11| Wake Up

29 2 0
                                    

Merhabalar merhabalar, uzun süredir aktif değildim sınavlarda cb ti derken. Şimdi de hazır Cb dönemindeyiz gelen fotoğraflar olsun contentler olsun bir sürü fikir geldi aklıma. Bu bölüm ile birlikte son beş-altı bölüm kaldığını düşünüyorum şimdiden iyi okumalarr :3.

________________________________

"Yeosang, Mingi geldi mi?" San sormuştu uzun süren sessizlik sonrası.

"Hyung geldiler. Nerede kaldın?" Demişti Yeosang bir çırpıda.

"Takip ediliyorum. Karavanı belli etmeyecek şekilde çıkart buradan." Demişti bir yandan koşuyordu belliydi. Hongjoong hyunga bakmıştım. Kararsızdı.

"San, çıkışta gelmezsen var ya oğlum seni asla affetmem! Şimdi biz uzağa götürüyoruz karavanı sen de on dakika içinde çıkıyorsun Ya da çıkıyorsun!" Demişti Hongjoong hyung.

Nefesimi tutmuştum. Bundan sonra bizim yapabileceğimiz bir şey yoktu. Sadece San ve San'ın kendisi vardı. Karavanı çalıştırıp akademiden uzaklaşmaya başlamıştık. Bedenen uzaklaşıyordum ama hala aklım ve kalbim San ileydi. Evet uzun yıllar boyunca bu türlü faaliyetlerde bulunmuştu biliyordum ama ne olursa olsun endişeleniyordum.

'Hyung karavan evin yolu üzerinde ağaçlıklarım arasında. Kameraları da kapattım buradaki, elini çabuk tut." Demişti Yeosang. San kulaklığındaki vericiyi açmıştı artık onun olduğu ortamdaki sesleri de alabiliyorduk.

"Tamam Yeosang geleceğim ben." Demişti San. Ama arkasındaki sesler öyle söylemiyordu. Bir sürü silah patlama sesi vardı.

"San bak dediğimi unutma sağ salim geleceksin. Herhangi bir şey olursa bir sonraki göreve almam seni." Demişti Joong hyung. Sesindeki endişeyi saklamaya çalışıyordu. Belliydi.

"Gele- ağh" San'dan gelmişti bu ses. Ayaklanmıştım.

"San, gelmezsen ne burada affederim ne de öbür dünyada." Demiştim hangi ara kulaklığı alıp söylemiştim bilmiyordum. Karşıdan ses gelmemişti. Sadece nefes alış veriş sesi duyuluyordu. O da boğuklaşmıştı.

Bir süre sadece bu sesleri dinlemiştik.

"Geldim." Demişti bir ses aynı anda da kapının açılma sesi duyulmuştu. Hızlıca San'ın yanına doğru gittim. Kolunu tutuyordu. Endişelerim daha da artmıştı. Tam ağzımı açmış bir şey söyleyecekken, San dengesini kaybetmişti. Ben ve Jongho hemen kollarından tutup oturtmuştuk. Yeosang ds karavanı gizlediğimiz yoldan eve doğru sürmeye başlamıştı.

"Hyung acıtabilir ama alkollü suyumuz kalmamış." Demişti Jongho. San'ın zaten gözünü açacak hali yoktu. Yavaşça sallamıştı kafasını.

"Hyung damar yolu açtım hareket ettirme kolunu." Demişti bir yandan da serumu takmıştı Jongho. Ellerini tutuyordum ben de.

Bir süre sonra elimdeki tutuşu gevşemişti.

"Jongho, ne oldu?" Demiştim hışımla.

"Hyung sakin ol, sakinleştirici verdim." Demişti.

"Yeosang sen de hızlı ol bir an önce hastaneye gidelim." Diye bağırmıştım istemsizce.

"Wooyoung, öncelikle bir sakin ol. Hastaneye gitmeyeceğiz karargahtaki doktorlar halleşecekler konuştuk. Lütfen önce bir otur." Demişti Seonghwa hyung. Kafamı sallamıştım.

"Özür dilerim Yeosang, doğru düşünemiyorum." Demiştim. Yeosang ise sorun yok şeklinde elini sallamıştı. Geri yerime oturmuştum.  hala San'ın elini tutuyordum.

Ne kadar süre geçtiğini bilmesem de gelmiştik. Bu süre boyunca Jongho, San'ın yarasına bakmıştı. İçinde mermi parçası kalmış olabileceğinden şüphe ediyordu. Minhyuk hyungu asıl karargaha bırakmıştık. Şimdi de San'ın alındığı odadan çıkmasını bekliyorduk.

Utopia ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin