İSTERSEM DURDURABİLİRİM GÖZYAŞLARIMI...*

14 2 0
                                    

Her güzel rüyanın bir sonu varmış. Ve ben bu sondayım şu anda. Her şey ne kadar da acı. Çarptığımız kapılar, kırdığımız tabaklar. Kızgınlığın sesi  beynimde yankılanıyor... Şarkıdaki gibiyim aynen, kızgın ve kırılmış. Belki de çarpıp kırılan şey benim kalbim...

HER ŞEY YAŞANMADAN ÖNCE

Gösterinin bitmesiyle kendimi evde yatağımda buldum. Yorgunluktan sızmak üzereydim. Telefonuma düşen bildirimle doğruldum. Elime aldığım telefonumdan yarı açık gözlerimle bilinmeyen numaradan gelen mesajı okumaya çalışıyordum.

0532.......

Bu yaşanan güzel anılar, kötü anıların habercisi.

Artık tam açılmış gözlerimle mesajı tekrar tekrar okuyordum. Bu da neydi şimdi? Biri benimle oyun mu oynuyordu? Kapının aniden açılmasıyla elimdeki telefonu hemen kapatıp komodinin üzerine bıraktım.

"Ah kızım sana bakmaya gelmiştim, belki uyumuşsundur diye kapıyı çalmamıştım."

Gülümseyerek, "önemli değil anneciğim." dedim. Biraz bu geceden konuştuktan sonra yattım. Aklımda o mesaj vardı.

SARP'TAN - (Gösteriden hemen önceki gün)

Defne denen kızın ısrarla çağırması üzerine kaldığı otele geldim. Acaba ne saçmalayacaktı? Bilmiyorum ama nedense o kızdan hoşlanmıyorum. Havası, bakışları, sözleri beni rahatsız ediyordu.

Kaldığı odaya gelmemle kapıda beni beklediğini gördüm. Yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. 

"Gelmeyeceğini düşünüyordum." 

Yanına vardığımda söylediği şeyle ben de aynı şekilde gülümsedim. 

"İnsan merakına yenik düşüyor maalesef."

Beni içeri buyur ettikten sonra çiftli koltuklardan birine oturdum. O da gelip karşıma oturdu.

"Evet, artık seni çağırmamın nedenine geçebiliriz."

Biraz onu tersleyerek,

"Lütfen." dedim. O bana aldırmayarak devam etti.

"Miraç'la, Zeynep'i birbirinden ayırmak için bir planım var."

İşte şimdi merak etmeye başlamıştım. Bir şey söylemeden devam etmesini bekledim. 

"Miraç'ın babası hala beni Miraç'la zannediyor, ama tam tersi olduğunu öğrenirse onu yanına çağırır."

"Ve masalın sonu bu sefer kötü biter."


- ZEYNEP -

Miraç'la bir kafede oturuyorduk. Ve sürekli somurtuyor, yüzüme bakmıyor, benimle konuşmuyordu. Ne olduğunu sorsam da cevap vermiyordu. Ve artık sıkılmaya başlamıştım.

"Miraç, eğer böyle davranmaya devam edersen kalkıp gideceğim."

Hala dediğimi bile duymuyordu. 

Ben de dayanamayıp yerimden kalktım. Bilerek masayı çekerken ses çıkardım ve o an kalktığımı fark edebildi.  Ben onu önemsemeyip gidiyordum ki elimi tuttu. 

"Zeynep, özür dilerim. Lütfen otur."

Zeynep mi? Bana Zeynep diye mi seslenmişti? Bana böyle seslenmezdi ki. Kesin bi gariplik vardı. Bir şey demeden oturdum. Ve hemen sordum

"Miraç neler oluyor?" 

Derin bi nefes aldı. Evet, gerçekten bişey olmuştu. Tek kaşımı istemsizce kaldırıp onu izledim. Ve o an aklıma dün akşam bana gelen mesaj geldi. Ve korkmaya başladım. Yoksa gerçekten kötü şeyler mi olacaktı?

UNUTULMAYANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin