2.Bölüm

154 13 0
                                    

"Tamam dinliyorum. Ne anlatıcaksan ya da anlatıcaksanız çabuk olun! Daha fazla size katlanabileceğimi
sanmıyorum." O nefesini derince çekip konuşmaya başlamıştı.

"Eğer bu okulda kalmaya devam etmek istiyorsan bazı şeylere de katlanıcaksın demektir güzelim." göz kırptı.

"N-na nasıl yani? Bir dakika bir dakika siz piskopat felansınız sanırım?" ufak bir kahkaha attım.

"Hm oda güzelmiş yok ama daha fazlası."sırıtıyırdu.

"Kendinize eğlenecek bir oyuncak arıyorsanız o bende yok. Başka bir şey yoksa?.." ayağa kalkmıştım.

"Var. Seni sadece uyarıyorum. Dikkatli olsan iyi edersin." bunu söylerken gayet ciddiydi.

"Aksiyon severim." birazcık bile olsa korksamda belli etmemem gerektiği konusunda nettim.

"Ben dünden hazırım zaten diyorsun yani eh iyi güzel."

"O şekilde dediğimi hatırlamıyorum. Ama ne kadar net olduğumu anladıysan baya zeki olmalısın." salakça ufak bir kahkaha daha attım. Ama o gayet dediklerinde ciddiydi.

"Sen fazla kendinden emin gibisin."

Sustum.

"Baya hemde. Ama sanki birşey, birşey var-" o sanki birşeyler ima edermiş gibi konuşurken ben son cümlemi söyleyip sınıftan çıkmaya hazırdım.

"Seni o salak ve gereksiz düşüncelerin ile baş başa bırakıyorum." tam gidecekken kolumdan tutup kulağıma bir şeyler fısıldadı.

"Dikkatli ol."

Sınıftan çıktım.

2 Gün Sonra
Yine her sabah ki gibi okuluma gidiyordum. 2 gündür kafamda hep aynı şeyler yankılanıp duruyordu. 'Dikkatli ol' hep hep hep... Neye dikkat edicektim? Of of. Tabi bu 2 süre zarfında o Çağrı denen ve yanındaki Berk dediği çocukla her zaman karşılaşsam kaçıyordum. Muhattap bile olmak istemiyordum çünkü.. Evet Mavi ve Duru ile artık kardeş denecek kadar yakındık. Bilmiyorum. Belki çok zaman olmadı ama kardeş diyebilecek kadar yakındık. Ya da ben öyle düşünüyordum. Veya öyle olmasını..
Okuluma varıp yine sıramın başını almıştım. Sabah ilk ders zili çalmıştı bile.

"Evet çocuklar bugünki konumuz dostluk. Dostluk sizce nedir?"

"Hocam bence dostluk iki yakın arkadaşın arkadaşlıktan daha öte olduğudur." Hazalın sorusu ile tüm gözler ona bakarken, gözler Cemreye çoktan dönmüştü.

"Dostluk kavramı bir insanın normal bir arkadaşına anlatamadığı tüm dertleri ona anlatıp onun da dostlarını dostları gibi görüp abisini abisi ablasını ablası gibi gördüğüdür." derken söze ben atıldım.

"Senin ki dostluk değil kardeşliktir. Dostluk daha küçüğüdür. Yanlış anlaman garip.." derken gözler bana çevrildi.

"Evet bu konuyu daha sonra tartışmaya devam edicez." kitaplarını toplayıp sınıftan çıkmıştı.
...
Lavobaya giderken erkekler tuvaketinden duyulan seslere istemsizce de olsa kulak misafiri olmuştum. Ağzım açık dinliyordum.

"Ege bu akşam bir yerlere gitsek mi kafa dağıtmaya felan?"

"Olur bro Ece ve Yasemini de çağırızız."

"Başımız yine belaya girmesin kızlar ya öterse yine."

"Biz mi zorla tutuyoz gelin bizle içip yatın die!"

"O da doğru. Eğlenek o zaman."

"Tamamdır. Ben hemen ayarlayayım yine aynı mekan dimi?"

"Yok lan eve çağır sen." artık sadece Çağrı ve Berkin değil resmen okuldaki herkesin piskopat olabileceği konusunda şüpheliydim. Bunları duyarken bile midem bulanmıştı. Daha fazla beklemeden lavobaya doğru ilerledim. Kısa bir süre sonra lavobadaki kızların akşam için olan partileri konuştuklarını duydum.

"Ee sen ne giyiceksin?"

"Ay ay valla dünden beri tüm mağazaları gezdiğime yemin edebilirim."

"Valla bende. Sonuçta bu her sene olan partilerden bir tanesi. Ve Çağrı Koçakın! En güzellerini giymemiz gerek!"

"Of of evet!"

"Ş-şey ben yeniyim de bu neyin partisi? Yani herkes bunu konuşuyorda, sadece merak." ben araya girmiştim. Artık gerçekten merak ediyordum. Herkesin dilinden düşmeyen bu parti neyin nesiydi?

"Bu her sene yapılan, okul açıldığında başlangıç ve okullar kapanınca olan bir parti ve bu partiyi Çağrı Koçak veriyor."

"Ve ayrıca herkes davetli yani bu kolejde okuyan herkes. Of bu yıl son yılı ve bu geçirdiğimiz son güzel parti ve okul yılları olabilir!" derken ikiside konuşarak lavobadaki çıkmışlardı. Tabi bende ellerimi yıkayıp sınıftan çıkmıştım. Yurda doğru yürümeye başladım. Evim baya uzak olduğundan annemlere de söyleyerek yurda kayıt olmuştum. En büyük şansım ise Mavi ve Duru da o yurtta kalıyordu.

"Duru sen bu akşam gelicek misin?"

"Ay hiç kaçırır mıyım bayb." anlaşılan onlarda partiyi konuşuyorlardı. Hemen bana dönüp sordular.

"Zeyno sen de gelicek misin?"

"Ay mutlaka gelmelisin bayb bu parti kaçmaz benden demesi." gülüyordu.

"Yok. Ben sevmem öyle şeyleri. Hem ders çalışıcam." dediğim anda suratlarını aynı çikolatasını vermemiş çocuklar gibi buruşturdular.

"Ya saçmalama Zeyno! Ya lütfen gel!"

"Hadi sensiz olmaz!"

"Hayır gelmek istemiyorum. Hem o Çağrı Koçak dediğiniz bizim sınıfta ki olan mı?"

"Evet." o gün kü söyledikleri gelmişti bir anda bir an Mavi ve Duru'yu unutmuştum.

"Bir sorun mu oldu?"

"Ha yok. Siz eğlenin kızlar.."

"Peki.."

"Peki.." onları kırmış olmam beni üzmüştü. Onlar partilerine deli gibi hazırlanıp gitmişken. Ben ise yatağıma uzanmış kitabımı okuyordum. Ama aklım onlardaydı. Telefonuma gelen mesaj ile yüzümün sebepsizce gülümsediğini farkettim.

Kızçeler Adlı Gruptan 2 yeni mesajınız var.

Mavi "Zeynepp!! Hala geç değil! Hem eve sarhoş gelirken bizi tutucak birine ihtiyacımız olucak."

Duru "Bayb belki sarhoş olucak kadar içmem ama yolda benim ingilizcemden sıkılıp bir Zeynep olmadan gidemiyorum. Konumu sana atıcaz hadi.

Israrlarına dayanamayıp artık gitme kararı almıştım. Tamam kabul 1 saat belki durabilirdim. Ama fazlasına hayır! Altıma rasgele giydiğim siyah eşortman ve üstüme göbek deliğimin birazcık üstünde olan beyaz askılı bir krop ve beni soğuktan koruyacağını düşündüğüm siyah ince bir ceket ile elime telefonumu alıp bir taksi çevirip hemen attıkları adrese doğru gitmeye başlamıştım.

_________________________________________

Parti gecesinde neler olucak?

Neden herkes Çağrı Koçağı önemsiyordu?

Duru ve Mavi'nin dostluğu nasıl devam edicek?


Silinmez Leke Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin