-Jeongin
Haberi duyduğumuzdan beri ağlayan Felix i sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da diğer tarafımda oturan Hyunjin in saçını okşuyordum.
Felix sürekli "Özür bile dileyemedim." deyip duruyordu. Ona "Jisung çıkınca özür dilersin." diyordum ama beni susturup isyan etmeye ve ağlamaya devam ediyordu. Elimi Hyunjin in saçlarından çekip Felix in saçlarına koyuyordum ve sakinleşmesi için saçlarını okşamaya başlıyordum, ama bu sefer de Hyunjin ağlamaya başlıyordu. Gerçi Hyunjin ne zaman ağlamayı bırakmıştı ki?
"Sakin ol Chris. Gel otur şöyle rahatla biraz."
"Hayır Changbin sakin falan olamam. Burada kardeşlerim ölüm kalım savaşı verirken ben rahatlayamam."
Chris hyung bunları söylerken, bir yandan da bir şeyler mırıldanıyordu. Dediklerini duymak için ne kadar çabalasam da olmuyordu çünkü iki tarafımda da hiç durmadan burunlarını çeken bebekler vardı.
Ellerimle ikisinin de başını omuzlarımdan kaldırdım. Ve sonra Chris hyungu kolundan çekip yerime oturttum. O tam itiraz edecekken ameliyathanenin kapısı açıldı ve içeriden doktor çıktı. Hepimizden önce Hyunjin doktorun yanına koştu. "Doktor bey nasıllar, iyiler mi? İyilerdir değil mi? Ameliyat nasıldı? Eminim ki iyi geçmiştir..." Hyunjin in konuşmayı sürdüreceğini anlayınca Chris hyung ayağa kalktı ve onların yanına gitti. "Durumları nasıl doktor bey?" dedi meraklı gözlerle. Geldiğinden beri donuk ve boş bakışlarıyla bize bakan doktor gülmeye başladığında içim biraz da olsun rahatlamıştı.
"Kaybettik."
Dediği şeyle ayağa fırlayan Felix sinirle doktorun üzerine yürümeye başladı.
"Nasıl kaybettik?" dedi Changbin, gözleri dolmaya başlamıştı. Bu sırada Felix çoktan doktorun yakasına yapışmıştı bile. "Ulan madem kaybettik ne diye gülüyorsun o zaman!" Felix doktorun suratına doğru bağırmaya başladığında olaya müdahale etmek için güvenlikler geldi. Onlara durmalarını işaret edip yavaşça Felix i çekiştirmeye başladım. "Felix hastanedeyiz kendine gel." dedim sesimin titrememesi için kendimle büyük bir savaşa girmişken. Felix kolunu elimden kurtarıp doktorun yakalarına daha çok yapıştığında bu sefer güvenlikler ayırdı onları.
"Siz kaybetmediniz ki, biz kaybettik." dedi doktor ciddi bir şekilde. Ona şaşkınca baktığımızda küçük bir kahkaha attı ve konuşmaya başladı. Ne itici bir adam bu be.
"Ha, siz hastalardan bahsediyorsunuz, onlar iyi ya halettim." dedi. Akmasın diye tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım ve yanıma gelmiş olan Hyunjin in boynuna atladım. O da aynı şekilde ağlıyordu. Felix doktorun yakasını bırakıp arka tarafında duran Changbin e baktı. Sonra göz yaşlarının Changbin in tişörtünü ıslatmasına izin verdi. Chris hyung ise ellerini kalbine koymuş bir şeyler mırıldanıyordu. Bir süre o şekilde kaldıktan sonra göz yaşlarımı silip doktora döndüm. "Başka neyden bahsedecektik ki?" dedim. Doktor da elini çenesine götürüp bir süre düşündü. "Ha, neşteri kaybettik de, ondan bahsediyordum. Hastaların içinde olma ihtimali var. Eğer öyleyse içinde olan kişiyi tekrar ameliyata almamız gerekir. Tabi içini açabilmek için de neştere ihtiyacımız var ama onu da hallederiz bi şekilde."
Doktor bu şeyleri gayet normal bir şeymiş gibi söylediğinde ona dehşetle bakmaya başladım. Düşünürken ciddileşmiş olan suratı bir süre sonra yine sırıtmaya başladığında şaka yaptığını anlamıştım. Chris hyung doktorun yanına gitti ve elini uzattı. "Adınız neydi doktor bey?" dedi. Doktor gülümsemeye devam ederek konuşmaya başladı. Gamzelerini o zaman fark etmiştim. "Ah doğru ya, ben Yang Jungwon. Hastalarla alakalı bir şey olduğunda bana sorabilirsiniz." dedi ve o sırada arkadan gelen sesle hepimiz oraya döndük. "Sevg- Ah bay Jungwon, böldüğüm için üzgünüm. Başhekim sizi çağırıyordu da, onun için gelmiştim." "Hemen geliyorum Jay. Teşekkürler." dedi. "Her şey için teşekkür ederiz bay Jungwon." dedi Chris hyung. Doktor Jungwon bize bir baş selamı vererek az önce adının Jay olduğunu öğrendiğimiz kişinin arkasından gitti.
"Doktorun bile delisi denk geldi be." dedi Felix ve gülmeye başladı.
"Ölmemişler Jeongin, yaşıyorlar." Hyunjin fısıldayarak, kafasını, gömdüğü boynumdan çıkardı. Ona gülümse baktım. "Ben demiştim değil mi?" dedim, ben der demez hızlıca başını aşağı yukarı sallamaya başladı. Gülümseyerek başını okşamaya devam ettim.
"Nerdeler!"
Gelen sesle irkilerek oraya döndüğümüzde Minho ve Jisung un ailesi gelmişti. Ah pardon Jisung un eski ailesi. Onları bu yaptıklarından sonra asla affetmeyeceğim. Ve eğer Jisung u birazcık bile tanıdıysam onun da affetmeyeceğini biliyordum.
"İçerideler anne, durumları iyiymiş." dedi Chris hyung. Hyejin anne bunu duyunca hemen kocasına sarıldı. Çok yapmacık olduğunu düşünmüştüm bir an, ama sonra fark ettim ki, onun yerinde olsam, öz oğlum ve üvey oğlum kaza yapmış olsa dünyalar başıma yıkılırdı herhalde.
"Sevgilim nerde!" duyduğum sesin kime ait olduğunu bilerek o tarafa döndüğümde midem bulandı. Evet Valerie nin suratını gördüğüm için. Belki şaka olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ama harbiden midem bulanmıştı. Tuvalet bulabilmek için etrafa baktığımda omega tuvaletini görmemle kendimi içeri attım. Gerçekten kusmayı beklemiyordum ama kusmuştum.
Tuvalette kimsenin olmaması çok iyi olmuştu çünkü bayağı bir ses çıkarıyordum. Bir şekilde kendimi toparlayıp dışarı çıktığımda kapıda bana garip garip bakan Felixle karşılaştım. "Ne var?" dercesine kaşımı kaldırıp başımı iki yana salladım ve yanından geçtim. Felix beni kolumdan tuttu ve yüzlerimizi karşılıklı olarak denk getirdi. "Hamile misin lan sen!" diye bağırdığında elimi hızlıca ağzına kapattım ve ona küçük bir tekme attım. "Saçmalama Felix." dedim. O ise sırıtarak bana bakmaya devam ediyordu. "Yalvarırım gidip test falan yapalım, sonra da ultrasona sokalım senii! Bak hem bir daha hastaneye zor gelirsin." dedi. "Hamile olmadığıma eminim Felix. Şu anda bu konudan daha önemli şeylerimiz var." dedim ve yine yürümeye yeltendim. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ki?" dedi sırıtmaya devam ederek. Ona göz devirdim. "Sadece bir kere yaptık çünkü." dedim. Felix elini çenesinin altına koyarak anladığını belli eden birkaç mırıltı çıkardı. "Ve ayrıca korunduk." dedim. Ben bunu deyince nedenini anlamadığım bir şekilde gözleri parladı. "O zaman kesin hamilesin!" dedi ve beni sarsmaya başladı. "Ay saçmalama be! Ne alaka!" diye bağırdığımda suratı düştü Felix in, içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim.
"Ficlerde hep öyle olur çünkü."
Dudağını büzerek söylediği bu şey bana saçma gelse de onu daha çok üzgün görmeye dayanamayacağım için test yapmayı ve ultrasona girmeyi kabul ettim. Yokluğumuz farkedilecek için gelirken kantine uğrayıp bir şeyler almaya karar verdik.
.
Eczaneden test alıp üzerinde yazdığı gibi uygulamıştım. Şimdi ise sonucu bekliyorduk ve bir yandan da diğerlerinin yanına doğru yürüyorduk.
"Eğer hamile değilsen 300.000 won vereceğim ama hamileysen sen bana 800.000 won vereceksin." Felix in dediğiyle gözlerim sonuna kadar açılmıştı. "Pardon? Sen üç yüz binken ben niye sekiz yüz bin won verecekmişim?" dedim. Gülümseyerek elini omzuma attı. "Ben söylemesem kim bilir ne zaman fark edecektin. Ayrıca hayırlı bir ile vesile oldum. Alın terimle kazandım ben bunu!" Felix kelimeleri bir bir sıralarken bizimkilerin yanına varmıştık bile. "Aman ne alın teri, ne alın teri." diye mırıldandım, Felix bana göz devirdiğinde Hyunjin in yanına doğru yürümeye başladım. O sırada Hyejin anne nin doktor Jungwonla konuştuğunu gördüm.
"Evet anneleri benim." dedi Hyejin anne eli kalbinin üzerindeyken.
Doktor Jungwon gülümsedi ve konuşmaya başladı. "Hayırlı olsun o zaman!"
Önce Hyejin ve Yenawon dışında kimse onu ciddiye almamıştı ama suratı şaka yapıyormuş gibi görünmediği için bir süre sonra hepimiz meraklanmıştık.
"Pardon anlayamadım?" dedi Hyejin anne. Bu sırada bir yandan Chris hyunga bir yandan da doktora bakıyordu ne olduğunu anlamak istercesine.
"Lee Jisung adlı oğlunuz çocuğunu düşürmemiş."
-
Bu kitaptan diğerlerine
zaman bulamıyorum :')Seviliyorsunuzzzzzzz~
⭐️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Kardeş [Minsung] (Omegaverse)
Fanfic{liva}Jisung yetimhanede büyümüş ailesini asla tanımamış bir çocuktu. 14 sene önce yetimhanenin kapısının önünde bir notla bulunmuştu. Tam evlat edinilme konusundaki ümidini yitirdiği sıralarda Kore'nin önde gelenlerinden olan "Lee"ailesi onu evlat...