"Efendim küçük beyi uyandırmamı ister misiniz."
"Hayır siz kahvaltı ile ilgilenin oğullarımı ben uyandırmak istiyorum" dedi Hei.
Hei ayaklanmıştı küçük oğlu çok sevimliydi. Hannie'yi zamanında ihmal etmişti. Oğlunu aşırı seviyordu ama oğlunun ölümünden iki ay öncesinde başlayan dernek faaliyetleri aşırı yoğun olduğundan onu aşırı ihmal etmişti. Sonra düşündü çoğu zaman işlerini çok sevdiği çocuklarının önüne almıştı. Şimdi ise yukarıda uyuyan oğullarının her şeyden öncelikli tutucağına dair verdiği sözle ile yüzündeki gülümseme ile üst kata çıkıyordu.
Jisung çok yaralı bir çocuktu. Eşi sadece yetimhane dönemi değil daha öncesinde yaşadığı şiddeti de öğrenmişti. Okudukları ile kanı donan Hei, Jisung'a yıllarca görmediği şefkati sevgiyi vermeye hazırdı.
Önce Chan'ın odasına gelip kapıyı çaldı. Chan kalkmış giyinmişti. Kapıyı açıp annesine gülümsedi. "Günaydın anne"
"Günaydın oğlum kahvaltı için uyandırmaya gelmiştim."
"Tamam anne hazırım ben Jisung'u uyandırayım." diyerek ilerlerken annesinin sesi ile durdu.
"Chan oğlum ben uyandırsam olur mu?"
Chan annesinin isteğine sıcak bir gülümseme sundu. "Tamam ben aşağı iniyorum öyleyse."
Hei, Jisung'un kapısına gelip iki defa kapıyı çaldı. İçeriden ses gelmeyince hafifçe kapıyı araladı. Küçük oğlu kocaman yatağın içinde kaybolmuş uyuyordu. Yanına yaklaşıp yatağın kenarına oturdu. Bir süre Jisung'u izledi. Yüzündeki huzur her şeye bedeldi. Hei oğlunun yüzüne bir nokta koymuş geri göndermişler diye düşünmekten kendini alamıyordu. Uyuyan oğlunun saçlarını okşamaya başladı. Jisung'un yüzündeki huzurlu ifade tebessüme dönmüştü. Yüzündeki huzur çok net anlaşılıyordu.
"Jisung bebeğim hadi uyan" Jisung alışık olmadığı uyandırma şekli ile şaşkınca gözlerini açtı.
"Hadi annecim kalk kahvaltı saatimiz yaklaştı hep birlikte kahvaltı yapalım." bir yandan Jisung'un saçlarını okşuyor bir yandan da yumuşak sesi ile tatlı tatlı konuşuyordu. Jisung her şeyin rüya olmadığını, dün geldiği evin bu mükemmel insanların gerçek olduğu bilinci ile sevinçle uyandı.
"Günaydın annecim" dedi. Ne tatlı bir sözcüktü "anne" sözcüğü. Hayatında ilk defa kullanmanın verdiği şaşkınlık vardı.
"İyi uyudun mu?"
"Hayatımda uyuduğum en güzel ve rahat uykuydu bir de ilk defa bu kadar güzel uyandım çok mutluyum" Hei'nin okuduğu şeyler aklına gelince bir kez daha kalbi sızladı.
"Çok sevindim tatlım umarım çok daha mutlu olduğun günler olur. Şimdi benim minik oğlumun kahvaltısını yapması lazım. Hadi bakalım aşağıda bekliyoruz." dedi saçları okşayıp alnına bir öpücük koydu ve kalktı. Hei arkasında tamamen dağılmış bir çocuk bırakıp gitti. Bu kadar sevgiyi kalbim kaldırır mı acaba diye düşünmekten kendini alamadı.
Kalkıp elini yüzünü yıkadı. Abisi ile aldığı kıyafetlerden birini giyip aşağı indi. Merdivende babası ile karşılaştı.
"Günaydın babacığım" Bay Bang duyduğu hitap ile çok mutlu olmuştu.
"Günaydın oğlum" dedi onun omuzuna elini koyup birlikte baba oğul kahvaltıya indiler.
Babası yerine oturmadan abisininde saçlarını okşamıştı. Aile tamamlanmış herkes gerçek huzur bu diye düşünmüştü.
"Jisung bebeğim bana o katta daha büyük bir oda var orayı odan yapacağız. Bugün o da için gelecekler sen seçimlerini yap gerisini onlar düzenleyecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All of me/ Minsung
Fanfiction"En kötü çılgınlığım, ritmim ve kederimsin Şarkı söylemeyi bırakamam Kafamın içinde çalıyor ve orda sen varsın Kafam suyun altında ama iyi nefes alıyorum Sen çılgınsın ve ben aklımı kaçırdım Çünkü her bir zerrem Senin her bir zerrene aşık" Kitaplar...