Bölüm smut içeriyor, rahatsız olanlar işaretlediğim yere kadar okuyabilirlerrrr smut başlayacağı zaman (~~) işaretini koyacağım________________________________________
Düğünün ilerleyen saatlerindeydik. Çocukları götürmüşlerdi ve sadece sekizimiz vardık. Hala Yunho hyung ve Mingi hyung dans ediyordu pistte. Biz de izliyorduk. Bütün dikkati üzerime çekmem gerektiği için ayağa kalkmış ve mikrofona ilerlemiştim.
"Um, Sevgili ailem." demiştim aileydik biz artık. Ben mikrofona çıkınca herkes susmuş ve ayaktakiler de oturmuştu. Herkesin sessizleşip beni dinlediğini görünce hazırladığım ve yanıma aldığım çantamı elime almıştım. "Öncelikle bu zamana kadar benimle olduğunuz için teşekkür ederim, herkese teker teker teşekkür etmek istiyorum yanınıza geldiğimde önünüze minik çantalar koyacağım konuşmam bitince açın lütfen. Bu yüzden Seonghwa hyung" oturduğu yere ilerlemiştim. "Annem ile kavgalı olduğum ilk zamanlarda o kadar üzülüyordum ki kendim için, anne sevgisi görmeyen biri benim gözümde bir hiçti bu yüzden hayatımı başta bitmiş olarak sayıyordum, ama sen ilk kez geldiğim gece daha beni tanımazken bile gece gelip üstümü örttüm mü diye bakmaya gelmiştin. Ta o zamandan beri bir şekilde bana farkettirmeden benim arkamı topluyorsun bunun için çok teşekkür ederim senin sıcaklığın ve sevgin ile belki de birilerine bakmayı ya da sevmeyi öğrendim." Seslice nefesimi vermiştim ve yanındaki Hongjoong hyunga dönmüştüm. "Hongjoong hyung, baba ne demek bilmem bilmiyorum da ama gösterdiğin kahramanlıklarla benim gözümde o konuma geldin bile, sadece ben değil kim olursa olsun başlarına bir şey gelecek diye ödüm kopuyor ve kendi canından çok bizi düşünüyorsun. Her şey için teşekkür ederim birlikte kaldığımız o yurt odasında bile yemeklerimizi aksatmamıza asla izin vermiyordun bizimle ilgilendiğin ve bizim için çalıştığın için teşekkür ederim." Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi nefesimi tutacağım diye de gözüm kararmıştı. Belli etmemek için de hızlıca Yunho hyungun yanına gitmiştim. "Yunho hyung, oyun arkadaşım, talimlerde eşim. Hyung, her zaman bizi gülümsettiğin için kötünün içinde bile iyiyi göstertebildiğin için teşekkür ederim. Silah kullanamıyorken kafaya çok taktığım dönemlerde beni rahatlatıp, silah kullanmasını öğretmiştin, bu sadece hatırlayıp sana söylediğim anılardan sadece biri bir çok şey öğrettin, bunun için çok teşekkür ederim." Yunho hyung da dolan gözleriyle ben de teşekkür ederim demişti. Artık tutamıyordum yaşları gözümde bırakmıştım bu yüzden. Beklemeden devam etmiştim normalde yaş sırasına göre San'daydı sıra ama onu en sona saklıyordum. Bu yüzden Mingi hyunga geçmiştim. "Mingi hyung, dert ortağım, bir sene sakatlandığı zaman gelememiştin, sana asla yalan söylemem bilirsin, yokluğunda çok bitiktik. Hem ruhen hem de bedenen bizim destek kaynağımızdın. Yapın gereği belli edemiyordun önceden ama emin ol hyung hepimiz senin sıcaklığını ve bizim için yaptıklarını ta içimizde hissediyorduk. Bizimle olup bizi bırakmadığın için teşekkür ederim." İşte uzun yıllardır arkadaşlık ettiğim arkadaşıma gelmişti sıra. Sıranın ona geldiği anlayınca ağlamayan o Yeosang benimle göz göze geldiği gibi göz pınarlarından yaşlar boncuk boncuk akmıştı. "Yeoşum, benim bu aileyle tanışmama sebep olan, en zor günlerimde ellerimden tutup beni kaldıran, hayatın bitmediğini gösteren melek arkadaşım. Bizim için hep güçlü durmaya çalıştın yeri geldi en zorları yaşadın ama bizim üzülmemizi istemediğin için hep attın içine, ameliyata girdiğin gün dedim Yeosang'ım olmasa ben de olmazdım burda. İyi ki o gün bizi bırakmadın. Her şey için teşekkür ederim kardeşim." demiştim. Artık göremiyordum önümü yaşlardan dolayı. "Maknaemiz, Jonghom, en küçüğümüz olmana rağmen her zaman bizim için oralardaydın. Yaşadığın olaylardan dolayı sana gençliğini yaşatamadık bunun için hem senden hem de gençliğinden özür dilerim. Ancak sen her zaman olgunca karşıladın olayları ve asla bizlere zorlandığını göstermedin yeri geldi biz düştük sen kaldırdın. Canım Jonghom her şey için teşekkür ederim." Demiştim. Gezdiğim bütün masalara minik çantaları bırakmıştım. Derin bir nefes alıp dört gözle beni bekleyen San hyunga doğru ilerlemiştim. "Sannie, öncelikle iyi ki varsın, uzun bir süre görmedik seni ve ilk kez karşılaştığımızda ve o patlamanın ortasında kaldığımızda demiştim işte böyle biri istiyorum her durumda koruyabilecek biri diye. Yurtta seni gördüğümde ve derslerde birlikte olduğumuzda istemsizce mutlu oluyordum. Tabii o zamanlar anlamıyordum ya da bu kadar derin olduğunu düşünmüyordum ama ajanlığı bırakıp bizim ekibimle çalışmaya başladığın andan beri anlamıştım sana karşı olan hislerimi. Çoğu insan sevmesini bilir ama sevilmeyi bilmez. Sen bana bunları öğrettin. Hayatımda sen olmasaydın olmazdım. Şimdi bugün burada hayatlarımızı birleştiriyoruz. Hem de ailemizle birlikte." Herkesi ağlatmıştım sanırsam. Hemen gözlerimi silip. "Çantalarınızı açabilirsiniz." demiştim herkes açıyordu. "Sumin ile Arin kendilerine arkadaş isterler mi bilmesem de ailemiz genişliyor." çantalarını açarken söylemiştim. Zaten minik ultrason görüntüleri çıkmıştı çantaların içinden de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Utopia ✔️
FanfictionKızının minnacık olan elinden tutmuştu genç bir yandan da sevdiğiyle konuşuyordu "neden" diyordu "neden yaptın bunu bize, neden bıraktın bizi?" Hıçkırıklarını ve ağlamalarını içinde tutmaya çalışıyordu kızı için ancak nafileydi, arkadaşları onu böyl...