5. Bölüm

645 91 6
                                    


5. Bölüm








Mutfaktaki masama oturduğumda telefonumu açmış üçüncü resmi çevirdiğimde burnunun yarısından yukarısı gözüküyor ve bir yatakta yatıyordu. Yatağın kenarında, ayakta duran başka bir yarı çıplak beden daha vardı ve bu beni birden hayal kırıklığına uğratmıştı. İkisinin de yüz ifadesi gülüyordu ama benim kalbimi sıkıyorlarmış gibi hissetmeme neden olmuştu bu fotoğraf. Özellikle de yanında yazan 'Geçmişim, geleceğim" yazısını okumamla gerçekten moralim alt üst olmuştu.

İşte bir nedeni de buydu ki, yıllarca kimseyle uğraşmamıştım. Bakmak istememiştim bile. Çünkü bu aşk değil de kalp rahatsızlığıydı. Belki karşılığını bulduğunda mutlu oluyordun ancak eğer karşılıksızsa da böyle aptal durumlara düşebiliyordun.

Birden kendime şunu sordum, hani hemen unutabileceğin biriydi? O zaman neden böylesine hüzünlü ve çıkmaz yola girmiş, bataklığa saplanmış gibi hissediyorsun?

Neredeyse gözlerim dolacak kadar aptal bir kıvama gelmiştim. Ancak yenilmemeliydim. Otuzlu yaşlarının başında gözüken ve Doktor ünvanını çoktan almış biri olarak elbette hayatına benden önce başlayacaktı. Öğrencisi olarak onu hayal etmem bile saçmaydı.

Telefonumun kilidini kapatıp 'keşke davet etmeden bu fotoğrafı açsaydım' diye düşünürken adımlarımı odama yönlendirdim. Şimdilik boşvermeliydim, beni mutlu edecek şeylere odaklanmalıydım.

Gri eşofmanımın üstüne gri atletimi giydiğimde yakışıklı ve seksi görünüyordum. Erkeksi görünmekten de zevk alıyordum, dış kıyafetlerimin altındaki ince kumaştan da zevk alıyordum. Aynada kendimi görmek bana zevk verirken birden neşem tekrar yerine gelmişti, çünkü öyle olması gerekiyordu. Daha öncede dediğim gibi birkaç gündür tanıdığım ve kendisi hakkında ismi, mesleği dışında bir şey bilmediğim biri bana sadece ufak bir an üzüntü verebilirdi. Şimdi yapmam gereken de hızla mutfağa dönüp sözümü yerine getirmekti. Hem fotoğrafın başka anlamları da olabilirdi, illa sevgilisi olacak diye bir kural yoktu, öyle değil mi?

Ufak ufak koşarak mutfağıma geldiğimde, yeni evimin bir günde oluşturduğum dekorasyonu mutlulukla gülümsememi sağlamıştı. Masa, sandalye ve buzdolabı gibi temel eşyalar zaten evi ilk gördüğümden beri vardı. Benim dekorasyonum, mutfak tezgahında ki; baharatlıklar, kaşıklıklar vb. objelerdi.

Lazanyamın kıymalı içini çoktan hazırlamış borcamıma göre birkaç hamur açıyordum. Bu arada evin çok eksiği olduğu aklıma doluşurken annemin acilen buraya gelmesi gerektiğini sürekli düşünmeden edemiyordum.

Yemeğimin her şeyi istediğim gibi giderken gülümseyerek kirli ellerime aldırış etmeden telefonumdan, yeni çıkan KDA sanal grubunun rastgele bir şarkısını açtım. Bende şarkının sözlerine eşlik edip hamurunu ve iç malzemelerini dizdiğim yemeği, ufak danslarım eşliğinde fırına verdiğimde önceden pişirdiğim browni kekimi fırından alıp soğumaya bıraktım. Daha önce hiç bu kadar zamanı iyi kullanarak bir yemek yapmamıştım. Zaman bile istediğim gibi ilerlerken saat beşi geçiyor, kovalarcasına altıya doğru ilerliyordu.

Eğer bu yemekleri bir hevesle kendime hazırlıyor olsaydım şimdiye bıkardım ama bana göre önemli birine hazırladığım için gayet keyfim yerindeydi. Fotoğraf için kısa bir an oluşan hüzünümse çoktan uçup gitmişti.

Bay Jeon'un gelmesine bir saatten biraz fazla kaldığında iç pilavı yapmaya geçtim. Fazla enerjikliğimden dolayı yorulmuştum. Ama daha brownimin beyaz çikolata karışımlı kreması kalmıştı. Birkaç meyveli süslemesi de vardı. Hem yemeklerimin, sanki aşçı adayı olarak şefe sunacakmışım gibi sunumu için heyecanlıydım, hem de yorulmuştum ve yere boylu boyunca yatmak istiyordum. Ancak telefonumdan Beyoncé'nin Countdown şarkısı yükselince ister istemez kendime geldim.

GraduatiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin