İki ay geçmişti San yaralanalı, biz rutinimize devam ediyorduk değişen tek şey San ve Mingi'nin artık akademiye gelmediğiydi. Çünkü kimlikleri biliniyordu. Olay sonrası sıkı bir araştırma da yapmışlardı bizim hakkımızda. Neyseki geçmişti artık. Şu an bizim için geriye kalan tek şey herhangi bir öğrencinin bize ulaşıp ulaşmayacağını beklemekti.
"Woo-ah, hadi gel artık kahvaltıya." Demişti Yunho hyung. Düşüncelerimden sıyrılmış aşağı kata inmeye başlamıştım.
"Hepimizin aynı evde kalması sorun çıkartabilir, bu yüzden farklı dairelere taşınacağız." Demişti Hongjoong hyung yemek bitince.
"Nasıl ya?" Demişti Jongho. Haklıydı, biz uzun bir süredir ekip olarak kalıyorduk.
"Evet, maalesef. Üçerli üçerli kalacağız. Nasıl dağıtacağımızı ben de bilmiyorum. İki kişi birlikte kalacak o kadar. Hiçbirinizin de birbirinden ayrılmak istemediğini anlıyorum." Demişti Hongjoong.
"Bu yüzden, bir oyun oynayalım dedik Seonghwa ile. Eh malum iki kişilik daireyi herkes isteyecek." Göz gezdirmişti bütün çiftlerin üstünde. "Bu yüzden bu oyunu oynayacağız." Demiş elindeki kağıdı göstermişti.
"Hyung, merdiven oyunu mu?" Diye sormuştu Mingi gülmemek amacıyla kendini sıkarken.
"Evet Mingi, neyse bilmeyen varsa diye açıklıyorum. Her iki çizgi arasına istediğiniz gibi çizgiler çizeceksiniz ama birbirine bağlı olmayacak bu çizgiler. Sonra üstlere adlarımızı yazacağız. Altlara da birden üçe kadar odaları." Diye açıklamıştı Seonghwa hyung. Hepimiz elimize kalemleri almış yazmıştık üste isimlerimizi alta da çizgileri çekiyorduk. Bitmişti. İlk sırada Seonghwa hyung vardı.
"Dara dara da da. Dara dara da da." Ses efektleriyle birlikte ilerliyordu kalemi aşağıya doğru.
"Veee Seonghwa hyung, 2 numaralı daireye." Demişti Yeosang.
"Sıra Hongjoong hyunga geçmesin eğlenceli olmaz böyle." Deyip kalemi Hongjoong hyungun elinden alıp çizmeye başlamıştı Yeosang.
"Dara dara da da, dara dara da da." Jongho yine ses efektleriyle gelmişti.
"3 mü çıktı. Vallahi üç çıktı!!" Deyip sevinçle ayağa fırlamıştı Yeosang. İki kişinin kalacağı daire buydu.
"Jongho bak!! Sıran gelince üçe gidiyorsun!!" Demişti ardından hızlıca Jongho'ya dönüp. Herkes gülmüştü.
"Yok şimdi Jongho olmasın. Ben alacağım." Deyip almıştı kalemi Mingi hyung.
"Dara dara da da, dara dara da da." Mingi hyung ve Jongho'nun ses efektleriyle devam ediyordu kalem.
"Bakamayacağım, açıp bakın lütfen." Demişti Mingi hyung.
"MINGI!" Deyip üstüne atlamıştı Hwa hyung. Çünkü ona da ikinci daire çıkmıştı. İkili sarılırken ben korkunun ecele faydası yok diyerek almıştım elime kalemi.
"Dara dara da da. Dara dara da da." Efektlerle birliktee birinci daireye ulaşmıştım. Gözümle işaret vermiştim San'a birinci daireye gelsin diye.
"hadi bakalımm kaldı dörtlüü." Demişti Yeosang, iyice kaptırmıştı kendini oyuna. Uzun süreden sonra hepimizin böyle gülüp eğlenmesi çok değerliydi.
"Sevgilim, bak iki tamam mı iki!" Demişti Hwa hyung 'iki'nin üstüne baskı yaparak. Hongjoong hyung tırsmışa benziyordu.
"Dara dara da da dara dara da da." Mingi hyung gergince sayıyordu. Çünkü Hongjoong hyunga ikinci daire çıkarsa Yunho için yer kalmazdı.
"YAH KIM HONGJOONG gel buraya." Demiştim tabloda Hongjoong hyungun bir numaralı daireye geldiğini görüp. Hongjoong hyung üzgünce Hwa hyunga bakmıştı.
"Olsun aşkım. Bir tek geceleri görüşemeyeceğiz bir şey olmaz." Diyordu Hwa hyung. Ayrı dairelerde olmaları kötü olmuştu ama mecburduk.
"Hem bazen özlemek iyidir." Diye eklemişti Hwa hyung göz kırpıp.
"Öğk, dayanamayacağım. Sıra bende." Demişti Yunho hyung, sahte bir öğürme sesi çıkartarak.
"Dara dara da da dara dara da da." Mingi hyungun sesi gittikçe yükseliyordu.
"Üç mü? HYUNGG üçü ben alacaktım ya." Demişti Jongho.
Mingi hyung ise hafifçe morali bozularak yere oturmuştu yine. Hepimiz bu çocukça hareketine gülmüştük. Hyung hâlâ büyüyememişti.
"Minmin, sorun olmaz sadece geceleri birlikte olmayacağız o kadar." sarılmıştı Yunho hyung Mingi hyunga. "Hem görev bitsin hepimizi emekli yapacakmış zaten şirket." Diyerek avutmaya çalışıyordu Mingi'yi.
"Madem Yeosang ile aynı olamayacağım. San hyung çek sen." Demişti Jongho.
San yerinden kalkmak istemediği için sen başla diye diretmişti Jongho'ya.
"İyi ama hyung bak başlıyorum eğer Woo hyungun olduğu daireye gelirsem beni suçlamayacaksın." Demişti Jongho. Bir tık tırsıyordu San hyungundan.
"Aynı anda başlayalım o zaman." Demişti San hyung.
"Dara dara da da. Dara dara da da" Mingi hyung devam ediyordu hâlâ. San'a ikinci daire, Jongho'ya birinci daire çıkmıştı.
"Ah be, ne şanssızız oğlum biz." Demişti San. Üzülmüştüm açıkçası ama dünyanın sonu değildi ya. Bu görev bitsin gerekirse taşınırdık. Hem ayrı olmak iyiydi bir süreliğine. Kendimi avutmaya çalışıyordum...
"Eh madem daireler belli oldu. İki hafta sonra taşınmamız gerekiyor. Seonghwa sen de Mingi ve San ile aynı daireye denk geldiğin için farklı bir göreve verileceksin." Dedi Hongjoong hyung. Seonghwa hyungsa kafa sallamıştı.
"Şimdii geldik bir haftadır gizlediğimiz şeye." Hwa hyung heyecanla atlayarak. "Biliyorsunuz ki akademi iki haftalık bir ara verdi. Biz de bu iki haftalık aranın bir haftasını tatilde geçireceğiz. Sonraki hafta da taşınma işleri." Gülümsüyordum. Uzun süreden sonra ilk kez tatil yapacaktık.
"Hyung, iyi hoş ama kimliklerimiz?" Demişti Yunho hyung.
"İşteee bu yüzdenn bize ayarlanan karavan kampında kalacağız. Dörder mini karavan ile gideceğiz ikişer ikişer kalaca-" sözünü kesmişti Mingi "BU SEFER OYUN MOYUN YOK BEN YUNHOM İLE KALACAĞIM." Demişti HIZLI bir şekilde. Hyung muydu maknae miydi tartışılırdı. "Tamam Mingi sakin ol, tabii ki istediğimiz kişilerle kalacağız." Diye bitirmişti Hwa hyung.
"O yüzden şimdi gidin ve valizlerinizi toparlayın. Yolculuk zamanı!!" Demişti Hong hyung.
Herkes yavaşça -hayır Mingi hyung koşarak çıkmıştı üst kata- odalarına giderek eşyalarını hazırlamaya gitmişti.
"Hyung, karavanda kalacağız ya, kamp ateşi de yakar mıyız?" Aklımdan geçen soruları yok etmek için saçmalıyordum.
"Miniğim, yakarız tabii ki. Şimdi sen söyle bakalım aklından neler geçiyor." Beni bu kadar iyi tanımasından nefret ediyordum.
"Hyung, hem görevlerimiz ayrı hem de evlerimiz ayrı olacak. Kendine cidden çok dikkat et. İstemiyorum sana bir şey olmasını." Demiştim içimdekileri saklamanın ne bana ne de ona faydası olmayacağını anlayınca.
Gelmişti yanıma oturup ellerimi sıkıca tutmuştu.
"Sevgilim, bana bir şey olmayacak. Kolay kolay senden ayrılmam ben." Demiş ve ardından sarılmıştı.
İşte şimdi bütün korkularım silinmişti. İçime çekmiştim kokusunu akciğerlerim bayram ediyordu neredeyse.
Nerden bilebilirdim ki bu anların bir daha yaşanmasının zor olacağını...
________________________________
Evettt bir bölüm daha biterr 21 de bitecek demiştim ama araya bir iki gülmeli bölüm ekleyeyim dedimm o yüzden belki de uzar bilemiyorum hiç. Neyse umarım eğlenmişsinizdir bir sonraki bölümlerde görüşmek üzereee kendinize iyi bakın ve diğer bir hikayem olan 'The Letter' a da bakmayı unutmayın lütfen sevgilerle <3
-rei
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Utopia ✔️
FanfictionKızının minnacık olan elinden tutmuştu genç bir yandan da sevdiğiyle konuşuyordu "neden" diyordu "neden yaptın bunu bize, neden bıraktın bizi?" Hıçkırıklarını ve ağlamalarını içinde tutmaya çalışıyordu kızı için ancak nafileydi, arkadaşları onu böyl...