Hyunin'im de Hyunin'im<3
-
"Hoş geldin Jisung." dedi sırıtarak.
Geriye doğru adım attım ve başımı kaldırarak eve baktım. Daha sonra tekrar ona bakarak "Burası Yuna noonanın değil miydi?" dedim. Kafasını aşağı yukarı salladı. "Sana anlatacaklarım var ama bunları burada dinlemek istemezsin herhalde." dedi gülümsemeye devam ederek. Başımı aşağı yukarı sallayıp onu onayladım ve içeri girmek için ayakkabılarımı çıkarmaya başladım. Kangjae hyung ayakkabımdaki elimi tutarak çekti ve konuşmaya başladı. "Hayır, ayakkabılarını çıkarmana gerek yok. Zaten taşınıyoruz bu yüzden ev baya pis." Anlamadığımı belli eden gözlerimle ona baktığımda gülümsemesini büyüttü ve tekrar konuşmaya başladı. "Anlatacağım."
.
Yarım saattir falan buradayım, Kangjae hyung bana kahve yaptı. Şu anda koltukta dört kişi oturmuş, kahvelerimizi yudumluyoruz.
Kahvemi masaya koyarak konuşmaya başladım. "Evet kim anlatıyor?" Seojun gülerek konuşmaya başladı. "Ben anlatırım isterseniz." dedi ve ikiliye baktı. Onlar da onaylayınca Seojun hyung konuşmaya başladı. "Biz on sekiz yaşını geçtik biliyorsun, on sekiz yaşını geçen herkes gibi yetimhaneden atıldık. İyi ki de atılmışız çünkü biz atıldıktan birkaç ay sonra yatimhane kapatıldı. Bizi evlat edinen birisi olmadığı için Yuna ya söyledik. O da ailesinden izin alıp bu eve çıktı. Biz de onunla kalıyoruz. Bir yandan okuyup bir yandan da part time işte çalışıyoruz. Bu evi bu şekilde geçindiriyorduk. Ama artık bir ev bulduk. Biz o eve taşınacağız ve Yuna da ailesinin yanına yerleşecek. Bu şekilde."
Kahvemi tekrar masadan aldım ve ellerimin arasına sıkıştırıp ısındım. "Anladım." dedim başımı aşağı yukarı sallarken.
"Sen neden gelmiştin?"
Yuna noonanın sorusuyla ona döndüm. Gözlerim dolmaya başladığında içimden bir küfür savurdum. "Şey. Ailemle tartıştık da..." dedim ve durdum.
"Aah- şu televizyondaki olay mı? Bu arada gerçek mi o Jisung?" Kangjae hyung bunu dediğinde göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Galiba gerçekten ilgiye ihtiyacım vardı. Evet bir ailem vardı. Eskiden beni sevdiklerini düşünürdüm - ki artık onu da düşünemiyorum - ama bana hiç ilgi göstermezlerdi. Ah pardon Seonae olayında baya ilgilenmişlerdi. Ama onun da itibarları için olduğunu fark ettim.
Ağladığımı saklamaya çalışırken ağzımdan kaçırdığım hıçkırık yüzünden kendimi ele vermiştim. Yine içimden bir küfür savururken başımda bir el hissettim. Seojun hyungun eliydi. Beni göğsüne doğru çekti ve orada saatlerce ağladım.
Sabaha kadar...
.
-Jeongin
"Uyağmn!"
"5 de ke daha vermhm."
"Hyunjin ayağını ağzımdan çeksenee!"
Yatakta bir oraya bir buraya kıvrılırken kalın ve uykulu ses tonlarımızla birbirimizle konuşuyorduk. 7'de uyumuştuk ve şimdi saat 8:30'du. Gözlerimi açmaya çalışıyordum ama bu, ponylere inanan birini, onların gerçek olmadığına inandırmaktan daha zordu.
"Hyun."
"Hmhhm."
"Ayağını ağzımdan çek."
"Çkmessem nlr?"
Bakın. Artık suçlu ben değilim. Ben söyledim mi? Söyledim. Uyardım mı? Uyarmadım. Ama olsun, o ne olacağını az biraz biliyordur zaten.
"AAHH!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Kardeş [Minsung] (Omegaverse)
Fanfiction{liva}Jisung yetimhanede büyümüş ailesini asla tanımamış bir çocuktu. 14 sene önce yetimhanenin kapısının önünde bir notla bulunmuştu. Tam evlat edinilme konusundaki ümidini yitirdiği sıralarda Kore'nin önde gelenlerinden olan "Lee"ailesi onu evlat...