21| TURBULENCE

34 3 0
                                    


Bitmişti gerçekten son bulmuştu. Kollarında olduğum adama daha da sarılmıştım.

"Hyung bitti şimdi yani cidden bitti mi?" Demiştim inanamayarak. İki dakika önce Umutlarımı yitirmiştim çatışma ortasında kaldığım için.

"Bitti güzelim, bitti" demişti evim gibi hissettiren omuzlarında nefes aldığım kişi, büyük bir tutkuyla öpmüştüm onu.

"HADİ ARTIK KULAKLIKLARINIZ AÇIK YAHU DUYMAK ZORUNDA DEĞİLİZ BUNLARI TICH TICH!" Demişti Mingi hyung da.

Aklıma Yeosang gelmişti aniden. Gelen rahatlamayla başta unutmuştum arkadaşımı şimdi aklıma geliyordu. Kendime çok kızmıştım.

"Hyung gidelim çabuk Yeosang orda" demiştim San'a. O da benim gibi unutmuş olacak ki söylediklerimle birlikte elimi yaralı omzumda acıtmayacak şekilde tutmuş ve hızlıca arabaya doğru yürütmüştü.

"Yeosang ve Jongho arabayla geçtiler hastaneye." Demişti Seonghwa hyung onlara bakındığımı anlamış olacak ki.

Kafa sallamıştım. Nasıl unuturdum onu. Bunca senelik arkadaşımı. Nasıl koruyamazdım.

"Woo suçlama nolur kendini ne yapabilirdim ki. Hepimiz refahla unuttuk onları sıkıntı yok Jongho diyordu hala nefes alıyor diye. Kan kaybını kaldıramamıştır yorulmuştur üzme kendini güzelim." Demişti Hong hyung bu halimi görünce. Kafa sallamıştım sadece. Araba harekete başlamıştı. Kurtardığımız çocuklarla şirket ilgilenecekti zaten o yüzden biz direkt Jongho ve Yeosang'ın bulunduğu hastaneye gidiyorduk.

5 Sene öncesi

"Wooyoung-ah koş koş yetiş bana." Demişti Yeosang. Yakalayacaktım. Bugünkü antrenmanımız buydu.

Yeosang bir yandan koşuyor bir yandan da kahkaha atıyordu. Normalde ciddiyet isteyen Hong hyung da bize izin vermiş koşturmamızı izliyordu uzaktan. Ardından düşmüştü Yeosang arkasına bakacağım diye.

Acıyla da bağırmıştı tabii ki. Bacağını tutuyordu. Koşturmuştuk hepimiz.

"Yeosang-ah!" Demiştim bağırarak. Normal bir şekilde düşmüştü, normalde bu kadar acıtmamalı gerekirdi.

Can havliyle kıvranıyordu. Seonghwa hyung gelmiş ve eşofmanını bacağına kadar sıyırmıştı. Gördüğüm izle donup kalmıştım.

"Yeosang bu ne?" Demişti Mingi hyung.

"Ş-şey." Demişti bir şey saklıyordu işte ancak acısı çok işlemiş olacak ki bağırmaya da devam ediyordu. "Tamam Yeosang sakin ol kaldırıyorum şimdi seni hareket etme." Demişti Yunho hyung da. Yine saklamıştı benden bir şeyler. Hadi ama en yakın arkadaşı olduğumu düşünüyordum.

Üzgünce takip ediyordum bizim grubu. Revire gelmiştik. Bir süre muayene olmuştu. Çıktığında toplanıyordu ve elinde değnekler vardı.

"Zorlama yeo ben taşırım seni." Demişitim. "Woo tamam sakin ol gidebiliyorum hem bak, birkaç güne düzelecekmiş zaten fizik tedavideye de başlayacağım. Bana böyle davranma." Demişti. Ne yapmıştım ki. Sadece yardımcı olmak istiyordum.

Bir kaç gün geçmişti bunun üzerinden oda arkadaşıydık aynı zamanda ama ne ben onunla konuşuyordum ne de o benimle. İkimiz de bir şeyleri erteliyorduk.

Böyle olmazdı bir grupta olacaksak anlaşmamız gerekiyordu.

"Yeosang"
"Wooyoung"

Aynı anda demiştik. Zaten bu da yetmişti aramızdaki buzları eritmeye. Gülümsemesini görünce üzerine atlamıştım. Özlemiştim arkadaşımı.

Utopia ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin