4. Bölüm
Dünden kalan bazı eşyalarımı katlayıp bazılarını odamda ki dolaba asıp yerleştirirken fazlaca eşyamın olmasını sevmediğim tek zaman bu zamandı. Ama ilk defa evim olduğu için hevesliydim. Ve burada öyle şeyler yapmak istiyordum ki hepsinin aklımdan çıkıp gitmesine korkuyordum.
Bugün iki derse girmiş olsam da biraz yol yorgunuydum ve dinlendikten sonra derslerimi tekrar edecektim.
Yeni eşyalar almayı da düşünmemiştim çünkü zaten evin içindekiler hem tarzıma hitap ediyorlardı hem de kullanılmamış yepisyeni eşyalardı. Ancak odam için ayıcıklar sipariş vermiştim. Küçük dekorları kendim yapmak için fazla heyecanlıydım.
Eşyalarımı yerleştirmem bittiğinde evin ısısını, çizelge yarısını biraz daha geçecek şekilde açmıştım. Sıcağı seviyordum ve sıcaktan asla bunalmıyordum. Ama buraya gelirken İngiltere'nin serin ve sürekli kapalı havasını hiç hesap etmemiştim.
Üstümdeki okuldan geldiğimden beri çıkarmadığım pis eşyalarımı çıkarıp baksırımla birlikte makineye attım ve squadlı kalçalarım için aldığım dantelli iç çamaşırlarımdan birini giydim. Esmer tenime yakışan toz pembe rengindeydi.
Yatağıma boylu boyunca uzanıp komşum olan, ancak hangi dairede oturduğunu henüz bilmediğim Doktor için araştırma yapmak istedim. Ancak ne instagramdan Jeon Jungkook'u bulabildim ne de twitterdan. Hatta belki face'i vardır diye facebook hesabı bile açmıştım ancak yoktu. Bu adam ya fazla dolu biriydi ya da gerçekten teknolojinin umrunda olmadığı sağlıklı kişilerdendi.
Benimde sosyal medya veya teknolojik aletlerle çok alakam yoktu ama kafamı dağıtmak adına eğlenceli seçeneklerdi. Avrupalıların kullandığı mesaj uygulaması olan whatsapp da bile resmi yoktu. Aklıma KakaoTalk geldiğinde zaman kaybetmeden girdim. Sonuçta Koreliydi ve oraya bakmakta mantıklıydı.
Yeni Arkadaşlar
Başta çıkan bu yazı ve hemen altında kaydettiğim adamın profili heyecanla gülmeme neden olurken kendime şaşırıyordum. Yıllarca sadece kendisini ve ailesini seven ben zor zevklerime uygun birini bulmuş gibiydim. Ama nedense çok zor geliyordu. Kim Taehyung ve Jeon Jungkook'u bir araya koyamıyordum bile. İki resmi bir türlü birleştiremiyordum. Ancak karalar bağlamayacaktım, çünkü bu konuda tecrübesizdim. Geleceğimi düşünerek hiçbir zaman böyle aşk işlerine girmemiştim ki zaten beğenmeme hastalığım vardı.
Jeon Jungkook'un da bir açığını görürsem hemen, şu anda ondan hoşlanmayı bırakabileceğimi düşünüyordum. Ama adamın profilinin mükemmeliğinden bile haz alıyordum. Hatta kapak fotoğrafının, mankenlere bile taş çıkaracak cinsten olması, paltosunun altında ki gövdesinin çırılçıplak olması ve altında ki kot pantolonuyla birlikte harika gözüküyordu. Vücudu sımsıkıydı, kaslıydı.
Profil fotoğrafında da telefonunu yüzünde tuttuğu ve sadece kaşlarıyla sarı saçlarının gözüktüğü, üst bedeninin çırılçıplak olduğu bir fotoğraf vardı. Göbeğinden aşağısı zaten gözükmüyordu.
Orta büyüklükteki bir oda olduğunu tahmin ettiğim yerin arka tarafında ise boydan boya cilalı ağaç dolaplar vardı. Dolabın önünde normal bir masa ve ofis sandalyesi vardı. Masanın üstünde siyah kot pantolon, sandalye de ise beyaz önlük vardı. Ve bu resim bana fazlasıyla seksi gelmişti.
Dakikalarca profil fotoğrafına baktım, sindire sindire diğerlerine geçmek istiyordum. Zaten profilinde üç fotoğraf vardı.
Diğerine kaydırdığımda şimdi göreceğim diğer mükemmeliyetle heyecanlanmıştım. Ve heyecanıma da değmişti. Çünkü keten takım elbisesinin içine boğazlı siyah kazağıyla ve her zamanki ciddi bakışlarıyla enfes gözüküyordu. Alt dudağımı dişlediğimde birden telefonumun ekranında beliren isim yatakta hafifçe irkilip zıplamama neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Graduati
FanfictionLaboratuvarda onun sürekli eşinin ben olacağımı söylemişti ama onunla yaptığım hiçbir şey de sağlıklı davranamıyordum ki. İki tüp kan almam gereken kolları, bağlanmaya ihtiyacı olmayacak kadar damarlıydı fakat ellerim ve nefesim titreye titreye, kal...