San uyanınca eve gitmiştik."Woo kaçabileceğini sanma 100 mekik ve 100 şınav çekmen lazım." Demişti Hongjoong hyung. San'ın odasına girmemin cezalarından sadece biriydi. Göz devirmiştim. Girebilmiştim ve girdiğimde de uyanmıştı San işte demek ki daha erken gelsem daha erken uyanabilirdi demek oluyordu bu. Onların suçuydu.
"Woo, atarım oğlum seni takımdan." Demişti Hongjoong hyung bu sefer de.
"Hyuunngg, sen bana kızamazsın ki." Demiştim son kozlarımdı. Kollarımı kocaman açmış temas sevmeyen hyunguma doğru ilerliyordum. Ben bir adım attıkça o kendini geriye çekiyordu. Sonunda gidecek hiçbir yeri kalmamıştı. Üstüne atlamıştım.
Odadaki diğerleri de gülüyordu. Şu an hepimiz alt kattaydık.
"Yah, yeni uyandım ve gördüğüm ilk şey sevgilimin beni aldatması mı cidden." Demişti San şakayla karışık.
"Hihh." Deyip kollarımın altındaki mavi saçlıyı umursamadan San'ın üstüne atlamıştım.
"Auf, Woo vuruldum Ya canım ben azıcık kolum acıyor Ya hani!?" Demişt San.
"San ben özür dilerim." Deyip üzerinden kalkmaya çalışmıştım. Odadaki diğerleri de sit-com izlermiş gibi bizi izliyordu bu sırada da.
Tam üstünden çekilmiştim ki San'ın beni kendine çekmesi bir olmuştu.
"Aşk kumruları, izin verirseniz aile var ya burada." Demişti Hwa hyung.
Azıcık üzerimi düzeltip San'ın ayak ucuna oturmuştum. Diğerleri de gelmiş ve karşımızdaki koltuklara oturmuşlardı.
"San, bundan sonra seni tek bırakmayacağım." Demişti Hongjoong hyung.
"Aaa dur doğru ben bir daha seninle konuşmayacaktım." Demiş ve koltukta uzaklaşabileceğim kadar uzaklaşmıştım. Bunun üzerine San biraz doğrulup ,ne kadar yapabilirse, bana yaklaşmaya çalışmıştı. Kıyamamıştım bu yüzden ona doğru yakınlaşmıştım tekrardan koltukta.
"Hyung, buradayım ama şu an değil mi?" Demişti San. Bunun üzerine Hongjoong hyung ağzını tam açmıştı ki Seonghwa hyung:
"Hong çocuk haklı, şu an burada mı burada. Görev tamamlandı mı, tamamlandı. O zaman?" Demişti. Bunun üzerine Hongjoong sevgilisine inanamaz gözlerle bakmıştı.
"Ohooo, herkes böyle yapacaksa lider için başka birini seçebilirsiniz." Demişti Joong hyung kollarını göğsünde bağlayıp. Bunun üzerine Seonghwa hyung kollarımı sevgilisine bağlamış ve kulağına bir şeyler demişti.
"Şimdi, bu görevi geçtiğimize göre sorada daha fazla çatışma bekleniyor. Özellikle artık Mingi ve San'ın kimlikleri ortada olduğu için hepiniz daha da dikkatli olmalısınız. Bundan sonra yapacağımız şey beklemek. Akademiden çıkacak olan olursa onlara güzel yuvalar bulmalıyız. Ayrıca San ve Mingi dışındaki herkes görevlerine devam edecek. San ve Mingi siz de gerekmedikçe gözükmeyin ortalıklarda." Demişti Joong Hyung. Hepimiz kafa sallamıştık o da devam etmişti konuşmasına: "Bugün hepiniz güzelce dinlenin, yarın ben ve Mingi karargaha gideceğiz. Seonghwa ve Jongho siz de akademiye gideceksiniz. Yeosang ve Wooyoung, siz ise akademideki başlarla buluşacaksınız. Zamanı ayarlandı. Neler konuşmanız gerektiği de verilecek. Yunho, sen de San ile evde kalacaksın. Malum beyefendiyi anca sen durdurabilirsin." diye devam etmişti.
"Yah hyung bebek miyim ben, hem yarına bir şeyim kalmaz benim." Demişti San. Yaralı olan kolunu kaldırmaya çalışmıştı.
"Yah, San kolunu kaldırmaya çalışırsan vallahi kelepçelerim seni." Diye çıkıştı Seonghwa hyung. San, Hwa hyungun birden böyle çıkışmasına korkmuştu. sessizce geri yerine oturmuştu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Utopia ✔️
FanfictionKızının minnacık olan elinden tutmuştu genç bir yandan da sevdiğiyle konuşuyordu "neden" diyordu "neden yaptın bunu bize, neden bıraktın bizi?" Hıçkırıklarını ve ağlamalarını içinde tutmaya çalışıyordu kızı için ancak nafileydi, arkadaşları onu böyl...