6. Bölüm

636 88 12
                                    


6. Bölüm








Tanrım şu an gerçekten içime sığmayan bir mutluluğun içindeydim, teşekkür ederim.

İçimden bütün şükranlarımı sunarken beş dakika sonra çalan telefonuyla dikkatim ona çekilmiş, şükranlarım sona ermişti.

Bağdaş kurduğu yerden geri çekilip lokmasını hızlıca çiğnedikten sonra daha fazla beklemeden aramasını cevapladı.

"Efendim Yixing?" Duyduğum Çinli ismine karşı içimde bir huzursuzluk oluşurken belli etmemeye çalıştım ve getirdiğim meyve suyunu bardağa dökerken çaktırmadan onları dinlemeye çalıştım. Biraz utanç vericiydi yaptığım ama kendimi alamıyordum.

Konuştuğu kişinin sesi duyulmuyordu ancak kısa süre konuştu. Sonra da "Lái wéidù*" gibi anlamadığım bir şey söyledi. Sanırım çinceydi ve anlamadığım için biraz sinir olmuştum. Ben buradayım diye böyle konuştuğu kesindi.

Karşıdakinin sesi hafif yükseldiğinde Jungkook oturduğu yerde ileri gidip dirseğini sehpaya dayayarak elini alnına götürüp gülümsedi.

"Özür dilerim Yixing, zaten seni bekliyorum. Lütfen şimdi bağırma." Gülerken yalvarır ses tonu gözümden kaçmazken kıskançlık her bir tarafımı kaplamıştı. Kimin nesiydi bu Yixing denilen herif? Ve ben neden böylesine kıskanıyordum?

Kendime de sinirlendiğimde iştahım kaçmıştı resmen, yüzüm zaten çince kelimelerden itibaren düşüktü.

Fazla uzatmadan telefonu kapattığında gülümsemesi hâlâ yüzündeydi. Arayan kişiyle alakalı hiçbir şey sormadan ona bakarken yüzümü düşürmemeye özen gösteriyordum ki bardağıma baktı, bende kendimi açıklama ihtiyacı duydum.

"Siz ne içerdiniz?" Dediğimle "Meyve suyu mu o?" Dediğinde aynı anda konuştuğumuz için gülerek başımı salladım. Ne dengesiz hisler besliyordum öyle?

"Evet en sevdiğim kayısılı meyve suyu." Ona sıra bırakmadan söylediğimde daha çok gülmemek için yanaklarını sıktığı belli oluyordu.

"Ne?" Son harfi uzatarak söylediğimde bu sefer sesli güldü ve "bana yok mu?" Deyince meyve suyu kutusunu sehpanın altından çıkardım. "Benim en sevdiğim, karışık meyve suyu." Söylediğinde, bir sehpaya koyduğu dirseğini destek yaparak yumruğunu yanağına yaslamış gülümseyerek bana bakıyordu. Ve hey... Çok yakışıklı gözüküyordu.

Düşünerek ona baktıktan sonra bir dakika isteyerek hemen buzdolabına koşuşturdum. Şükür ki içecekleri, kızların çikolata sevmesi kadar çok seviyordum.

Ufak, pipetli bir karton kutu bulduğumda bu şekilde götürmek beni utandıracağı için dolaptan bir bardak alıp aynı şekilde koşturarak salona gittim. Tekrar yere oturup bağdaş kurduğumda meyve suyunu ona göstererek güldüm ve o da bana katıldı.

"İçeceklerin her türünden stoğum var." Derken bardağı ortaya koyup karışık meyve suyunu ona dökecektim ki elimden çekip aldı.

"Hayır, buna gerek yok. Gözünde çok ciddi ve korkutucu bir öğretmen falan mıyım?" Diye sorduğunda beklemediğim kesindi. O da bu sırada pipeti ufak kutuya yerleştiriyordu.

"Ne? Bunu nereden çıkardınız ki?"

"Bilmem, geldiğimden beri gerginsin. Buraya öğretmenin olarak gelmedim, üst komşunu davet ettin ve bende o şekilde geldim. Rahat ol lütfen, okulda değiliz." Söylediklerine karşılık ne diyeceğimi bilemeden ona baktım şaşırmış bir ifadeyle, sonra birkaç söz bulmak istedim ama konuşamadığım için sözü tekrar devraldı.

GraduatiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin