Sonun Başlangıcıİkinci ve son sınavımın bitmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. Şimdiyse Cambridge yüksek lisans mezunlarının mezuniyetini gerçekleştirmişti. Geçen dönem hamile bir şekilde sonlandırdığım okuluma devam ederken annem yanımdaydı. Bebeğimin bakımını ben iki gün okuldayken annem karşılamıştı. Girdiğimiz iki dersin de üç saat olması nedeniyle, çıkışta çabucak eve gelmiş bebeğimle ilgilenmiştim. Bu, dört aylık süreçte kızım, okul ve derslerim üçlüsü arasında döngüdeydim. Hepsine yetişebilmiştim. Şimdiyse emeklerimin karşılığını ikincilikle alıyordum. Ama bu sefer sinirlenmek, hırslanmak yoktu. Yeterince birinciliğim vardı, şimdi ikinci olmak benim için sorun değildi. Zaten birinci olan Fayette'di.
Yanımda, birincilik belgesini elinde tutarken kocaman gülümseyerek kucağımdaki kızımı aldı. Ve bunu diyecektim evet, geçen dönem hamile bir şekilde okula gelirken bu dönem, mezuniyetimde bebeğim kucağımdaydı, onu getirmiştim.
Hava soğuk olduğu için giydirdiğim beyaz, şişme montundan çok komik ve yenilesi duruyordu. Yanakları o kadar büyüktü ki, yandan bakıldığında ufacık burnunu kapatıyordu ve bu bana kafayı yedirtiyordu. Şimdiyse soğuktan kızaran yanakları ve burnu, ayaklarımı yere vura vura ağlatacaktı. Çok sevimliydi.
Zaten doğduktan sonra hastaneye gittiğimizde 50 cm boyunda, 3 kilo 800 gram ağırlığında bir bebek olduğunu öğrenmem emellerime ulaşmışçasına beni mutlu etmişti.
Şimdiyse kolları, bacakları boğum boğum olan bir bebekti. Bazenleri onu severken dozumu aşıyor, bağıra bağıra sevdiğim için korkuyor ve ağlıyordu. Sonra yine gülüyordum. Tanrı'm, onunla çok mutluydum. Bir de babasını aramıza artık ekleyebilseydim daha mutlu olacaktım. Çünkü artık bir yıl geçmişti ve ben daha fazla beklemek istemiyordum. Geçen sene bu günlerde yıkıntı, döküntü içindeydim. Varlığından haberim olmayan bebeğim karnımdayken içiyor, ağlıyordum. Şimdiyse özlemden yanıp tutuşuyordum.
"Bana bak bebek, kaşlarını çatmayı bırakır mısın? Resim çekiliyoruz!" Arkadaşım, Leo'ya kızarken kahkaha attım. Ama o bebeğimin elinde olan bir durum değildi ki, zaten ben güldüğüm için o da gülmeye başlamıştı.
Birincilik belgesini, kucağında tuttuğu Leo'nun karnına bırakarak bana yaklaştığında bende ikincilik belgemle bütün mezunları çekmek için hazırlanan kameramana baktım ve flaş patladı. Herkesten yüksek sesli çığlıklar yükselirken, kızım da onların sesini bastıracak bir desibelde ağlamaya başladı. O yüzden birden herkes sustuğunda yanaklarım kızardı.
"Şimdi gitmem gerekiyor Fayette. Kore'ye ziyaretimize gel, olur mu?" Arkadaşıma sarıldığımda o da bana sarıldı. Gözlerinin dolduğunu hissedebiliyordum ki ben de farklı değildim.
"Sizde Fransa'ya gelin, kızını, gerçek babası olan benden uzak tutma." Aksanını en belirgin şekilde kullanarak söylediğinde ikimizi tekrar güldürmeye çalışıyordu. Öyle de oldu. Geri çekilip "Sus Fayette." Dedim. "Hayır," dedi. Aramızdaki genel diyologdu.
"Öyle değil mi bebeğim? Senin gerçek baban kim? Benim! Jeon Jungkook'u birlikte ne yapıyoruz?" Sorusunu sorarken kızımın ellerini tutmuş dikkatlice beynini yıkamaya çalışıyordu. "Reddediyoruuuz."
"Kızımın beynini yıkamayı kes." Söylediğimle 'öyle mi' bakışlarını bana çevirdi. Sonra bakışlarını tekrar Leo'ya döndürdü. "Bana bak kızım, çabuk büyü ki seninle bu ayıcığın iyi bir dedikodusunu yapalım. Senin üzerinde ondan çok benim emeklerim olduğuna dair kendisini inandırması gerekiyor, bunu birlikte başaracağız hayatım." Bunları söylerken çok inançlı olması beni oldukça güldürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Graduati
FanfictionLaboratuvarda onun sürekli eşinin ben olacağımı söylemişti ama onunla yaptığım hiçbir şey de sağlıklı davranamıyordum ki. İki tüp kan almam gereken kolları, bağlanmaya ihtiyacı olmayacak kadar damarlıydı fakat ellerim ve nefesim titreye titreye, kal...