16. Bölüm: Düşmek

263 34 112
                                    

16. Bölüm: Düşmek

"Dokunmayın, çok fenayım!"

"Ya Taehyung, işte böyle. Düşenin dostu olmuyor."

"Hâlâ mı?" diye isyan ettim. Düşünce güldük diye tavır yapmayı bir türlü kesmiyordu. "Kışladan gitmek zorundayım ve nereye belli değil!"

"Herkes kendi derdine düşüyor
canikom. Neticede düşmez kalkmaz bir Tanrı var."

Kremlerimden birini açıp Baekhyun'un yüzünün yumruklanmış kısmına vura vura sürmeye başladım. "Ah, ah! Acıyor!"

"Hani harikaydın, Chanyeol'cüğüne öyle diyordun."

"Elbette harikayım! Altın yere düşmekle kıymetini kaybetmez."

Onun hep yaptığı gibi omzuna bir tane geçirip yere düşmesine sebep oldum. "Altınsın ya, kıymetini kaybetmezsin."

Jimin kahkaha atmaya başladı. "Yerini buldun sonunda." Baekhyun sinirli olan fakat bana sirayet etmeyen yüzüyle konuştu. "Hem suçlusunuz hem güçlü. Yanağım göçtü, biriniz bari el atsaydınız. Hadi Jimin'i anladım, sen ne ayaksın Taehyung?" Buna karşılık burun kıvıracağını bildiğim o cevabı verdim. "Kırk ayağım."

Sinirle soludum. "Gidiyorum kışladan diyorum! Nereye gideceğim belli değil!" Dün yerleştirdiğim eşyalarımı Jimin'le birlikte geri topluyordum. Baekhyun yardım etmiyordu, bize laf yetiştirmekle meşguldü.

"Seni kışladan başka bir yerde eğitecekse burası muhtemelen kendisinin eğitim gördüğü yer olur Taehyung." Jimin'in lafıyla ona döndüm. "Kendisi nerede eğitim gördü?"

"Odasında."

Gözlerim Baekhyun'un dediğine fal taşı gibi açılmışken Jimin yerden kalkmamış Baekhyun'a acıtmayacak bir tekme attı. "Vur vur, düşene bir de sen vur."

Jimin göz devirmeyi unutmadan konuşmaya başladı. "Tabii ki eğitimini odasında görmedi. Saraydan münferit, nehrin yakınında bir kulübe var."

"Böyle geniş bir yer, ağaçların arasında kalıyor."

"Evet, evet. Sen nereden biliyorsun?"

"Depoyu ararken bulmuştum."

"O kısma kraliyet haricindekilerin girmesi yasaktır."

"Ben niye orada eğitiliyorum o zaman?! Kraliyetten miyim ben?!" Baekhyun'dan daha isyankardım şu an. Ejderha gibi ateş püskürtmek istiyordum. Kral Jungkook yüzünden iyice sinirli bir insan olmuştum.

"Bence şanslısın Taehyung. Majesteleri özel olarak ilgileniyor seninle."

"Bugün bir kişi daha şanslı olduğumu söylemesin!" Burnumdan soluyordum. Babamın yaptığı oyuncaklara sinirimle zarar gelmesin diye onları kenarda bırakıp kıyafetlerime dadandım. Onlara zarar gelse zoruma gitmezdi. Elimde buruşturup oraya buraya tıkıyordum.

"Kaldırınsanıza beni!" Söylenmesine hız kesmeden devam eden Baekhyun'a Jimin elini uzatıp Baekhyun tutacakken geri çekti. Baekhyun'un ağzı açık kaldı. Lakin dili şaşkınlığından nasibini alamamıştı. "Kendim düştüm, kalkabilirim!"

"Kendi düşen ağlamamalı zaten." Jimin göz kırptı. Baekhyun buna karşılık göz devirip kendi çabalarıyla zorlanmadan ayağa kalktı.

"Adamdan kaçmaya çalıştıkça kucağına düşüyorum resmen!" Baekhyun yüzünden benim de cümlelerimin içine düşmekler girmişti.

"Eşek bile aynı düştüğü yere ikinci defa düşmezmiş Taehyung!" diyip gülmeye başlayınca ayağına çelme takıp biraz önce düşürdüğüm yere geri düşürdüm.

The King Invincible | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin