Yoongi tam yere düşecekken Jimin onu tutmuştu, bir yandan da Jungkook'a onu öldürecekmiş gibi bakıyordu.
Jungkook Taehyung'un yanına yaklaşıp "Şu an ölmemek için ne yapmam gerekiyor?" diye sorduğunda Taehyung
"Bence başka bir gezegene falan gitmen lazım yoksa Jimin seni başka yerlere gönderecek." demişti. İkili bunları konuşurken Jimin'in onları duymadığını sanıyorlardı.
Jimin, Yoongi'yi kucağıma aldıktan sonra ikiliye bakıp.
"Ne fısıldaşıyorsunuz siz orada, yürüyün hadi gidiyoruz." demiş ve yürümeye başlamıştı.
Jimin'in uyarısıyla ikisi de susmuştu. Ardından Taehyung evine yönelmiş, Jungkook ise Jimin'in peşinden ilerlemeye başlamıştı.
Park Klanının yerine geldiklerinde Jungkook Jimin'den önce girip koridorları boşaltmış. Kimsenin olmadığından emin olduktan sonra ise mahzenlere doğru ilerlemişlerdi.
Mahzenlerden birine girdikten sonra Jimin, Yoongi'yi yatağa yatırmış sonra yatağın kenarına oturup, Yoongi'nin uyanmasını beklemeye başlamıştı.
Bu şekilde birkaç dakika geçmişti. Jimin dikkatlice yatakta uyuyan Yoongi'yi izlerken bir anda duyulan ses ile irkilip etrafa bakmaya başlamıştı. Sesin kaynağını ararken Yoongi'nin cebinden gelen ışığı fark edip cebinde duran telefonu eline almış ve ekrana bakmıştı.
Minik beyin diye kayıtlı birisi arıyordu. Jimin telefonu açmayıp yatağın kenarına koymuştu.
Zaten açsa ne diyecekti ki? Arkadaşınız kurtların elinde tüm vampirler ve kurtlar onun peşinde bizde onu esir aldık mı? Arayan kişiye mesaj atmak geldi aklına, bunun için telefonu tekrar eline alıp ekranı açtı ama şifre vardı. Yapacak bir şey yok merak edecekler artık, diye düşündü. Uyanınca Yoongi hallederdi onu da.
Bir dakika bu çocuğun şimdiye uyanmış olması gerekiyordu, neden uyanmadı bu?
Jimin bunu fark edince hemen Jungkook'a haber verip şifacı ile gelmesini söylemişti.
Daha bir dakika olmadan kapı sanki dışarıda kıyamet kopuyormuş da tek kurtuluşları burasıymış gibi yumruklanmaya başlamıştı.
"Lan Jimin acil gelin diyorsun kapı kilitli oğlum, ne haltlar yiyorsunuz siz açsana kapıyı." diye bağırmaya başlamıştı Jungkook.
Jimin'in ise kapıyı kilitlediği sonradan aklına gelmişti. Kapıyı açmak için kalktığında.
"Bekle açıyorum ne diye kapıyı yumrukluyorsun dikkat çekme diyorum bide sana!" diyerek kapıyı açmıştı.
İçeri girdikten sonra Jungkook ellerini kaldırıp.
"Tamam patron bir şey demedik. " dediğinde Jimin gülüp Jungkook'un arkasında duran Şifacıya.
"Şimdiye kadar uyanması gerekiyordu ama uyanmadı bir sorun olabilir mi? " Diye sordu. Şifacı cevap vermeden Önce Yoongi'nin yanına gidip kontrol ettikten sonra arkasını dönüm Jimin ve Jungkook'a bakarak.
"Çocuğu nasıl bayılttınız?" Diye sorduğunda Jimin.
"Sakinleştirici verdik. "Derken Jungkook'a bakmıştı emin olmak için. Jungkook ise doğruyu söylemesi gerektiğini düşünüp, biraz da korkarak.
"Şey aslında sakinleştirici vermedik." Dediğinde Jimin bir anda.
"Ben sana sakinleştirici ver demedim mi! Ne verdin sen? " Diyerek bağırmıştı.
Jungkook yavaşça Jimin'den uzaklaşırken "Belki içine biraz mine çiçeği karıştırmış olabilirim." Dediğinde Jimin sinirli bir şekilde ona bakıyordu. Gözlerine kızıl renk karışmaya başladığında Jungkook.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK BLOOD
Fiksi PenggemarYoongi küçükken her gece babası'nın anlattığı hikayeyi dinlerdi. Bir gün gerçek olacağını bilmeden. Karanlıkta kaybolanlar, Kanın ve ayın gücüyle beslenenler. Güneşin batışıyla uyandılar, Gecenin sessizliğiyle dolaştılar, Kanın tatlı tadıyla yaşadıl...