Oy vermeyi ⭐️ ve yorum yapmayı 💬 unutmayın!
Herkes emeklerinin karşılığını almayı hakeder.-
Hyunjin sinirlenmişti. Bunu hafif hafif burnuma gelmeye başlayan şekerli kokudan anlamıştım."Ne saçmalıyorsun Minho."dedi Hyunjin.
Hemen aynaya dönüp suratıma baktım. Ellerimle göz altlarımdaki fondöten i biraz daha dağıttım ve Minho hyung a geri döndüm."Bak hyung sen bizi-."
Lafımı keserek konuşmaya başladı.
"Hayır Jisung yanlış anlamadım."dedi ve gitti. Resmen lafı ağzıma tıkmıştı. Sinirimi bir süre içime gömmeye karar verdim.
10-20 dk sonra Hyunjin artık yemeğe inmemiz gerektiğini söyleyince onunla birlikte yemeğe inmiştik.
Minho hyung un yanındaki yerime oturmuştum ve Hyunjin de babamın yanındaki koltuğa oturmuştu. Yani Minho hyungun karşısına.
Birbirlerine bakmıyorlardı. Sadece tabaklarıyla ilgilenip yemek yiyorlardı.
"Günaydın Jisung. Dün aniden masadan kalktığım için üzgünüm. Sana ve yetimhanedeki diğer çocuklara yapılan şeyi onlara ödeteceğim merak etme."
Hyejin annenin sözleriyle bakışlarımı gergin ikiliden çekip Hyejin anneye bakmaya başlamıştım. Yüzüne burukça gülümsedim."Şey- ben hiçbir şey anlamadım Hyejin anne.."dedim. Çünkü hâlâ anlamamıştım. Zehir neydi? Niye bizi zehirlesinlerdi ki? Vesaire vesaire..
Bana gülümseyerek baktı.
"Şöyle söyleyeyim."dedi ve duraksadı. Suyundan bir yudum aldı. Ya söylesene ne bekliyorsun!
"Sen baskın bir omegasın fakat feromonlarını ve seni baskılamışlar. Daha doğrusu yetimhanedeki çoğu çocuğu. Zehir olayı ise-."
Dedi ve durdu. Korkutuyordu beni.
"Jisung.. seni ve diğerlerini öldürüp sizden kurtulmayı planlıyorlar."
Bön bön suratına bakmaya devam etmiştim. Ne saçmalıyordu böyle?
Bir süre bakıştıktan sonra ciddiyetini hâlâ bozmadığı için ciddi olduğunu anlamıştım. O zaman Taese-
Hayır olamaz.Gözlerim doluyordu. Ve ben belli olsun istemiyordum. Ayağa kalkıp sandalyemi hafifçe geriye ittirmiştim. Sandalyenin ayaklarının mermerde çıkardığı ses kulaklarımı cırmalamıştı. Ve sadece benim değil masadakilerin de kulağını cırmalamıştı belli ki. Çünkü hepsi bana dönmüşlerdi.
Hyejin anneye doğru yavaşça eğilip
"İzninizle."dedim. Bu sırada Hyunjin de kalkacak gibi oldu ama babam onu geri yerine oturtmuştu.Büyük adımlarla yürüyerek yukarı çıktım. Amacım tuvalete girip bir süre sessizce ağlamaktı.
Ama ayağıma sürtünen yumuşaklık buna engel olmuştu.
Dün akşamki kediydi bu. Aslında adını bilmiyordum ama tasmasında yazıyordu. Yani Doriydi işte. Benden ilgi mi istiyordu?
Yere eğildim ve suratını avuçlarım arasına aldım.
"Çok tatlısın ama şu anda işlerim var."
Dedim ve ayağa kalkmaya yeltendim.
Fakat üzerime iki kedi daha geldiğinden bu pek mümkün olmamıştı.Hafifçe popomun üzerine düşmüştüm. Yerde oturuyordum artık ve kediler de üstümdeydi. Tam da zamanıydı gerçekten.
Tasmasında Soonie yazan, pürüzlü diliyle suratımı yalamaya başladığında huylanıp gülümsemiştim. İçimdeki halime karşıt bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Kardeş [Minsung] (Omegaverse)
Fanfiction{liva}Jisung yetimhanede büyümüş ailesini asla tanımamış bir çocuktu. 14 sene önce yetimhanenin kapısının önünde bir notla bulunmuştu. Tam evlat edinilme konusundaki ümidini yitirdiği sıralarda Kore'nin önde gelenlerinden olan "Lee"ailesi onu evlat...