4. Bölüm

138 12 9
                                    

"Acaba nasıl yapıcam ben bunu? Sen herhalde beni profesyonel bir doktor sanıyorsun."

"Bilmem belkide."

Sırıttı.

"Şu halinde bile ne kadar gevşek olduğunun farkında mısın?" gözlerimi devirmiştim.

"Neyse kızım git işte sen ne duruyorsun hala burda?" gözlerime anlamsızca baktı.

"Sen harbiden piskopatsın ya! Şu halinde şu durumunda sana yardım etmeye çalışıyorum sen git diyorsun! Cidden inanılmazsın." aşırı sinirlenmiştim ama asla yanından ona yardım etmeden gitmeyeceğimi anlamış olmalıki bir of çekip başıyla onayladı.

"Bak kızım, ben böyle iyiyim bırak işte beni. Bu küvetin içinde can çekişip öleyim?"

"Yok, yok sen harbiden manyaksın!" bunu baya bağırarak söylemiş olmalıyım ki, neye uğradığını şaşırmış bir şekilde bana baktı.

"Sakin mi olsan acaba?"

"Gayette sakinim ben! Her neyse bak şimdi ambulansı armıcam ama sana bu şekide nasıl yardım edicem bir söyler misin?"

Gözlerimin içine sıkıca baktı.

"Yanımda olsan yeter güzelim"

Göz kırptı.

Kafamı onaylarcasına salladım. Çağrı'yı küvetten çıkartmaya çalıştım. Ama baya zorlanmıştım. Napmam gerek hiç bir fikrim yoktu. Ama tek isteğim sağ sağlim bu gecenin bitmesiydi. Ben kendi kendime derince düşünürken gelen ani sesle irkildim.

"Z-Zeyno! Kol- kolum acıdı! Dikkatli olsana kızım!"

"H-ha şey.. Pardon, dalmışım. Ne bağrıyorsun be!"

"İyi bağırmayız sayın Juliet'e"

Sırıttı.

"Bencede bağırmassan iyi olur Romeo! Çünkü Juliet bu durumda olup olmadığına bakmadan canını yakabilir." istemsizce gülümsemiştim.

"Bağırmam bende Juliet'ime o zaman. "

Göz kırptı.

Küvetten onu bir şekilde çıkarmayı başarmıştım. Şimdi ise ona nasıl yardım edebileceğimdi. Aklıma hep dizilerde, kitaplarda okuduğum birşey gelmişti. Beyaz bir havlu ile yarasını sarsam belkide bana zaman kazandırabilirdi. Hemen lavobanın karşısındaki dolaba ilerledim. Temiz bir havlu alıp yarasını sarmaya başladım o ise beni izliyordu bunu fark edebiliyordum. Ama hiç bir şekilde gözlerine bakmadım. Hiçbirşey düşünmeden, herkesi sallayıp, s!kine bile takmadan ölmeye çalışmıştı! Birde yetmezmiş gibi, dalga geçiyordu bu durum ile harbiden manyak olmalıydı! Tüm kızlar da ne buluyorsa bu çocuktan anlamıyorum.

"Ya merak ediyorum. Yani önce hap içtin yetmedi belki ölmem die artı kollarını kestin oda olmadı bari küvette kendimi boğarım mı dedin?"

Kahkaha attı.

"Belkide."

Gözlerimi devirmiştim.

"Ee bu arada bu kollarımı sardıktan sonra gidiyor musun?"

"Sence?"

"Evet.."

"No! Bu sefer bilemedin Romeo! Gitmiyorsun olucaktı.."

Yüzü gülmüştü.

"O zaman Juliet benim ölümümü gözleri ile görmek istiyor sanırım?"

"Ya bak ya! 2dk Düzgün konuşamaz mısın olum sen?"

"Hmm bilmem?"

"Ne biliyorsun acaba cidden merak ediyorum. "

"Neyi bilmediğimi biliyorum mesela. "

"Aman çok birşeymiş maşaallah. Alkışlamak lazım hatta!" sırıttım.

"Üstümü değiştiricek misin?"

Yutkundum.

"Evet. Seni bu halin ile partiden çıkarırsam büyük ihtimal magazinlerde başlık olarak yazılırız. 'Şok, şok, şok dünya ünlüsü Çağrı Koçak intihar etmeye çalıştı! Ve onu hiç tanımayan bir kız ona yardım etti!' aman ne güzel dimi artık teyzelerede dedikodu vermiş oluruz. " Kahkaha attım.

"Aslında kulağı hoş geliyor Juliet."

Sırıttı.

"Ya ya ne demmessin! Çok hoş."

"Evet."

"Burda bekle sana temiz giysiler getiricem. Aman birde kendini camdan aşşağı atmada birde onunla uğraşmayalım. "

Kahkaha attı.

"Atmam atmam merak etme Juliet."

"İyi madem."

Lavobayı araken yatak odasını görmüştüm en azından. Bu sefer işim kolaydı. Odaya girdikten sonra biraz göz gezdirdim. Şom ağızlı olduğumu bir kez daha kanıtlamıştım. Aman ne kolaymış Zeynep bul bakalım bulabilirsen! Bu kadar giysi ve fotoraf neden yerlerdeydi ki!? Rasegele elime geçirdiğim pantolon ve gömleği elime alıp odanın ışığını kapatıp çıkmıştım.
Çağrı'nın yanına geldiğimde baya sevinmiş gibi bana bakıyordu.

"Hoşgeldin.. Bir an beni bırakıp gittin die korktum.."

"Hoşbuldum. Seni bu halde bırakıp gidemezdim emin olabilirsin.."

Sevinmişti. Kollarının kesik olması sanki onun hiç umrunda deildi..

"Acıyor mu?"

"Ney acıyor mu?"

Kolunu işaret ederek.

"Kolun.. Acıyor mu?"

"Yokluğun kadar değil.."

Gülümsemiştim. Ama acıdığını biliyordum. Elimde ki giysileri Çağrıya giydirebilmek için yere eğildim. Elimdeki pantolonunu üstüne giydirirken..

"Boxer mı çıkartmayacak mısın?"

Sırıttı. Ayağına vurmuştum.

"Hayır!"

"Ama hasta olurum?" sırıtıyordu.

"İnan senin şu anda poponun üşümesi umrumda değil. Daha fazla devam edersen o boxer ile dışarı çıkıcaksın hazır ol!"

"Tamam be."

"Aferin o zaman."

"Aferim bana." sırıttı.

Üstünü giydirdikten sonra onun kalkmasına yardım ettim. Bu partiden bir şekilde çıkmamız gerekiyordu. Ama nasıl? Yürümeye başlarken..

"Hayır! Çağrı! Çağrı iyi misin? Cevap ver lütfen."

"Z-Zeyn-"

"Efendim! Çağrı iyi misin? Cevap ver nolur! Hayır ölemessin nolur cevap ver birşey de!"

Bayıldı mı? Noldu bir anda buna yere yığıldı hayır gözlerimin önünde ölemezsin! Ölmemelisin! Hayır..

_________________________________________

Çağrı'ya ne oldu?

Partiden sağa sağlim çıkabilecekler mi?

Silinmez Leke Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin