"ÜNLÜ İŞ ADAMI MURAT ÇETİN'İN OĞLU MİRAÇ ÇETİN DÜN GECE YANINDA BİR KIZLA ÖPÜŞÜRKEN KAMERALARIMIZA YAKALANDI! ÇAPKIN KUŞ YAKIN ZAMANDA LONDROYA BABASININ YANINA DÖNMÜŞTÜ. AYRICA SEVGİLİSİ DEFNE YAMAN'LA PAYLAŞTIĞI FOTOĞRAF SOSYAL MEDYADA GÜNDEM OLDU... "
Aradan 1 hafta geçmişti. Bu 1 hafta boyunca ondan aldığım ilk haberdi bu. Ama keşke böyle olmasaydı. Artık onun için üzülmek istemiyordum. O beni aldatmıştı ve ben onu asla affetmeyecektim. Onu aklımdan da kalbimden de silmeliydim.
Kafede kahvemi yudumlarken okumuştum bu haberi. Onur'un gelmesini bekliyordum. Onurla bu süreçte çok yakın arkadaş olmuştuk. Çoğu zaman buluşup sohbet ediyor, eğleniyorduk. Ayrıca bu süreçteki en iyi haberlerden biri Sevilay ile Yiğit'in sevgili olmasıydı. Onların aşkı gerçekten destansıydı.
"Ooo, şekerpare dalmışız yine."
Hemen düşüncelerimden sıyrıldım. Onur nihayet gelebilmişti. Gülümsedim.
"Nerede kaldın acı biber?"
Dememle birlikte bir kahkaha patlatması bir oldu. Ben ona şaşkınlıkla bakarken "acı biber" dememe güldüğünü anladım.
"Sarp manyağıyla uğraştım."
Sarp... Miraç'ın gitmesi ile beraber şansını yeniden denemeye başlamıştı ve ikimiz de ondan bıkmıştık.
"Yine ne diyor?"
"Aynı muhabbet seni sevdiğini, ona yardım etmemi falan."
Onur'un keyfi kaçmıştı. Ne zaman bu konularda konuşsak ciddileşiyordu.
"Neyse boşver de akşam için tüm hazırlıkları tamamladın mı?"
"Her şey çoktan hazır. Zaten yapacağım tek şey yeri ayarlamaktı."
Güldüm. Akşam Sevilay ve Yiğit için ufak bir kutlama yapacaktık hem de okullar açılmadan önce son kez eğlenmek istiyorduk.
" Tamam o zaman kalkalım, hazırlanalım."
"Seni bırakmamı ister misin?"
"Sevinirim acı biber."
Bu sefer güldükten sonra başını salladı. Arabasıyla beni evime bıraktı. Odama çıktığımda derin bir nefes alıp yatağa oturdum. Haberdeki fotoğrafa baktım. O hayatını yaşarken ben niye acıdan öleyim ki? Telefonumu yatağıma bırakıp kıyafet seçmeye başladım.
En son bu elbiseye karar verdikten sonra saçımı topuz yapıp önden birkaç tutam saç bıraktım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Onur'un beni alma vakti de gelmişti. Aşağı indim. Annem beni gördüğü an hayranlıkla,
"Nasıl da güzel bir kız doğurmuşum be" diyerek babamı dürttü. Babam da gülerek "maşallah kızıma" dedikten sonra onlara öpücük gönderip evden çıktım. Onur da arabadan inmiş beni bekliyordu. Yüzünde kocaman gülümsemeyle beni süzdü. Yanına vardığımda durup onu süzdüm, acı biber baştan aşağı siyahtı ve gayet yakışıklıydı.
"Ne dersin bu halimizle bir fotomuz olsun mu?"
Kurduğum cümleyle birlikte telefonumu çıkarırken,
"Nasıl isterseniz majesteleri." dedi. Gülümsemem büyüdü.
Karşısına geçip bir elimi onun sağ omzuna koydum ve o da bir elini belime koydu, yandan bir fotomuzu çektim. Sonra yanında durup sol elimi yine sağ omzuna atıp sağ ayağı hafif bükerek kaldırdım, o da yine elini belime koydu. Öyle de bir fotoğraf çektikten sonra ayrıldım ondan.
"Sende de ne marifet varmış şeker kız."
Bir yandan gülümseyip bir yandan instagramda Onur'u da etiketleyip paylaştım. Ne yani ben de çapkın kuş olamaz mıydım?
Uzun zamandır bölüm atmıyordum ve bugün atmak istedim. Kısa oldu ama kusura bakmayın. Bir sonraki bölüm uzatmaya çalışacağım.❣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAYANLAR
Roman d'amourYıllar sonra eski ortaokul aşkıyla karşılaşan Zeynep'in hikayesini okumaya ne dersiniz? Yıllar sonra kendine yeni bir sevgili yapan Zeynep bir anda karşısında eskiden aşık olduğu ama bunu ona söyleyemediği ortaokul aşkını görür. Ama onun kolunda sar...