9.Bölüm

90 16 5
                                    

Yaklaşık yarım saat geçmiş, biz ne yapacağız kafası ile yerimizde oturmuş, kara kara düşünüyorduk. İkimizinde aklında olan cevapsız tek soru;

Biz ölücek miydik?

Bu lanet okulda en başta hiçbirşeyin düzende olmadığını hissetmiştim. Bir dakika peki Çağrı? Okul babasınındı sonuçta. İlla ki bir çıkış olmalıydı.

"Çağrı?"

"Güzelim?"

"Bu okulun başka bir çıkışı yok mu?"

"Aslında.."

"Evet?"

"Bir çıkış var ama.."

"Uzatmasana, dinliyorum?"

"2 yıl önce orada 2 ölü bulundu. O olaydan sonra o kapı mühürlendi, ve birdaha asla kimse gitmedi oraya. Gitnekte zaten yasaktı."

Ne yani 2  yıl önce bu okulda 2 tane ölü insan bulundu ve ona rağmen bu okul hala devam mı ediyor? Saçmalık!

"Herşeye rağmen bu okul hala devam mı ediyor yani? Doğru mu duydum?"

"Ahahahhaha."

Mal mı bu çocuk düzgünce soru sordum ne diye gülüyor?

"Ne gülüyorsun amına koyım?"

"Harbiden korkaksın sen."

Bu durumda bile hala şaka derdinde mi?

Gerçi ne bekkiyorum intihar ederken iyiyim diyip boktan espiriler yapan bir insandan?

"Sen gerçekten iyi değilsin. Karşımızda bir cesed var bir çözüm bulmaya çalışıyorum şu lanet yerden çıkalım diye hele de bir piskopat ile aynı yerdeyken, sen hala espiri derdindesin cidden güvenimi sarsıyorsun."

Çok mu duygusal yanıtladım?

Ayağa kalkıp gidicekken kolumdan tuttu.

"Dur, gitme. Özür dilerim."

"Sana artık güvenmem için hiçbir sebep yok. Zaten yoktu."

Sustu.

Tuttuğu kolumu çekiştirip hiçbirşey düşünmeden öylece oradan gittim.
Rasgele bir sınıfa girdim ve sıranın birine oturdum. Bu kocaman okulda kapalı kalmış hiç tanımadığım bir sınıfta oturuyordum.

Korkuyor muydum?
Hayır.
Üzülüyor muydum?
Hayır.
Güveniyor muydum?
Aksine nefret ediyordum.
Niye mi?
Sadece kabullenmiştim.
Sadece alışmıştım.

Aklıma geldikçe deliricektim. Nasıl Mavi ölmüştü? İşte bunu hiçbir şekilde kabullenmiyordum. Onun acı çığlıkları sürekli kulağımda yankılanıyordu. En kötüsü de ona zamanında aptal korkum yüzünden yetişememiş olmamdı.

...
Hava yağmaya başlamıştı. Ben ise kim bilir kaç saattir bu sınıfta öylece oturmaya devam ediyordum.

Bir ruh hastası ile aynı okuldaydık. Aman ne harika!

Şimşekler çakmaya devam ettikçe, etraf kısa bir süre ışıldayıp ardından hemen o zifire karanlığa geri dönüyordum.

Korkma Zeynep, karanlıktan korkmuyorsun.

Belki korkmuyordum ama endişeleniyordum. Bu endişem ise kendim için değil, arkadaşlarım içindi. Evet belki kim olduklarını bilmiyordum, ama eğer gerçekten arkadaşlarım ise ölmelerini de istemiyordum. Arkadaşlarımın pek fanatiği değildim belki ama onların ölmesini isteyecek kadarda cani değildim yani. Her neyse ben buradan nasıl kurtulucaktım?

Silinmez Leke Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin