Eğer bölüm atmak için sınırı aşmanızı bekleseydim yeni bölümü rüyamızda bile göremezdik. O yüzden dayanamadım. :/
Kıyamıyorum size lanet olsun
kxjdkfjdlhfeOy sınırı: 20
Yorum sınırı: 150(Hadi yine iyisiniz)
-"Ama ben senden ayrılmak istemiyorum ki Jisung. Zaten seneler sonra bir araya gelmişiz. Birlikte gezelim işte." Felix sabahtandır bu şekilde yalvarıyordu. Ama benim eve gitmem lazımdı yoksa birazdan çok zor duruma düşeceketim. İlaçlarımı almıştım fakat iyi hissetmiyordum. Kendimi riske atmak istemiyordum.
"Felix, bundan sonra hep birlikteyiz zaten. Yapma böyle."dedim. Onu kırmak içimden gelmiyordu.
"Tamam, daha çok rahatsız etmeyeceğim ama Minho hyung sana bir şeyler söylerse bana söyle olur mu?"dedi.
"Tabi ki söylerim."dedim ve arabaya, daha doğrusu uzun arabaya, doğru yürümeye başladım.
Açıkçası içimden eve gitmek gelmiyordu. Minho hyung un kızmasından mı korkuyordum bilmiyorum ama içimde bir sıkıntı vardı işte.
Arabanın arka kapısını açtım. Minho hyung arkaya oturmuştu bu sefer. Ve Hwanglar yoktu. Tam da yok olmanın zamanı ya zaten.
Bir süre mal mal dışarıda dikilmiş olmalıyım ki Minho hyung "Ne bakıyorsun, otursana."dedi. Sesi sakin çıkmıştı. Suratının aksine.
Çantamı sırtımdan çıkararak ortamıza koydum.
Uzun araba ilerlemeye başladığında ortam gerici bir hâl almıştı.
"Neden?"dedi. Sesi yine sakin çıkmıştı.
Bakışlarımı ona çevirdim.
"Ne neden?"dedim. Umarım bu sorumla sinirlenmezdi.
"Sence?"dedi. Bu sırada sesi sinirli çıkmıştı.
Başımı yere eğdim. Neden sinirli olduğunu biliyordum çünkü. Yapma dediği bir şeyi yapmıştım. Tam bir aptalım.
Bir süre o şekilde durduktan sonra ani bir hareketle çenemden tutup başımı kaldırmıştı. Boynum o kadar hızlı dönmüştü ki ağrıyı bütün vücudumda hissetmiştim.
"Yapma dediğim şeyleri yapma cesaretini nerden buluyorsun?"
Sesi yüksekti ve irkilmiştim."Bak ben bir anlığına unutmuştum, gerçekten yanlışlıkla oldu, özür-."
"Dileme!" Ben konuşurken sözümü kesip bağırdığında yine irkilmiştim. Sonra çenemdeki elin sert tutuşuna direnerek yüzümü yere doğru çevirdim. Ve çantam hâlâ aramızdayken kapı kenarına yaklaştım. Gözümde tutamadığım yaşların dökülmesine izin verdim.
Birkaç yerde durup bir şeyler almışlardı. Bense hâlâ kenarda sessizce ağlıyordum. Eminim ki fark etmemişlerdi bile.
Kapılar tekrar açıldığında Minho hyung ve şoför hyung içeri girmişlerdi. Yine bir şeyler almışlardı. Neden bu kadar çok şey aldıklarını anlamıyordum. Kabile mi doyuracaktık?
Bir şeyler almayı kestiklerinde hızlı bir şekilde eve yaklaşmıştık.
"Kes!"diye bağırdı Minho hyung. Kime söylediğini bilmiyordum ve ağladığımı görse dalga geçebilecek bir kapasiteye sahipti. Bu yüzden kafamı kaldırmadım.
"Sana diyorum Jisung! Ağlamayı kes! Eve varmak üzereyiz."dediğinde bana dediğini anlamıştım sonunda. Kafamı yavaşça kaldırıp ona baktım. Ona bakmamla bakışlarını üzerime kitlemişti. Hangi duyguyla baktığı belli değildi.
Kafamı aşağı yukarı sallayıp başımı yine yere eğdim ve bu sefer ellerimle gözlerimi silip göz yaşlarımı kurutmaya çalıştım. Düşünüyorum da, gereksiz abartılı bir tepki mi vermiştim acaba?
Ağlamamı gerektiren neydi?
Minho hyungun söyledikleri neden ağrıma gitmişti?
Neden onun yapma demesine rağmen arkadaşlarıyla yakınlaşmıştım?
Aslında cevapları basitti.
Abim bana bağırmıştı. Senelerdir bir abim olmasını istemiştim. Ve bu yüzden bu bana ağır gelmişti. Bu da ağlamama neden olmuştu.Minho hyung un bağırması zoruma gitti, çünkü senelerdir istediğim abim oydu.
O istememesine rağmen arkadaşlarıyla yakınlaşmıştım çünkü- çünkü..
Bilmiyorum.
Neden yakınlaşmıştım ki?
Aslında sadece Felixle tekrardan yüz yüze konuşmak istemiştim. Senelerdir arkadaşımdı çünkü. En sevdiğim arkadaşımdı hem de. Bu suç muydu?
Jeongin in onların arkadaşı olduğunu bilseydim Yejiyle anlaşır ve yanına bile oturmazdım.
Suç benim miydi?
Onun diğer arkadaşları beni masaya davet edip konuşmaya zorlamışlardı.
Şuç onun arkadaşlarınındı.
Bir süre düşündükten sonra fark ettim. Neden bir suçlu arıyordum ki? Suçlu olan ve her şeyi abartan kişi karşımdaydı.
"İn arabadan."dedi Minho hyung. Kafamı kaldırıp düşüncelerimden sıyrıldığımda eve geldiğimizi fark ettim.
Yardımcılar eşyaları eve taşımışlardı. Ve biz de eve geçmiştik. Eve girdiğimde karşıda bulunan aynaya baktım. Ağladığım belli oluyor mu diye. Gerçi ben bir profesyoneldim. Yetimhanede bazı geceler sabaha kadar ağlar, sabah da hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam ederdim. Kimse de bir şey fark etmezdi.
Hyejin annenin sesini duyduğumda bakışlarımı aynadan çekip mutfağa yönelttim.
"Hoş geldiniz çocuklar!"dedi. Gülümseyerek karşılık verdim.
Minho hyung ise bana bakıyordu. Ne düşündüğünü anlamak çok zordu.-Minho
Annem içeriden bağırarak sevinçle geldiğinde ikimiz de ona bakmıştık. Sonra Jisung a baktım, gülüyordu. Duygularını saklamakta çok iyiydi ve sanki dakikalardır ağlayan o değilmiş gibi davranıyordu. Bu benim ona olan nefretimin artmasına neden olmuştu. Hiçbir şey olmamış gibi davranabilmesi, hoşuma gitmemişti.
"Hoş geldiniz çocuklar!"demişti annem. Jisung a çok kolay alışmışlardı. Bu benim garibime gidiyordu. Nasıl bu kadar kolay alışabilirlerdi ki. O bir yabancıydı.
"Hemen gidip üzerinize güzel şeyler giyin. Akşam değerli misafirlerimiz var."
-
Oy ve yorumun bir önemi olmadığını fark ettim.Hikayemi beğenip yeni bölüm isteyenler olduğunu bilmek bana yeter :)
Seviliyorsunuzz!
🌸
![](https://img.wattpad.com/cover/341854944-288-k253775.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Kardeş [Minsung] (Omegaverse)
Fiksi Penggemar{liva}Jisung yetimhanede büyümüş ailesini asla tanımamış bir çocuktu. 14 sene önce yetimhanenin kapısının önünde bir notla bulunmuştu. Tam evlat edinilme konusundaki ümidini yitirdiği sıralarda Kore'nin önde gelenlerinden olan "Lee"ailesi onu evlat...