J-Hope gittikten sonra Mark'a bakmıştım, nasıl beni bu kadar kolay satabilir, yalan söyleyebilir. En nefret ettiğim şeylerin bunlar olduğunu bilmesine rağmen hem de diye düşünüyordum.
Bir süre onu izlemiştim, o ise bana bakmıyordu bile, tam ben konuşacakken o konuşmaya başladı.
"Özür dilerim Yoongi, o adamlar beni sıkıştırınca dediklerini yapmak zorunda kaldım. Bide babanın anlattıklarından sonra başka bir seçenek bulamadım. Senin güvenliğin için yaptım lütfen beni affet."
Mark'ın isteyerek yapmadığını anlamıştım, zaten ifadelerinden bile belliydi normalde enerjisi bitmeyen Mark'ın şu an bir ölüden farkı yoktu.
"Babam sana ne anlattı?"
"Peşinde çetelerden birinin olduğunu söyledi. Çeteleri biliyorsun zaten, ne yapacakları belli olmaz. Bende seni korumak için kabul ettim. Başka çarem yoktu, sana bir şey olmasın diye kabul ettim. Gerçekten başka bir niyetim yoktu, lütfen kızma bana."
"Kızmıyorum ama en azından bana söyleseydin, işler buraya kadar gelmezdi. Hem bırak artık şu hayalet taklidini, ben burada Mark diye birisini göremiyorum." Dedikten sonra ikimizde gülmeye başlamıştık.
Mark zaten direkt eski haline dönmüştü ve saçma esprilerinden bahsetmeye başlamıştı. Bu kadar kolay affetmese miydim acaba en azından bu esprilerine katlanmazdım.
J-Hope gelince Mark hemen ona dönüp konuşmaya başladı.
"Kediler neden havalimanına girmez biliyor musun Hobim?"
J-Hope bıkkın bir ifadeyle Marka dönmüştü, belliydi onun da bu durumdan bıktığı ama Mark bu işte vazgeçmiyor hayır çocuğu bırakamıyorsun da bir şekilde kendini sevdirmeyi başarıyor.
J-Hope daha fazla beklemeyip "Neden?" diye sorduğunda Mark.
"Orada pist var da ondan." demiş ve kahkaha atmaya başlamıştı. Ben ise bunun neresinin komik onu çözmeye çalışıyorum.
"Bakın bir tane daha geldi aklıma.
Bir kız babasına en sevdiği mevsimi sormuş babası da demiş ki 'yaz kızım'" dedikten sonra tekrar gülmeye başladı. Güzel bir espri yapsa anlayacağım ama bunlarda bok gibi espriler neyine gülüyor bu çocuk bir türlü çözemiyorum.J-Hope'a yazık cidden ben en azından artık sadece buluştuğumuzda görüyorum, o her zaman Mark ve onun bu hallerine maruz kalıyor.
"Bak bir tane daha geldi aklıma." Dediği an ikimizde gözlerimizi pörtleterek Mark'a baktık ve aynanda.
"Sakın!" dedik.
Mark kahkaha atarak "bdha öğla bksnza ftrafnızı çkçm lzm coğ gmiksnz." Demişti, daha doğrusu demeye çalıştı asıl dediği şey "Bir daha öyle baksanıza, fotoğrafını çekmem lazım çok komiksiniz" Di galiba.
Bu çocuğa gerçekten içki yaramıyordu ne zaman içse garip şeyler söylüyor ve görüyordu. Bir keresinde havada uçan insanlar dolaşıyor demişti ve sürekli bir yere odaklanıyordu. Tamam ben de saçmalıyordum ama bu kadar da değil sadece enerjim yükseliyordu. J-Hope ise normalin aksine depresyondaymış gibi enerjisi sıfırdı. J-Hope bana seslenince ona döndüm.
"Mark nereye gitti?"
"Nerden biliyim ben buralar- bir dakka ne Mark mı yok." Cevap verecekken bir anda olayı anlayıp cümlemi değiştirmiştim. Mark gene ne haltlar yiyorsun acaba?
"Koş olum bulalım şu minik beyini. Gene başını belaya sokmasın bu koş koş." Diyerek etrafı aramaya başlamıştım ama hiçbir yerde yoktu.
Mekânın içine girdiğimde girmemiş olmayı diledim çünkü bizim yarım akıllı, zeka yoksunu, geri zekâlı beyinsiz, minik beyin beyimiz iki tane çocuğun peşinde dolanıp duruyordu ve sürekli onlarla bir temas kurmaya çalışıyordu. Onu tanımıyormuş gibi yaparak dışarı çıkacaktım ki J-Hope beni tutup Mark'ı gösterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK BLOOD
Hayran KurguYoongi küçükken her gece babası'nın anlattığı hikayeyi dinlerdi. Bir gün gerçek olacağını bilmeden. Karanlıkta kaybolanlar, Kanın ve ayın gücüyle beslenenler. Güneşin batışıyla uyandılar, Gecenin sessizliğiyle dolaştılar, Kanın tatlı tadıyla yaşadıl...