"Günaydın güzelim." demişti derin sesiyle bir sonraki gün uyandığımda. Elinde tepsi vardı."Günaydın sevgilim" kısık sesle söylemiştim.
"İyisin değil mi, ağrın var mı?" gülümsemiştim ve hayır manasında başımı sallamıştım.
"Çok azıcık belim ağrıyor ama iyiyim." demiştim doğrularken de. O ise elindeki tepsiyi önüme bırakmıştı.
"San bu da çok romantik olmadı mı be?" demiştim şakayla karışık.
"Hah, kocam da kahvaltı getirmiş beni düşünmüş gece halbuki o da yorulmuştur demek yok, bu da çok romantik olmadığı diye soruyor. Boşuyorum seni Jung Wooyoung."
"Yahu çocuk işi mi bu San, ayrıca tch çocuğum duyacak bunları."
"Hadi canım gece de duymuş mudur bizi?" demişti omuz atmıştım. Şu anda utandırmasına gerek yoktu. Verdiğim karşılık sonrası gülmüş ve tepsiyi göstermişti yemeye başlamam için. Yemeklerimizi yedikten sonra asla bir adım atmama izin vermeden gece azıcık gördüğüm geniş salona getirmişti. Şimdi ikimiz de koltukta şöminenin karşısına oturmuş konuşuyorduk. Elleri karnımdaydı, bir yandan okşuyor bir yandan da konuşuyorduk.
"Adı ne olsun?" demişti heyecanla.
"Saaann, bunun için erken değil mi sevgilim?" demiştim gülmemi durdurmaya çalışırken.
"Haerin olsun mu?"
"San doğru söyle bu ismi seviyorsun çok, eski sevgilinin adı falan mı?"
"YAHUUUU WOOOYUNG SEN DE YAHUUUU" demiş gıdıklamaya başlamıştı. Kahkahalarımın arasında şaka yaptım diyordum ama durmuyordu.
Bu mutluluğum umarım ölene kadar böyle sürerdi.
5 ay sonra
Dün San'ın doğum gününü kutlamıştık.
"Wooyoung bey hazırsanız sizi alalım ameliyata." demişti hemşire. Etrafımdaki aileme bakmıştım. Herkes burdaydı. Uzun süredir beklediğimiz o gün gelmişti kızımızı kucağımıza alabilecektik. Arkadaşlarımın hepsi bana güler yüzle bakıyorlardı.
"Hazırım." demiştim herkesten aldığım o güçle. Hemşire de cevabı duyduktan sonra dönüp San'a "San bey, siz de Wooyoung bey ile girebilirsiniz istiyorsanız." demişti.
San heyecanla bana dönmüştü, neden izin vermeyecektim ki. Gülümseyerek onu onaylamıştım.
"Tamam o zaman babaları sizi alalım, San bey size de ameliyathane önlüğü giydirdikten sonra ameliyathaneye geçebiliriz." demiş San'ı götürmüştü hemşire.
"Wooyoung-ah, sakın panik yapma panik yapılacak bir şey yok." demişti Seonghwa Hyung ama şu an daha çok paniklemiştim nedense.
"Bırak Seonghwa, çocuk daha da panikliyor."
"Ay sus Hongjoong sen mi çocuk çıkardın içinden." Şansıma içeri başka hemşireler gelmiş ve beni almıştı yoksa bu konuşma uzar giderdi.
"Gelinimle birlikte geri gel Wooyoungie." Ameliyathaneye girmeden önce Yunho hyungun bu sözünü duymuştum.
Kramplarım dün başlamıştı ve hastaneye gelmiştik. Ameliyat için biraz beklememiz gerektiğini zamanı gelince bizi ameliyata alacaklarını söylemişlerdi. Şu an kramplarım çok üst düzeye çıkmıştı ama içimde tutuyordum.
"Wooyoung bey, bütün gücünüzle ıkınmanızı istiyorum babamızdan da yardım alabiliriz." Elini uzatmıştı San. Sıkıca tutunmuş ve doktorun söylediklerini uygulamaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Utopia ✔️
أدب الهواةKızının minnacık olan elinden tutmuştu genç bir yandan da sevdiğiyle konuşuyordu "neden" diyordu "neden yaptın bunu bize, neden bıraktın bizi?" Hıçkırıklarını ve ağlamalarını içinde tutmaya çalışıyordu kızı için ancak nafileydi, arkadaşları onu böyl...