aralar üzerimde strest vardı. Yakında okullar açılacaktı ve en önemlisi annemler, Miraç'ın ailesiyle tanışmak istiyorlardı.

Şuan Miraç'ın aylar önce kendisi için tuttuğu evindeydim. Oturmuş Miraç'ın kahvelerimizi getirmesini bekliyordum. Nihayet gelebildiğinde gülümseyerek kahvemi uzattı.

"Nihayet gelebildin!" dedim ben de ona gülümseyerek.

"Napayım pişmek bilmedi."

Yanına iyice sokulup, yanağına bir öpücük kondurdum. O da gülerek beni kollarının arasına aldı. Birlikte, dışarıdaki yıldızları sarılıp izleyerek, kahvelerimizi içtik. Kahvelerimiz bittiğinde bardakları mutfağa koyduk.

"Bal peteğim sana iyi bi haberim var."

Merakla ona döndüm.

"Neymiş canım?"

"Tiyatrocu bir arkadaşım kendi tiyatro gösterisinde dans etmemizi teklif etti, ne dersin? Hem gösteriye 3 gün kalmış ve acilen birilerini arıyor."

"Yapabilir miyiz ki?"

"Ben yapabileceğimize inanıyorum, hem yarın ayrıntıları öğrenmek için yarın tiyatroya gideriz. Ayrıca benim çok iyi dans ettiğimi unuttun galiba!"

İkimiz beraber gülüştük. Ben de Miraç'ın teklifini kabul edip, eve gitmek için ayağa kalktım. Salondan kapının önüne geldiğimde, karnımda beni geriye doğru çeken bir el hissettim ve sadece birkaç salise içinde kendimi Miraç'ın kucağında kanepede buldum. Hemen üstüme geçti, önüme düşen birkaç tutam saçı kulağımın arkasına koydu. Biraz daha yaklaştı bana. Heyecanlandım. Sonra yavaşça yaklaşmaya devam etti ve sağ yanağıma bir öpücük kondurdu. Ardından biraz daha aşağı inip dudağımın sağ kenarını da öptü. Ve ben çok kötüydüm. Yanaklarım deli gibi yanıyordu ve kalbim sanki bir daha hiç atmayacak gibi hızlı atıyordu. Derken dudakları, dudaklarımı buldu. Sertçe öpüyordu beni sanki içinde harlanan ateşi söndürmek istermiş gibi, ama ben onu yakalamakta zorlanıyordum. Ayrıca dudakları durmadığı gibi bir eli saçımda diğeri bacaklarımdaydı.

En son benden ayrılabildiğinde yattığım yerden doğruldum. O da yanımda oturmuş sakinleşmeye çalışıyordu. Kollarımı sırtına doladım. Yaklaşık 1 dakika sonra sakinleştiğinde bana döndü, ben de elimi sırtından çektim.

"Bebeğim, bugün burada uyusan?"

Gülümsedim.

"Annemler evde beni bekler."

"Telefonundan arayıp haber verirsin."

Suratıma öyle masum ve istekli bakıyordu ki dayanamayıp telefonumu alıp annemi aradım. İkna etmede baya zorlansam da en son kabul ettirdim. Miraç da o sırada elinden gelebildiğince mısır patlatıyordu. Telefonu sehpaya koyup yanına gittim. Mısır taneciklerini karıştırıyordu. Arkadan ona sarılıp müjdeli haberi verdim.

"Aşkım, benim kıyafetlerimim aynı odamdaki dolabımda duruyor mu?" Evet, onda daha önce de kalmıştım ve birkaç parça giysimi buraya bırakmıştım.

"Bir tanesi dışında evet, hepsi orada."

Şaşkın bir şekilde ona bakarken o tencerenin kapağını kapatıp bana döndü. 

"Gece senin kokunla uyumayı seviyorum."

Kocaman gülümsedim onun böyle açık sözlü olmasını ve bu tatlı halini seviyordum.

UNUTULMAYANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin