Ölümün bir şeyleri götürmesi ne kadar zaman alır?
Annemle beraber Ferit'in cevabını bende çok merak ediyordum. Uzun bir süre sessiz kalmıştı. Ama her an cevap verecekmiş gibi bir tepkisi vardı yüzünde. En sonunda dayanamamış olduğumuzu anlamış olacak ki cevap verdi. Dikiz aynasından anneme bakış attı.
"Tanışma arefesindeyiz." dedi. Boğazımdan hafif kinayeli bir ses yükseldi. Ferit'in kaşları havalanmış bana bakıyordu. Boğazımı temizledim.
"Pardon," dedim. Dediğine ben bile inanmamıştım. Tanışma arefesi ne demekti? Biz öpüşmüştük be!
"Öyle mi? Ne tatlı." dedi annem gülerek. Omuz silktim. Ferit'in profesyonel bir yalancı olduğunu bugün net bir şekilde anlamıştım. Otelin önüne geldiğimizde sessizce annem indi.
"Teşekkür ederim," dedim. Merakla yüzüme baktı. "Bıraktığın için." dedim. Tebessüm etti. Arabanın kapısını açmak için uzandım. Annem otelin kapısının önünde bekliyordu. Ferit kolumdan tutup kendine çekti. Şaşkınlıkla suratına baktım.
"Dikkat et, bir şey olursa haber edersin." diye fısıldadı. Bakışları annemin olduğu tarafa kaydı. "Annen var diye öpemiyorum, sözün olsun." dedi elimin üzerinden derince öptü. Salak salak gülmeye başlamıştım. Bana göz kırptı. Yavaşça beni bırakınca kısa bir süre yüzüne baktıktan sonra arabadan indim. İçeri girmemizi beklemişti. Annem ile yavaşça otele girdik. Annem yüzüme gözlerini kısıp bakıyordu.
"Ne?" dedim kafamı sallayarak.
"Senin neden İstanbul'a gelmek istediğin anlaşıldı." dedi kinaye ile. Omuz silktim.
"Bilmiyordum geleceğini, sorduğumda evdeyim dedi." dedim kendimi aklamaya çalışarak. Annem şüpheli bakışlarını benden çekip asansöre çevirdi. Bende ses etmemiştim. Böylece sessiz sedasız odamıza çıkmıştık. Annem direk sırt çantasını odaya bırakıp duşa girmişti. Bende üzerimi değiştirip kendimi yatağa atmıştım. Yorucuydu. Fuat Korhan, başlı başına bir yorgunluktu zaten. Annem ile aynı yatağı uzun zamandır paylaşmamıştım. Bugün küçüklüğüme döndüğümü hissettim.
Yorgunluktan hemen uyuyakalmıştım. Sabah annemin ya da benim, herhangi birimizin telefonu çalıyordu. Annem sızlanarak kıpırdandı.
"Kapat şu zıkkımı!" dedi kızarak.
"Benim telefonum değil," dedim ama emin de değildim benim olup olmadığından. Annem eli ile kendi tarafını yokladı.
"Benimki çalmıyor Seyran, seninki o; sustur şunu!" diye kızdı. Derince of çekerek dün odadaki küçük masanın üzerine bıraktığım telefonu almaya kalktım. Gözlerimi kısarak telefona baktım. Arayan Özgeydi. Genelde bu saatte pek uyanık olmazdı ya hayırlısı, diye düşünerek açtım.
"Sanada günaydın," dedim ayılmaya çalışarak.
"Ne günaydını Seyran, tabii sana gün ayar!" diye bağırınca telefonu kulağımdan uzaklaştırıp geri yerine yerleştirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fafnir | Yalı Çapkını
Fanfic"Hayat olmayan şeyleri iteceğim. Ve öldüğüm zaman aslında yaşamamış olduğumu görmeyeceğim." Gözleri ile resim sergisinde ki çizimlere baktı. Kendisini burada nasıl ve ne için bulduğunu bilmiyordu. Kapısından geçiyordu ve içeride tanıdık bir şeyler b...