34. Bölüm: "Ona güveniyor musunuz majesteleri?"
-Geçmişe Dönüş 1. Kısım-
*Jungkook*
Dün gece... Taehyung'un dudağının kenarını öpmüştüm. Kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu.
Saçlarını örerken başı öne doğru düşmüştü iyice ve ona seslendiğimde bana cevap vermemişti. Hae So'yu kucağından çekerken dahi uyanmamıştı.
Çok güzeldi.
Kucağıma aldığımda sokulabildiği kadar sokulmuştu boynuma doğru ve sabahtan beri onun tarafından uyarılan bedenim daha fazla dayanamayıp çekilmişti dudaklarından tarafa.
Uyurken bunu yapamayacak olduğum için başımı dudaklarım tam dudaklarına varacakken geri çekip yatağa yatırır yatırmaz arkama dönmüştüm. Kalbim güm güm atarken geri dönmüştüm ama. Ağaçların arasında öpecektim zaten neredeyse, diye düşünmüştüm. Diz çöktüğüm yatağının dibinde dudağının kenarına doğru minicik bir öpücük konduruvermiştim.
Dudağının kenarından tüm vücuduma ateş açmıştı. Daha fazlasına cesaretim yoktu. Yaptığım şeyin korkusuyla nefeslerim düzensizleşmişti ve o uyanmasın diye nefesimi tutmuştum. Lakin o dudağının kenarı kıpırdadıktan sonra uykuya devam etmişti beni bu gece uykusuzluğun soğuk kollarına atacağını bilmeden.
Meclisin imtiyazlı üyesi sarayda yeni casuslar olabileceğine dair malumat vermişti. Zaten biliyordum, kaygı etmeden hareketlerini tamamlasınlar diye dün çocuklarla Taehyung'un yanına gitmiştim. Ters olan hareketleri saraydaki gözcülerim takip edeceklerdi.
Ancak bana Taehyung'un da casus olabileceğini söylemişti. Onun hakkında konuşulduğunu duyduğunu söylemişti.
"Ona güveniyor musunuz majesteleri?"
Güvenilir biri mi, diye sormamıştı. Ona güvenip güvenmediğimi sormuştu. İçim ürpermişti o an çocuklarımla oynayan Taehyung'a dönüp gözüne bakarken.
Aynı gece Taehyung Bogum'un kendisine yazdığı mektuplardan bahsetmişti. Ve ben tam da o zaman beni tedirgin edenin karşı krallıktan gelen mektup yerine Bogum'un mektubu olduğunu anlamıştım. Taehyung'un onu seven bir adamla mektuplaşması beni daha çok huzursuz etmişti.
Belki de bu yüzden gece dayanamayıp öpmüştüm. Onun benden başkasıyla olma düşüncesi tüylerimi ürpertiyordu. Bogum'un yazıp da benim bilmediğim her satır beni asabileştiriyordu.
Taehyung bana karşı krallıktan gelen bir mektuptan niye bahsetmedi diye düşünüyordum bir yandan. Benden öylesine nefret ediyordu ki herhalde sonumu görmek fikri aklını cezbediyordu.
Tüm gün göğüs kafesim sıkışır gibi hissetmiştim. Taehyung askeri eğitimi için sabah odama gelmemişti. Gelmesi için haber yollamamıştım fakat sürpriz yapıp geldiği günler olmuştu neticede. Bugün de o günlerden biri olsaydı keşke...
Belki de benim gitmemi bekliyordu. Ama gidemiyordum ki... Gözüne ona mektup geldiğini bilerek nasıl bakacağımı düşünüyordum.
Yine de kulübesine gittim. Özlemi vardı zaten, ben gitmesem ayaklarım götürecekti. Onu görüp rahatlamazsam da uyuyamayıp rüyamda göremezdim.
Kapıya vardığımda ben tıklamadan açıldı. Elim havada, kendimi gizli bir iş yaparken yakalanmış gibi hissettim. "Ben de şimdi kapıyı çalıyordum..."
Başını eğdi. "Biliyorum majesteleri. Hoş geldiniz..." diyerek kapıyı sonuna kadar araladı. Saçları hâlâ dün benim ördüğüm gibiydi. "Saçların..." Gözleri irileşti. "İyi görünüyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The King Invincible | Taekook
FanficKral Jungkook eli çenesinde bir süredir sehpasının üzerindeki haritaya bakıyordu. Aslında dikkatli bakıldığında gözünün tek bir yerde takılı kaldığı anlaşılıyordu. Kesinlikle haritadaki küçük ve yeşil renkle işaretlenen yere bakıyordu: Kim Ülkesine...