11. Bölüm: Jimin'in Sırrı

250 36 90
                                    

11. Bölüm: Jimin'in Sırrı

Bu temizliğin bir sonu var mıydı?

Baekhyun söylenip duruyordu. Elimdeki bezi ağzına tıkmamak için kendimi zor tutuyordum.

Jimin Baekhyun'a alışkın olduğunu belli ediyordu. Baekhyun'un sesini müzik dinler gibi dinlerken uzaklara dalarak iş yapıyordu. Yüzünde gülümseme bile vardı. Ne düşündüğünü merak ediyordum. Onun düşündüğü neyse aynısını düşünmeye ihtiyacım vardı, gerçekten zaruri bir ihtiyaçtı bu.

Alışmış kudurmuştan betermiş. Baekhyun buraları temizlemeye pek alışmıştı belli. Sildiğim yerleri de beğenmiyordu, haspa. Yok suyu değiştir pislenmiş, yok şu dolabın içini boşalt, böyle katlarsan bu kıyafet dolabın içine sığmaz, bilmem ne bilmem ne...

"Bak şimdi buradan ne çıkacak? Koşu çorabı. İt! Bilerek buraya bırakıyor. Mıntıka temizliği alacağımızdan ne kadar emin. Bir sonraki talimde onunla eşleşip ağzına sokacağım bu çorabı." diye pis çorabı gocunmadan cebine attı. Planında ciddiydi. Hayrete düşüyordum her yeni hareketinde.

Asker olmaya gelip temizlik yapmayı öğrenmiştim. Harika!

"Baekhyun temizlik yapmak zorunda değilsin. Ne olur git, yalvarırım."

"Sen dağdan geldin de bağdakini mi kovuyorsun? Çocuğum prens değilsin artık. Kovamazsın beni öyle."

"Kovmuyorum, rica ediyorum, yalvarıyorum, ayaklarını öpeceğim neredeyse. Kulun köpeğin olayım git."

Jimin kulağındaki pamukları çıkararak döndü. Pamuk!

Jimin'e hayal kırıklığıyla bakıyordum. Bu fikri nasıl benle paylaşmazdı. Serzenişlerimi dinliyordu bir de gülerek. Temizliğe ara vermişti sırf bunun için.

"Jimin sen... Sen kulağını mı tıkıyordun? Bugün beni peş peşe üzüyorsun. Beni dinlemiyor musun sabahtan beri?"

"Bana kulağını tıkadığın pamuklardan nasıl vermezsin?" diyince Baekhyun bir de bana baktı dövecek gibi.

"Sen burnuna tıka pamukları. Baekhyun'la cezalandırıyorum seni, hakikatleri söylemediğin için." diye bilmiş bilmiş konuştu.

"Tutturmuşsunuz hakikat da hakikat! Kral Jungkook Soo Ho'yu sadece konuşmadı diye boğacaktı."

"Majesteleri Soo Ho'yu mu boğdu?!"

Jimin Baekhyun yokmuş gibi konuşmaya devam etti. "Konuşsa daha beteri olacaktı. O yüzden akıllılık edip sustu. Sen kendi derdine yan. İki kere sana söz verilmeden konuştun. Konuştuğunda da yalan konuştun."

"Mecburdum. Diyemezdim o şeyleri... Soo Ho'nun dediklerini yani. Of!" diyip Jimin'in yanına çöktüm.

Bu sefer şefkatli bir gülümsemesi vardı. "Anlıyorum. Ben de aynı şeyi yaşamıştım. Lakin anlatıp kurtuldum. İyi ki anlatmışım."

"Ne?!" dedik Baekhyun ve ben aynı anda. "Jimin anlatacak mısın? Sabah Taehyung'a söylemeyeyim diye ağzımı dikiyordun."

"Sen de sabah mıntıka temizliği yapmamak için benle anlaşma yapıyordun. Sana mı soracağım?"

"Nasıl aynısını yaşadın? Burada dedikodun mu çıktı senin de?" diye sordum. Başını onaylar şekilde salladı. "Kimle?"

"Majesteleriyle. Lakin benimkilerde doğruluk payı var."

"NE?!"

"Biraz sessiz tepki verirsen..." diye sert bakışlar attı. Baekhyun yanımıza oturunca ona da kötü bakışlar yolladı. "Ne? Ben biliyorum zaten."

The King Invincible | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin