Chapter33

5.9K 745 1.1K
                                    

Kafamı yavaşça çevirdiğimde babamla göz göze geldik. Merdivenlerden ayak sesleri geldiğinde hemen oraya döndüm. Annem aşağı iniyordu.

"Nerdesin sen Jisung. Korkuttun bizi. Bu saatte eve gelinir mi!" Babam endişelenmişti belli ki. Çünkü bunu söyledikten sonra hızlıca gelip bana sarıldı. Annem de onun gibi yanıma geldi ama ne konuştu ne de sarıldı. Hatta suratıma bile bakmadı.

"Gel oturalım konuşalım Jisung."

Babamın dediğine ben daha cevap vermemişken kendimi koltukta buldum. Beni omzumdan bastırarak oturtmuştu. Annem tekli koltuğa oturmuştu, bizim oturduğumuz üçlü koltukta yer olmasına rağmen.

"Nerdeydin Jisung?"

"Ben anneme söylemiştim aslında, Eunwooyla buluşmuştuk."

Aslında bunu bildiğine emindim. Ama madem soruyordu, o zaman cevabını verecektim.

Babam kafasını aşağı yukarı salladı. Bir süre eliyle sırtımı ovdu ve sonra tekrar konuşmaya başladı. "Jisung, televizyona çıktın."

Başımı aşağı yukarı salladım.
"Biliyorum." Demek ki gerçekten onunla olduğumu biliyordu. O zaman beden soruyordu?

"Peki, söylenilenler doğru mu?" bunu sorarken babamın yavaşça sesi kısılmıştı. İçten içe "Lütfen doğru olmasın." diye dua ettiklerine eminim. Çünkü Seonae olayında o kadar sinirlenmişlerdi ki anlatamam, ama belki birkaç örnek verebilirim. Onun bütün okul hayatını bitirdiler. Haber kanallarıyla anlaştılar, onu ve ailesini rezil ettiler. Bunların hepsini ailesiyle çok yakın dost olmamıza rağmen yaptılar hem de.

Sadece susmakla yetindim. Aslında "Evet." dememle aynı şeydi bu. Yine de o an "ben onları onaylamadığım sürece bana bu yüzden kızamazlar." diye düşünmüştüm.

Öyle olmadı tabi.

"Ne geçiyordu aklınızdan! Herkese rezil etmek mi istediniz! Aferin, başardınız. Tebrikler!" annem bir anda bağırdığında ona döndüm. Sesi evde yankı yapmıştı. Minho hyungun uyanmamasını diledim. Çünkü zaten çok garip bir durumda bulunuyorduk. Bir de o gelirse şuracıkta geberip giderdim.

"Anne ben ö-."

"Dileme Jisung! Abinle nasıl yatabildin! Miden nasıl kaldırdı! Gerçekten anlayamıyorum!" Başımı yere eğdim. Suçluluk duygusu içime fena bir şekilde nüksetmişti.

"Hyejin, bağırmasan mı acaba, hem Minhoyu uyandıracaksın."

Babam bunu söylerken, ben gözümdeki ıslaklığı silmekle uğraşıyordum.

"Gelsin. Evet, evet o da gelsin. Minho!!!"

Başımı hızlıca kaldırdım. Annemin ellerine uzandım. Ve sıkıca kavradım. Merdivenlere çevirdiği başını hemen bana çevirip kaşlarından birini kaldırdı.

"Anne hyungu uyandırmayalım. Lütfen."

Annem bir ellerimize bir de bana bakıyordu. Ellerini sıktı. Bu sırada dolaylı yoldan benim de ellerimi sıkmıştı. Gelen acıyla yüzümü buruşturdum. Yüzümü buruşturduğumda zorlukla tuttuğum yaşlar, maalesef ki, akmıştı.

Annem sakinleşip ellerini serbest bıraktı. Gözlerini kapattı ve derin derin nefes alıp verdi. Gözlerini açtığındaysa suratında hiçbir ifade olmadan konuşmaya başladı.

"Anlat Jisung."

.

-Jeongin

Neredeyse sabah olacaktı ama beni hâlâ uyku tutmamıştı. Bir sağ tarafımda yatan Hyunjin e bakıyordum bir de tavana. Hyunjin gerçekten patavatsızdı. Eğer Jisung ve Minho olayını dile getirmemiş olsaydı, bu gün bunlar yaşanmayacaktı. Felix neden Hyunjin e anlatmıştı ben onu da anlamamıştım. Hyunjin in ağzını tutamadığını herkes bilir. Tanrım beni affet ama bazen Felix in bunu bilerek yaptığını düşünüyorum. Ön yargıyla yaklaşıyor olabilirim ama bunun başka bir açıklaması da olamaz yani. Hyunjin e neden anlattığını bir ara mutlaka Felix e soracağım.

Üvey Kardeş [Minsung] (Omegaverse)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin